Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İSİMSİZ KADINLAR 2."
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir! Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
İnsanlarla konuşmayı seviyordum Ama konu aşka gelince Susuyordum Gizlice gözyaşlarımı saklıyordum Bambaşka bir insana bürünüyordum Sanki dilsiz ve sağır gibi Boş boş etrafıma bakıyordum Çünkü aşk mutluluk değildi
Reklam
Bu kitap elimde vardı babadan kalma miras bana 45 yıllık olduğu kesin belki daha fazla da olabilir açıp okumaya korkuyordum sayfaları elimde kalabilir diye şimdi yenisini buldum aldım çok mutluyum eskiden okuduğumu ve filmini seyrettiğimi hatırlasam da hafızamı tekrar yoklamak istedim.
Tolstoy, İtiraflarım kitabında; “Hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.” diyor. İnsan her ne kadar kaçıp uzaklaşmak istese de, içinde bir yerde yarına dair bir umut daima vardır ve o umut bu hayatı yaşanır kılar.
Hatta eşine karşı garip bir merhamet hissi duyuyorum. Bu merhamet yüzünden olsa gerek, aralarındaki ilişki biçiminin daha da güçlenmesi için elimden geleni yapmaya uğraşıyorum. Nasıl olsa onunla bir araya gelecek kadar cesaretim de gücüm de yok. Evliligini en iyi ve en mutlu şekilde yaşamasına yardımcı olmaya çalışıyorum. Bir şeyi daha söylemeliyim. Onu evlenmeden önce de tanıyordum ve ona aşık olduğumu o zaman da söylemedim. Bunun acısını ölene dek taşıyacağım. Bunu hakkediyorum çünkü. Ona aşkımı neden söyleyediğime gelince filmlerden aparma bir ifadeyle, onun benimle mutlu olabileceğine inanmıyordum. Yani ona çok yakın olursam zarar vereceğimden korkuyordum. Uzakta durursa aşkımdan zarar görmez. Birlikte yaşanması güç bir adam olarak, dünyası karmaşadan kurtulamayan bir adam olarak, son derece iyi bir aile yaşantısı olan ve fazlasını hakkeden onu, kendime karşı koruyordum. Şu an evli olduğu adamla evlenmesine, birlikte olmasına göz yumdum. Biliyorum ki, bunu istemeseydim asla olmazdı. Ancak düzenli bir hayatı olan, iyi bir işi ve ailesi olan, onu koruyacağından emin olduğum o adamla evlenmesine razı oldum. Bunun aptalca olduğunu biliyorum. Benimle birlikte olmak pahasına her şeye gögüs gereceğinden de eminim. Kendi kendimin korkusu olmuştum. Gittiğim her yere bu belayı taşıyordum. Onu korumam gerekiyordu ve yaptım. Sonuçta müşfik, iyi niyetli, onu seven bir adamla evli. Ama ona olan aşkımdan da emin. Böyle saçma bir durum işte.... Bu hiç kolay olmadı. Hem de hiç.... Onu kaybettiğim için kendimi affetmedim. Bunun için yeterli gücü ve cesareti bulamadığımdan kendi mi hiç affetmedim. Sürekli cezalandırdım kendimi bu yüzden.
Tarık Tufan
Tarık Tufan
Bu günden geçmişe elveda
İlkim iyikim.... İyi ki varsın her şeye rağmen iyi ki girdin hayatıma son kez içimde kalan her şeyi anlatacağım artık senden geriye içimde bir şey kalmasın diye... Sen anlasanda anlamasanda ben anlatacağım. Bir ömür yanında olmadığım için üzgünüm zaten istemezsin ama yinede seni bu hale getirdiğim için üzgünüm ama ben de bittim bunu bil isterim,
Reklam
Tutunamayanlar romanında intihar ederek yaşamına son veren Selim Işık, güncesinde şunları yazar: Beni korkutan bu yaşama içgüdüsünü göğsümden söküp atabilsem, ben de çekinmeden, gururla, kişiliğimi sürdüreceğim. Fakat eve dönmek bile beni, ne pahasına olursa olsun yaşamak isteyen bir solucan yapıyor. İnsanların, güneşin ve hareketin olduğu yerde ölüm kavramına daha kolay dayanabiliyorum. Eve dönünce, duvarlara, eşyaya sinmiş olan karanlık düşüncelerim üzerime saldırıyor: ölüme, evde katlanamıyorum. Meselenin derinine inince, beklediğini bulamazsan yıkılıyorsun. Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım. Kuşkulu ve ürkektim. İnsanlara, ancak benim yanımda oldukları zaman güveniyordum. Benden ayrılınca beni yargılamaya başlayacaklarını ve tekrar bana döndüklerinde, artık eski sevgilerinin tükenmiş olacağını düşünerek korkuyordum. İnsanlara çok önem veriyordum aslında. Benim için ne düşünecekler diye içim titriyordu..
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Oğuz Atay
Oğuz Atay
"Göze alıyor fakat korkuyordum."
Bu cümle beni anlatıyor.
"Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama yine de hayattan bir şeyler bekliyordum."
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Birden bir çığlık koptu. İlk anda anlayamadım, hem daha saat kavramını tam çözememiştim. Gözlerimi yeni yeni uykudan alıyordum ki, ikinci çığlık ile kendime geldim. Çok korkmuştum. Gözüm duvarda Spiderman iç resimli parlayan saate takıldı. Büyük ok dördü küçüğü ise daha üçteydi. Ben hep anneme korkuyorum tek yatırma beni dediğim halde, her gece
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.