Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına
Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi.
“Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde.
Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
Samuel Beckett, İrlandalı yazar, oyun yazarı, eleştirmen ve şair.
James Joyce un sıkı hayranı ve takipçisidir. O nedenle "son modernistlerden", daha sonraki pek çok yazarı etkilemiş olduğu için de "ilk postmodernistlerden" biri olarak değerlendirilir. 1969 Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir ama ödülü almaya gitmemiştir. Ödülü eşi ile Tunus
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Bitmek bilmeyen kavga!
Yıllar yıllar önce insanoğlu Tanrı'yı aramaya başlar. Arar arar ve sonra bulur Tanrısını, ama Tanrıları farklıydı insaoğlunun; kimi taşı, kimi doğayı, kimi insanı, kimi görünmeyeni Tanrı kabul etti. Peki hangisi gerçek Tanrıydı? Tanrı neredeydi? İnsanoğlu geçmişten bu yana arar durur Tanrısını, kimi buldu, kimisi hiç
Yaşım otuza gelmeden edebiyatın mihenk taşı telakki edilen dünya klasiklerini okuma serüvenimin yolu ‘bilge bir derviş’le kesişti bu ay. Sürekli vaaz verir gibi sürdürdüğü sofu üslubu, aile ve din gibi konulardaki katı bulduğum vecizelerinden olsa gerek, önyargı ile yaklaşmıştım bu esere. Bu haksız ithamlarımın hepsi Anna Karenina ile akamete
Daha 5 yaşında afacan bir çocukken, rahmetli babaannem, kimin rüyasını dinlese mutlaka dizlerinin önüne çöker onu can kulağıyla dinlerdim. Bilge bir kadındı babaannem, o yıllarda gözlerimi fal taşı gibi açtıran yorumlar yapardı. Beni de sıkı sıkıya tembihlerdi. "Rüyanı doğru anlatmazsan günahtır." derdi, hâlâ o sesi her rüya anlatışımda
Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin