Mustafa Güzelgöz’ün başarısı daha önemli bence. Ana babalar çocuklarını köprüaltına bırakmasın diye onların kafalarının ardına ışık götürdü. Yol ve taşıt gitmeyen köylere eşeklerle, katırlarla kitap taşıyarak halka okumayı sevdirdi. Köy kitaplıkları açtı. Bu kitaplıklara kadınlar da gelebilsin diye dikiş makineleri sağladı. Beşikler koydu. Böylece kadınların da kitap okumasını sağladı. Kitaplıkları köylüler için kültürel ve sosyal merkezleri haline getirdi. Dediğim gibi Mustafa’nın öyküsü bence daha önemli. İnsana esin ve cesaret veriyor. Mustafa da sekiz on yaşında bir çocukken kör komşusuna üç yıl süreyle kitap okudu. Bunu ona kimse buyurmadı. Bu onun için küçük bir başlangıçtı ama küçümsenecek başlangıç değildi. Mustafa giderek, şehir ve kasabadan uzakta yaşayan köylülerin, yol, sulama ve ürünlerini değerlendirme konusunda onlara rehberlik yapma gibi önemli açılımlar gösterdi. Bunları yapması için de ona hiçbir makam buyruk vermedi. Kendisi önündeki durumlara baktı, bunları yapma gereği duydu ve düşündüğünü başardı…