Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Deniz Poyraz
Rahmetli babaannemin çocukluğumda sürekli tekrarladıgı ve bende yıllarca kendi kendime yineledigim için unutmadığım bir duası vardı:xade meriyan ser riya rast nexi ne! - Allah insanı doğru yoldan ayırmasın! Bu dua, yani doğru yoldan ayrılmamak bir insanın kendine dileyebileceği en mükemmel temennidir. Çünkü, doğru yoldan ayrıldığında gözlerin öylesine kör oluyor ki, sadece domates ve zeytinden ibaret olan bir kahvaltı sofrası göremiyor fakat o sofrada oturan masum bir kadını görüyorsun ve salt ırkından dolayı da katlediyorsun! "5 - 40 yaşından küçük kardeşlerim, ülkemizde yaşanan sorunların gerçek sebebi vefat eden Deniz Poyraz kardeşimizin yarım kalan kahvaltısında gizli. 20 yaşında olan bir kızın kahvaltısı sadece domates ve zeytinden oluşuyor. " "6 - 40 yaşından küçük kardeşlerim, ülke yönetiminde bulunan tüm muktedirlerin, çocuklarının kahvaltısı ise en az 30 40 çeşit üründen oluşmakta. Bu adaletsizliğin giderildiği gün inanın birçok sorun kendiliğinden ortadan kalkar. " Sedat Peker
SARILARDA İNECEK VAR..
Zaman su gibi akıp geçmişti. Sabah onbirde iskelede buluştuğu arkadaşı şimdi yine onu otobüse bindirmek için iskeleye getirmişti. Sevgiyle bakan simsiyah gözlerle ‘’ Bir gün kalırsın diye düşünmüştüm’’ dedi. Ilık bir deniz esintisi, örgüsünden fırlayan birkaç tutam saçı yüzüne dağıtarak iyice masumlaştırdı sarı kızı. ‘’ Gitmem daha iyi olacaktı
Reklam
Küçük Kız ve Duası Küçük bir kız vardı. Hayatta en çok istediği şey, doğum gününde, kendisi gibi küçük bir taya sahip olmaktı. Bunun için, doğum gününden aylar önce Allah’ın kendisine bir tay vermesi için dua etmeye başlamıştı. Ondan iki yaş büyük ağabeyi, biraz haşarı bir çocuktu. Üstelik, kardeşiyle her konuda alay etmeye bayılırdı. Özellikle de onun doğum günü için Allah’tan tay istemesi, en sevdiği alay konusuydu. Küçük kız, ona: -“Göreceksin, Allah benim duama cevap verecek! ” diyordu. Nihayet doğum günü geldi. Ama ortalıklarda tay falan yoktu. Kendisine verilen birkaç hediye paketi ise, hiçte bir tayı içine alabilecek kadar büyük gözükmüyorlardı. Ağabeyi, paketleri göstererek, alaylı alaylı güldü ve: -“Bana söyler misin tay bunların hangisinde? Hani ya, Allah’ın dualarına cevap vereceğini söylüyordun” dedi. Küçük kızın gözleri yaşardı. Ağabeyine dönerek: -“Allah, bana cevap verdi!” dedi. Ağabeyi: -“Ya öyle mi, ne dedi peki?” diye sordu. Küçük kız, hafifçe tebessüm ederek, şöyle dedi; -“Allah, hayır dedi. Hayır, şimdi olmaz!”
Küçücük Bir Kızın Başörtüsü ve Allâh Sevgisi :
Başörtüsü ile ilgili herkesin bir örtünüş hikâyesi ve daha sonrasında yaşadığı müsbet ya da menfî hadiseler vardır. Kızım, başını henüz birinci sınıfa giderken örtmüştü. Yedi-sekiz yaşlarındaydı. Fırfırlı, süslü, güzel ve küçük başörtüleri vardı. Büyük, küçük herkesin ifadesi ile, başörtüsü çok yakışıyordu ona. Bazı büyük hanımlar, “Böyle güzel
664 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Seride, en sevdiğim film hep Ateş Kadehi olmuştur. Filmleri defalarca izlemişimdir ama birçok kişi tarafından filmlerin kitabı çok iyi yansıttığı söylendiği için kitabın bu kadar farklı olacağını düşünmezdim. Filmleri izlerken hiç sormadığım soruları kitapta sormaya başladım ve sonunun gelmesini heyecanla beklerken bir yandan da bitmemesi için
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Ateş KadehiJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202329,3bin okunma
188 syf.
10/10 puan verdi
Geleceğe "Altın Işık"
Ziya Gökalp’ın 1923 yılında bastırdığı Altın Işık adlı eseri, Milli Eğitim Bakanlığı 100 Temel Eser listesinde yer alan; sadece çocukların değil yetişkinlerin de okuması gereken önemli bir eserdir. İçerisinde manzum ve mansur olmak üzere 13 masal, Dede Korkut Hikayeleri’nden manzumlaştırdığı 2 manzume ve iki perdelik manzum bir tiyatro yer alır.
Altın Işık
Altın IşıkZiya Gökalp · Bilgi Yayınevi · 20181,486 okunma
Reklam
“Ben giriyorum,” dedi Frank. Ayağa kalktı, perdeyi araladı ve kayboldu. Uzun süre kaldı orda. Dışarı çıktığında ağzı kulaklarındaydı. “Müthişti, müthiş! Hemen gir!” Kalkıp perdeyi çektim ve içeri girdim. Karanlıktı. Diz çöktüm. Önümde gördüğüm tek şey tel örgüydü. Frank Tanrı'nın tel örgünün arkasında olduğunu söylemişti. Diz çöküp yapmış olduğum kötü bir şeyi düşünmeye çalıştım, ama bulamadım. Orda diz çökmüş beynimi patlatıyor ama bulamıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. “Hadi,” dedi bir ses, “bir şeyler söyle.” Öfkeli bir sesti. Orda bir ses olacağını düşünmemiştim. Tanrı'nın bol vakti olduğunu sanıyordum. Korkmuştum. Yalan söylemeye karar verdim. “Peki,” dedim, “ben... babamı tekmeledim... anneme küfrettim... annemin çantasından para çaldım... şekerlemeye harcadım... Chuck'ın topunun havasını indirdim... küçük bir kızın eteğinin içine baktım... sümüğümü yedim... Hepsi bu kadar. Bir de köpek vaftiz etmiştim bugün.” “Bir köpeği vaftiz mi ettin?” Mahvolmuştum. Korkunç bir günah. Devam etmenin bir yararı yoktu. Gitmek için ayağa kalktım. Sesin bana birkaç Azize Meryem duası okumamı söyleyip söylemediğinin farkında değildim. Kiliseden çıktık, sokaktaydık tekrar. “Arındığımı hissediyorum,” dedi Frank. “Ya sen?” “Hayır.” Bir daha günah çıkarmaya gitmedim.
80 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Dört büyük roman ile iki küçük hiciv romanı yazmış bulunan Atsız'ın kalemini kılıç gibi kullanması, yazmış olduğu hikayelerinde de devam etmiş. Yine ülküsünden taviz vermemiş. -Onun bu yönü düşmanları tarafından bile kabul edilmiştir.- Her Atsız okuyuşumda ruhumdaki heyecan artıyor. Kitapta toplamda dört hikaye var. Üçü savaş ve şehitlerle ilgili. 1920'li yıllarda savaş, Türk edip ve şairlerinin ana temalarından biridir. Trablusgarp, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı... Atsız da elbette bu savaşların acılarından etkilenmiş. DÖNÜŞ adlı hikayesi Birinci Dünya Savaşı'ından sonra köyüne dönen bir askerin hikayesini anlatıyor. ŞEHİTLERİN DUASI savaşta babasını ve kardeşini kaybetmiş anası yatalak hasta olan bir genç kızın yaşama tutunma mücadelesini -mi yoksa dramımı desem bilemedim- anlatıyor. İKİ ONBAŞI 1917 yılında Galiçya'da ölen biri Türk biri Polonyalı iki askerin çukurda ki dostluğunu anlatıyor. Hikayelerde bol bol doğa motifleri kullanmış Atsız atamız. En baskını Ay. Bu kitabı şimdilik bir kere bitirdim fakat üç kere de bitirsem, on kere de bitirsem tekrardan öğreneceğim çok şey var. Akıcılık ve yalınlık benim okuduğum kitaplarda aradığım birinci özellik. Atam ise bu işin üstadı. Atsız'ı okuyun, okutturun.
Atsız Hikayeler
Atsız HikayelerHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 20181,567 okunma
2022 OKUMA LİSTEM
1.Esrarengiz Kasaba Gizemli ve Açıklanamaz Maceralar 205 sayfa 2.Esrarengiz Kasaba Cilt 1 227 sayfa 3.Esrarengiz Kasaba Cilt 2 231 sayfa 4.Esrarengiz Kasaba Cilt 3 238 sayfa 5.Esrarengiz Kasaba Cilt 4 274 sayfa 6.Esrarengiz Kasaba Cilt 5 206 sayfa 7.Esrarengiz Kasaba Günlük 3 288 sayfa 8.Lewis Carroll-Alice (Açıklamalı Notlarıyla) 312
Henry ile günah çıkarma seansı:
Karanlıktı. Diz çöktüm. Önümde gördüğüm tek şey tel örgüydü. Frank Tanrı’nın tel örgünün arkasında olduğunu söylemişti. Diz çöküp yapmış olduğum kötü bir şeyi düşünmeye çalıştım, ama bulamadım. Orda diz çökmüş beynimi patlatıyor ama bulamıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. “Hadi,” dedi bir ses, “bir şeyler söyle.” Öfkeli bir sesti. Orda bir ses olacağını düşünmemiştim. Tanrı’nın bol vakti olduğunu sanıyordum. Korkmuştum. Yalan söylemeye karar verdim. “Peki,” dedim, “ben... babamı tekmeledim... anneme küfrettim... annemin çantasından para çaldım... şekerlemeye harcadım... Chuck’ın topunun havasını indirdim... küçük bir kızın eteğinin içine baktım... sümüğümü yedim. Hepsi bu kadar. Bir de köpek vaftiz ettim bugün.” “Bir köpeği vaftiz mi ettin?” Mahvolmuştum. Korkunç bir günah. Devam etmenin bir yararı yoktu. Gitmek için ayağa kalktım. Sesin bana birkaç Azize Meryem duası okumamı söyleyip söylemediğinin farkında değildim. Kiliseden çıktık, sokaktaydık tekrar. “Arındığımı hissediyorum,” dedi Frank. “Ya sen?” “Hayır.” Bir daha günah çıkarmaya gitmedim. Sabah on ayinlerinden daha berbattı.
42 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.