Mehmet Bey'in de kitap ile ilgili cümlelerinde ifade ettiği gibi yaşanan her olumsuzluk, her ızdırap beraberinde başka bir gözle bakabilmenin hususiyetini ve bilgeliğin hiçbir yolla elde edilemeyecek, enfüsi sırlarını getiriyor.
Okuduğum bir önceki eserin bana sunduğu, insanın iç dünyasına dâir ipuçları, 'Yola Düşen Gölgeler'de adeta ete kemiğe
Birçok kez hayatımızda şu cümleyi kullanmışızdır. O üzülmesin problem yok hallederim ya da ben yaparım. Sırf başkalarını üzmemek adına bazen kendi hayatımızı kaçırabiliyoruz. Belki hayatımızın en değerli zamanlarını başkalarının fikirlerine, duygu ve düşüncelerine göre düzenliyoruz ve kendimizden birçok kez ödün veriyoruz. Hayatımızın en güzel zamanlarını kendimize çok güzel değerler katabilecekken, kendimizi büyük açıdan geliştirerek yaşayabilecekken başkalarının isteklerini gerçekleştirmek üzere enerjimizin büyük bir bölümünü harcıyoruz. Kitap da tam olarak bunu anlatıyor. Bir kızın sırf karşısındakine değer verdiği için onun istek ve fikirlerinin tamamına uyum gösterme çabasını, kendi hayatının en güzel dönemlerinden vazgeçişini ve bunun psikolojik olarak getirdiği hastalıkları ama en sonunda bu durumdan kurtulup kendi ruhuna iyi gelecek şeyleri yapmaya başlamasına ve artık başkalarına "Hayır" diyebilmeyi öğrenmesini okudum bu kitapta. Çoğu zaman başkalarına küçük şeylerde bile Hayır diyemediğimiz için birçok kez sonradan pişmanlık duyuyoruz. Sırf karşıdaki üzülmesin, incinmesin diye kendi ruhumuzu incitiyoruz. Umarım bunu yapan hassas yürekli insanlar bir an önce bu kısır döngünün içinden çıkmayı başarabilirler ve hayatlarına çok daha güzel değerler katarak devam ederler.
"Hayır" diyebilmeyi öğrenmek ve sınırlarımızı dışarıdaki insanlara karşı belirtebilmeyi rahatça başarabilme duası ile.. Allah'a emanet olun..
ArayışlarLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,4bin okunma
Hayat tevafuklarla yürüyen bir süreç. Kardeşimin yerine birkaç vakit imamlık yapmam gerekti bugün. Çocukluğum geldi gözümün önüne. Minik bir müezzinim vardı. O tatlı sesiyle ikindi ezanı sonrası önce ezan duası sonra kametle mest etti beni. Tabi namaz sonrası bize de çocukluğumuzda yaptıkları gibi doğru bakkala. Yatsıda da üç minik kardeş. Yedinci sınıfa giden bir abi. Hafızlığa başlamış. Sekizinci cüz. Hafızlık çalıştığım günler geçti gözümün önünden. Yarım kalışı, sonra iki küçük kızın vesilesiyle tekrar başlamaya azmedişim, birkaç kez tekrar yarım kalışı, bu gün yine içime o aşkın düşmesi.. onu çalıştırırken tekrar o sayfayı ezberlemiş oldum. Şu hayattan ne öğrendin derseniz bana, hayatın kendisinin birçok hata ve güzellikle beraber aktığını öğrendim. Yaşanan güzelliklerin bir şekilde beklenmeyen şekilde hep gün yüzüne çıktığını, beklenmeyen anlarda insanı mutlu ettiğini öğrendim. Hafızlık çalışmanın hangi yaşa gelirsek gelelim ayrı bir huzur bahsettiğini öğrendim... Vesselam
Yorgun obaya artık Çukurovada ayağını basacak bir toprak parçası yoktu. Düşman olmayan bir köy, bir kişi de kalmamıştı. Şu on yıldır Çukurovada konulmadık en küçük bir açıklık, yayılmadık tarla, dövüşülmedik köy, köylü kalmamıştı. Bu oba değilse, öteki oba mutlaka bir köyle çatışmıştı.
Kitabın 222. sayfasından bıraktığım bu alıntı aslında kitabı
Erkek kardeşleredir bu yazı :
Esselamu aleyküm kardeşim.
Duydum ki üniversite öğrencisisiymişsin.
Toysun demek, hayatı yeni öğreniyor olmalısın.
Üstelik mezun olmana da varmış epey. Askerliği de sonraya bırakmış olmalısın. Demek daha hayata bile atılmamışsın.
Lakin birini sevmişsin belli. Bakışlarını kaçırmandan okunuyor yüzünden.
Sen de haklısın
CENNET kadınlarının en faziletlileri; Huveylid’in kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fatıma, İmran’ın kızı Meryem ve Muzahim’in kızı (Firavun’un karısı) Asiye’dir.”
(Heysemî, Zevaid, 9/223)
İnsan; ciltler dolusu kitaplar okumuş olabilir, duyulunca dudak uçurtacak miktarlarda para infak etmiş olabilir, İslam hakkında dersler vermiş olabilir.
Ancak
Nefesimin kesildiğini hissediyorum. Evden kendimi zar zor attım dışarı. Denizin temiz havası iyi gelir sanmıştım içimdeki acıya.
Mavi daha bir aldı içimi, başım dönüyor.
Gözlerimi sola çevirir çevirmez, biraz uzaktaki o küçük kızın, elindeki rengarenk uçan balonları gökyüzüne bıraktığını görüyorum. Oysa alındığında ne çok mutlu etmişti onu
Refik Halit Karay'ın 1919'da yayınlanmış Memleket Hikayeleri '
Ayfer Tunç'dan muhtesem göndermeler
Daha önce okudugum bir maniniz yoksa? Kitabinda çocukluk hatiralarimizi ansiklopedik sekilde anlatan Ayfer Tunc bu seferde bu ülkeden herkesin yasayabilecegi manzaralari muhtesem sekilde önümüze sunuyor.
Hikayelere gelirsek,
Memleket
Zaman su gibi akıp geçmişti. Sabah onbirde iskelede buluştuğu arkadaşı şimdi yine onu otobüse bindirmek için iskeleye getirmişti. Sevgiyle bakan simsiyah gözlerle ‘’ Bir gün kalırsın diye düşünmüştüm’’ dedi. Ilık bir deniz esintisi, örgüsünden fırlayan birkaç tutam saçı yüzüne dağıtarak iyice masumlaştırdı sarı kızı. ‘’ Gitmem daha iyi olacaktı
şu köy kiliseleri zırvanın zırvasıdır
direkleri kirleten on beş küçük yumurcak
ayaklarından gelen kokular gibi ağır
aptalca vaazları dinler hırıldayarak
yaşam yürür, dallardan sızan güneş uyarır
yaşlı renkleri, çarpık camlardan uzanarak
oysa taşlar, burcu burcu, anaç toprak kokar
toprak kokar, görkemle titreyen yeşil kırda
kızıl dağ yollarının
Rahmetli babaannemin çocukluğumda sürekli tekrarladıgı ve bende yıllarca kendi kendime yineledigim için unutmadığım bir duası vardı:xade meriyan ser riya rast nexi ne! - Allah insanı doğru yoldan ayırmasın! Bu dua, yani doğru yoldan ayrılmamak bir insanın kendine dileyebileceği en mükemmel temennidir. Çünkü, doğru yoldan ayrıldığında gözlerin öylesine kör oluyor ki, sadece domates ve zeytinden ibaret olan bir kahvaltı sofrası göremiyor fakat o sofrada oturan masum bir kadını görüyorsun ve salt ırkından dolayı da katlediyorsun!
"5 - 40 yaşından küçük kardeşlerim, ülkemizde yaşanan sorunların gerçek sebebi vefat eden Deniz Poyraz kardeşimizin yarım kalan kahvaltısında gizli. 20 yaşında olan bir kızın kahvaltısı sadece domates ve zeytinden oluşuyor. "
"6 - 40 yaşından küçük kardeşlerim, ülke yönetiminde bulunan tüm muktedirlerin, çocuklarının kahvaltısı ise en az 30 40 çeşit üründen oluşmakta. Bu adaletsizliğin giderildiği gün inanın birçok sorun kendiliğinden ortadan kalkar. "
Sedat Peker
“Ben giriyorum,” dedi Frank.
Ayağa kalktı, perdeyi araladı ve kayboldu. Uzun süre kaldı orda. Dışarı çıktığında ağzı kulaklarındaydı.
“Müthişti, müthiş! Hemen gir!”
Kalkıp perdeyi çektim ve içeri girdim. Karanlıktı. Diz çöktüm. Önümde gördüğüm tek şey tel örgüydü. Frank Tanrı'nın tel örgünün arkasında olduğunu söylemişti. Diz çöküp yapmış olduğum kötü bir şeyi düşünmeye çalıştım, ama bulamadım. Orda diz çökmüş beynimi patlatıyor ama bulamıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum.
“Hadi,” dedi bir ses, “bir şeyler söyle.”
Öfkeli bir sesti. Orda bir ses olacağını düşünmemiştim. Tanrı'nın bol vakti olduğunu sanıyordum. Korkmuştum. Yalan söylemeye karar verdim.
“Peki,” dedim, “ben... babamı tekmeledim... anneme küfrettim... annemin çantasından para çaldım... şekerlemeye harcadım... Chuck'ın topunun havasını indirdim... küçük bir kızın eteğinin içine baktım... sümüğümü yedim... Hepsi bu kadar. Bir de köpek vaftiz etmiştim bugün.”
“Bir köpeği vaftiz mi ettin?”
Mahvolmuştum. Korkunç bir günah. Devam etmenin bir yararı yoktu. Gitmek için ayağa kalktım. Sesin bana birkaç Azize Meryem duası okumamı söyleyip söylemediğinin farkında değildim. Kiliseden çıktık, sokaktaydık tekrar.
“Arındığımı hissediyorum,” dedi Frank. “Ya sen?”
“Hayır.”
Bir daha günah çıkarmaya gitmedim.
Ziya Gökalp’ın 1923 yılında bastırdığı Altın Işık adlı eseri, Milli Eğitim Bakanlığı 100 Temel Eser listesinde yer alan; sadece çocukların değil yetişkinlerin de okuması gereken önemli bir eserdir. İçerisinde manzum ve mansur olmak üzere 13 masal, Dede Korkut Hikayeleri’nden manzumlaştırdığı 2 manzume ve iki perdelik manzum bir tiyatro yer alır.
Seride, en sevdiğim film hep Ateş Kadehi olmuştur.
Filmleri defalarca izlemişimdir ama birçok kişi tarafından filmlerin kitabı çok iyi yansıttığı söylendiği için kitabın bu kadar farklı olacağını düşünmezdim. Filmleri izlerken hiç sormadığım soruları kitapta sormaya başladım ve sonunun gelmesini heyecanla beklerken bir yandan da bitmemesi için