Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...bu hayatın gayesini "rahatça yaşamak ve gafletli lezzetlenmek ve heveskârane nimetlenmektir" diyenler, gayet çirkin bir cehaletle; münkirane, belki de kâfirane, bu pek çok kıymetdar olan hayat nimetini ve şuur hediyesini ve akıl ihsanını istihfaf ve tahkir edip, dehşetli bir küfran-ı nimet ederler..."
küfran
herkesin yalnız klarnet çalarken duyduğu kendinin öksüzü ıslak bir adam benzemem diye düşünürken müsvedde oldum ona bütün bozgunlara malik bir adamdı babam mahzenlerde sakladığım kitaplar kadar müphem her akşam kurulan bir saatti babam öldürdüklerinin de namazını kılan acıya vâkıf bir adam
Avesta YayınlarıKitabı okudu
Reklam
küfran
o zaman şakaklarımdaki parmaklar sadık değildi kursağımda daralan bu sözün anlamına
Avesta YayınlarıKitabı okudu
küfran
her baba aslında bir imâdır oğluna
Avesta YayınlarıKitabı okudu
küfran
sabaha karşı, mağlup trenlerin sararmış istasyonlara yanaşması gibiydi babam herkesin kulak kesildiği bir salâ oldu sonunda unuturum diye düşünürken mürekkep oldum ona
Avesta YayınlarıKitabı okudu
Biraz uzun ama pek kıymetli! :)
Acaba bir adam; minare başına çıkmak gibi âlî derecatlı bir mertebeye çıksın, büyük makam bulsun, her basamakta büyük bir nimet görsün; o nimetleri verene şükretmesin ve desin: "Niçin o minareden daha yükseğine çıkamadım" diye şekva ederek ağlayıp sızlasın. Ne kadar haksızlık eder ve ne kadar küfran-ı nimete düşer, ne kadar büyük divanelik eder, divaneler dahi anlar. Ey kanaatsız hırslı ve iktisadsız israflı ve haksız şekvalı gafil insan! Kat'iyyen bil ki: Kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasaretli bir küfrandır. Ve iktisad, nimete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır. İsraf ise, nimete çirkin ve zararlı bir istihfaftır. Eğer aklın varsa, kanaata alış ve rızaya çalış. Tahammül etmezsen "Yâ Sabûr" de ve sabır iste; hakkına razı ol, teşekki etme. Kimden kime şekva ettiğini bil, sus. Her halde şekva etmek istersen; nefsini Cenab-ı Hakk'a şekva et, çünki kusur ondadır.
Sayfa 97 - Zehra
Reklam
Rahmetin zıddı olan gazap , baştan ve birinci olarak "ahlakı-ı ilahinin" muktezası değildir. Belki halkın isyanı ve verilen nimetlerin kendi istekleri ile kötüye kullanma neticesi olarak ikinci derecede tecelli eden "rabbani" bir hikmettir. Öyle ya , asilere karşı gazabın hükmü olan mücazat olmasaydı, sonunda itaatle isyanın, imanla küfrün, küfran ile şükranın bir farkı olması lazım gelirdi. Bu da hikmete uymayan bir eksiklik olurdu.
Sayfa 21 - Kapı yayınları 5.baskıKitabı okudu
“İhsanlar zekât namına olmazsa, üç zararı var. Bazan da faydasız gider. Çünkü Allah namına vermediğin için, mânen minnet ediyorsun. Biçare fakiri minnet esareti altında bırakıyorsun. Hem makbul olan duâsından mahrum kalıyorsun. Hem hakikaten Cenâb-ı Hakk’ın malını ibadına (kullarına) vermek için bir tevziât (dağıtım) memuru olduğun halde, kendini sahib-i mal zannedip bir küfran-ı nimet ediyorsun. “Eğer zekâtı versen, Cenâb-ı Hak namına verdiğin için bir sevap kazanıyorsun, bir şükran-ı nimet gösteriyorsun. O muhtaç adam dahi sana tabasbus etmeye (boyun bükmeye) mecbur olmadığı için, izzet-i nefsi kırılmaz ve duâsı senin hakkında makbul olur.’’
Artık bu düşük, miskin hayattan silkininiz, bu devirleri, bu nimetleri hatırlayınız. Ruhunuzun ne gibi yüksekliklere aday kılındığını düşününüz. Bu yerde ve göklerde araştırmalar yapınız, menfaatiniz için yaratılmış ve hazırlanmış olan şeyleri bulunuz ve Allah yolunda bunlardan faydalanarak da diğer hayata, ahiret hayatına hazırlanınız. Siz bütün bu mertebelerden geçirilip Allah'a döndürüleceksiniz. Şu halde yükseliniz ve yükselmeye azmediniz. Şimdi bunlara karşı Allah'a nasıl küfür veya küfrân (inkâr) edersiniz? 
Nasıl da bastırmış.. Küfrân sisleri, Kaybolmuş.. Nebî'nin, nûrlu izleri. Bunca belâ.. Uyarmıyor bizleri;  Olmuşuz.. Kör, sağır bir nesle tâbî;  Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî..
1.002 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.