Dramatik özellikteki oyunlarda karşıtıklardan yararlanılıyordu. Bu, sözlü dramatik oyunlarda çok belirgindir. Bunlarda "dişi konuşan" diyebileceğimiz kişi karşısındakine nükte yapmak fırsatımı verir, lafı, söyleşmeyi açar. Karagöz oyunundaki Hacivat, Orta oyunu'ndaki Pişekâr, hokkabazdaki Usta veya Pişekår, kukla ve Tulüat'taki İhtiyar veya Efendi bu türlü dişi konuşan kişilerdir. Buna "letäif-endiş", "şetaret-pişe" denir. Buna karşılık "erkek konuşan diyebileceğimiz karşısındakine laf yetiştiren, núkte yapan, çoğu kez yanlış anlamalarla oyunu geliştiren, Karagöz oyununda Karagöz, Ortaoyunu'nda Kavuklu, hokkabazda Yardak, kukla ve Tulûatta İbiş veya Komik'tir.
Medyayı kontrol edenler, neye inanacağımızı, nasıl giyineceğimizi, ne yiyeceğimizi söyleyerek bizleri kukla gibi, yani istedikleri şekilde manipüle ederler.
Bence arkadaşlık sadece arkadaşlıktır. Birini görmek size iyi geliyorsa, onu dinlemekten, ona anlatmaktan hoşlanıyorsanız, çirkinliği, aptallıkları onu küçümsemenize yol açmıyorsa, güzelliği zekâsı bir parça sizi kıskandırsa da gurur duymanızı sağlıyorsa, onunla abuk sabuk konular hakkında bile sohbet etmek sizi rahatlatıyorsa, onu arama gereği duyuyorsanız, onu düşündüğünüzde yüzünüze rahat, geniş bir gülümseme yayılıyorsa sorun kalmamıştır, o kişi arkadaşınızdır. Onun zeki, aptal, iyi, yetenekli, kötü, zalim, kaba, nazik, güzel, çirkin, ünlü olmasının hiçbir önemi yoktur. Arkadaşlık bütün bu niteliklerin üstündedir çünkü. Yeter ki masumiyet yok olmasın. Evet, bu meselede masumiyetin önemli olduğunu düşünüyorum; çünkü arkadaşlık iki kişinin birbirini etkileyerek çocuklaşabilme yeteneğidir.