Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkler, günümüzde geçmişteki aydınlık günleri hayatlarına katamıyor, insanının idrakini ve vicdanını istedikleri seviyeye getiremiyorlarsa, bunun çeşitli sebepleri vardır. Bilim ve kültür çağın gerisinde kalmaları en önemli faktördür; bilimin en büyük düşmanının ideoloji, kültürün ise şekil olduğunu bilip, kendilerine çekidüzen vermelidirler. Bir de özellikle yükseliş ve düşüşlerini çok iyi değerlendirmelidirler; bu da ancak tarih felsefesiyle mümkündür. Milletin irfanı olarak değil de, ilmi disiplin bakımından tarih felsefesinden mahrum olmaları, belki de sebeplerin en önemlilerinden biridir.
Bilimsel bilgiler amaçlamayan dillerle, yani fizik-dışı biyoloji-dışı yaklaşımlarla doğaya yönelişlere gelince, bunların da etkenlikleri çağdan çağa değişen önemli birer alan olduğu gözden yitirilemez. Birkaçını saymak gerekirse: doğadaki bazı gizli-açık güçleri öğrenip bunları insan yaşamının mutluluğu yoluyla verimli kılmaya çalışan gizem ve efsane alanı, mitoloji alanı; tümüyle doğayı insanı aşan üstün bir gücün yaratısı, yansısı, düşüşü ya da kutsaması diye yorumlayan din ve mistiklik alanı; doğayı ürkütücü ve büyüleyici güzellikleriyle seven ya da sevmeyen, kimi umursamazlıkla karşılayan kimi kendinden geçerek yücelten şiir ve edebiyat alanı; bilimsel kaygıların ötesinde dileklerle doğayı ve doğal yanlarıyla, doğal bir varlık olarak, doğanın bir parçası olarak, olanca evrenselliğiyle doğaya götüren bir varlık olarak insanı konu alan düşünsel-gözlemsel birtakım «felsefe» uzanışlarının alanı - bütün bu kültür yöreleri, hakettikleri önemi hakettikleri oranda tanısak da tanımasak da hiçkimsenin yabancısı değildir.
Reklam
Bir felsefesi yok ki...Bir kültür zinciri oluşmamış. Bardağın nereye kadar dolu olduğu belli değil. Felsefenin, sanatın, eğitimin hatta konuştuğumuz, yaşadığımız dilin bir geleneği yok. Kurumlar köksüz, havada; şunun bunun elinde oyuncak... Bir gözlüğü yok. Ağır miyop... Dünyadaki gelişmeleri göremiyor. Gördüğünü izleyemiyor. Sanki derin uykuda. Aya çıkılınca, Körfez Savaşındaki gelişmiş silahları görünce esnemeye, gözlerini ovmaya başlıyor. Ama uyku tatlı. Anadolu'daki uyku. Yüzyılların uykusu...
İnsan olmak, doğayı insanlaştırmaktır. Toplum, kültür, tarih, uygarlık dediğimiz şey de bundan başka birşey değil zaten.
Sayfa 125 - Çağdaş Yayınları, 2.Baskı, 1984”Kitabı okudu
Rönesans Felsefesi
Yine, 15.yüzyılda kağıdın Batı uygarlığın girişiyle birlikte matbaanın bulunmasının Rönesans'ın ortaya çıkışında önemli bir etki yaptığı kabul edilir. Bu gelişmelerin bilgi ve kültür ile öğrenim faaliyetinin üniversite dışında yayılımında, daha önce üzerlerinde âlimlerin çalışmış olduğu elyazması metinlerin geniş kitlelere erişmesinde ve bu arada eğitim ve kültür dili olmayan ulusal dillerin gelişmesinde doğrudan etkisi olduğu söylenebilir. Öte yandan 15.yüzyılın ortalarında yaşanan Protestan reformasyonu da Rönesans'ın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Protestanların kutsal kitabın Latince değil de ulusal dillerde okunması gerektiği ısrarı sadece ulusal dillerin gelişiminde değil fakat okuryazarlığın gelişimi ile bilginin geniş kitlelere yayılmasında azımsanamayacak derecede katkıda bulunmuştur. Reformasyonun eğitim üzerinde de etkili olduğu söylenebilir. Sadece Protestan reformasyonunda da değil fakat Katoliklerin karşı reformasyonu da eğitim kurumlarının yeni baştan şekillenmesinde öncü bir rol üstlenmiştir. Bunu Avrupa'daki eğitim kurumlarını baştan aşağı değiştiren Jesuit tarikatlarının faaliyetlerinde açıkça görmek mümkündür. Sadece Protestanların değil Katoliklerin de eğitimde Lombard'ın Hükümleri'ni terk etmelerini, eğitim müfredatlarının, özellikle mantık araştırmalarıyla olan ilgisi bağlamında, daha az teknik hale gelmesinde azımsanamayacak bir rol oynamıştır.
Mühim...
600'den 1000'e kadar olan dönem için "Karanlık Çağ" ifadesini kullanmamız, Batı Avrupa'ya aşırı ölçüde yoğunlaştığımızın işaretidir. Çin'de bu dönem Çin şiirinin en büyük çağı ve diğer birçok bakımdan en dikkate değer dönem olan Tang hanedanı zamanını kapsar. Hindistan'dan İspanya'ya kadar parlak İslam uygarlığı gelişti. Bu dönemde Hristiyanlığın kaybı, uygarlığın kaybı değildi; tam tersine. Batı Avrupa'nın daha sonra hem güç hem kültür bakımından egemen olacağını kimse tahmin edemezdi. Bize Batı Avrupa uygarlığı uygarlık gibi görünür, ama bu dar bir bakıştır. Uygarlığımızın kültürel içeriğinin çok büyük bölümü bize Doğu Akdeniz'den, Yunanlardan ve Yahudilerden gelir. İktidara gelince: Batı Avrupa, Pön savaşlarından Roma'nın çöküşüne kadar egemendi; yani kabaca İÖ 200'den İS 400'e kadar altı yüzyıl boyunca. Ondan sonra Batı Avrupa'da hiçbir devlet, Çin'le, Japonya'yla ya da Halifelikle boy ölçüşemez.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
328 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
En Detaylı İnceleme
İncelemenin Tamamı için libereji.com/2021/02/bati-fe... Sitemizi ziyaret edebilirsiniz bertrand russel batı felsefesi tarihi cilt 2 Batı Felsefesi Tarihi Cilt 2 Merhaba bu hafta Bertrand Russel'ın yazdığı Batı Felsefesi Tarihi Cilt 2 ile karşınızdayız. Felsefeye giriş yapmak isteyenlerin mutlaka
Batı Felsefesi Tarihi Cilt 2
Batı Felsefesi Tarihi Cilt 2Bertrand Russell · Alfa Yayıncılık · 2016589 okunma
Romantik Akım Tiyatrosu (18. Ve 19.yy)
Romantik akım, 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, 19. yüzyılın ilk yansında tiyatro sanatında parlak dönemini yaşamış, aynı yüzyılın ortalarında gücünü yitirmiştir. Fransız devrimini hazırlayan görüşlerde romantik düşüncenin tohumlan ekilmiştir. Alman idealist felsefesi ise bu akımın kuramsal temelini oluşturmuştur. Tiyatronun gün- cel sorunlannı kapsayacak biçimde geliştirilmiş olan romantik tiyatro düşüncesi, klasik akımın biçim kurallanna, eğiticilik anlayışına, tikıl ve mantık ölçülerine karşı çıkmış, tiyatronun yansıtması öngörülen gerçe- ğin, yeni bir tanımını yapmış, tiyatro sanatım yeni bir biçim, yeni bir işlev anlayışı içinde değerlendirmiştir.
Sayfa 132Kitabı okudu
1.000 öğeden 831 ile 840 arasındakiler gösteriliyor.