Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KUR'AN AYETLERİNİN SAYISI
Said Nursi: "Kur'an... ondört asır müddetinde her dakikada altıbin altıyüz altmışaltı ayetleri, kemâl-i ihtiramla (kusursuz saygı ile) hiç olmazsa yüz milyondan ziyade insanların dilleriyle okunuyor."(1) Keskinoğlu da şöyle demektedir: Ayetleri yuvarlak rakam olarak 6666 sayarlar. Bazılarınca daha azdır. Çünkü mukattaatı bir ayet
Sayfa 85 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Ey kardeşim, görüntüler zindanından gözünü kaldır da yukarıya bak. Çünkü bunlar, Kur'an'da Esfel-i Safilin diye adlandırılan aşağıların aşağısıdır. Mutlak külliler alemine bak ki o alemin dereceleri­nin en aşağısı nevi'ler-alemidİr: -Bunun üstünde cins­ler, cinslerin üstünde -yüksek cinsler, bunların üs­tünde Cinslerin cinsi vardır. Sonra cevherler, arazlar, vücup ve imkan; sonra mutlak vücut gelir ki burad varlık dairesi tamamlanır ve sen rahatlar ,ebedi sevince erersin. Muhakkak bil ki gözünü cüz'ler aleminden kaldırmadıkça, külliler ile Ülfet etmedikçe bütün neş'elerde devamlı olan ilahi işlerde­ ki rahat, bulamazsın.
Emaneti insanın üstlenmesi
Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. (Ahzab Suresi, 72. ayet) {} (Bir de) Onlar (Mümin'ler), kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32. ayet) {} İnsanı, dünya üzerindeki diğer varlıklardan ayıran en temel özelliği eşyayı tanımlayabilme, düzenleyebilme kabiliyetine sahip bir varlık olmasıdır. Ontolojik ayrımda insanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özelliği düşünebilmesidir. {} Bu en temel belirgin özelliğinin olması, onun görev ve sorumluluklarının bilincinde olmasını, yaradılışına uygun hareket etmesini gerektirir. Bu bağlamda, insandan iki eylemi gerçekleştirmesi istenmekte ve beklenmektedir. Birincisi, görev ve sorumluluklarının bilgisine sahip olması (teori bilgisi), ikincisi ise bilgisine sahip olduğu görev ve sorumlulukları gerçekleştirmesidir (pratik). İnsanın EMANETİ üstlenmesi, yaradılış özellikleri ile onu gerçekleştirecek yetkinlikte bir varlık olarak yaratılmasıyla ortaya çıkmaktadır. {} Dolayısıyla emaneti üstlenme, insanın sözlü dil kullanılarak bir şeyi kabul etmesi anlamında değil, kendi yaradılış nitelikleri ile emanete layık olmasıdır...
Ashabı kehf
Kur’ân-ı Kerim’in destanlaştırdığı bu yiğit gençlerin kimler oldukları ve hadisenin nerede geçtiği konusunda farklı mütalâalar vardır. Bu konuda açıklamaya geçmeden önce hemen be- lirtelim ki, Kur’ân bir tarih kitabı değildir ve o, geçmişteki ibret dolu hadiseleri ana maksatları temelinde insanları irşad için ve irşada en yarar- lı
Ashabı kehf
Kur’ân-ı Kerim’in destanlaştırdığı bu yiğit gençlerin kimler oldukları ve hadisenin nerede geçtiği konusunda farklı mütalâalar vardır. Bu konuda açıklamaya geçmeden önce hemen be- lirtelim ki, Kur’ân bir tarih kitabı değildir ve o, geçmişteki ibret dolu hadiseleri ana maksatları temelinde insanları irşad için ve irşada en yarar- lı
Reklam
İyilik, Kur'an-ı Kerim'de birr, hasene, hayr ve ma'ruf kelimeleriyle ifade ledilir. Bu kelimelerin ilk ikisi Kur'ân'da her zaman iyiyi veya iyiliği ifade eder ya da bunların kapsamına giren konuları içerir. Birr kelimesi, Kur'ân'da beş aynı şekilde, 18 yerde bulunur. Bu kelime Kur'ân'da iyi, iyilik ve iyilik eden(ler) anlamında kullanılır. Hasene kelimesi ise Kur'ân'da dokuz ayrı biçimde, toplam 194 kez yer alır. Bu kelime de iyi, en iyi olan şey, iyilik, iyilik edenler, iyi olmak veya iyilik etmek anlamlarında kullanılır. Kur'ân'da tekil ve çoğul olarak yaklaşık iki yüz âyette yer verilen hayr kelimesi âyetlerin bağlamına göre iyi olan, daha iyi olan, iyilikler ve güzellikler anlamında kullanılır. Yine âyetlerde, ma'ruf kelimesine belirli ve belirsiz olmak üzere iki şekilde yer verilir. Bu kelimenin "el" ön takısı ile belirli kullanımı Yüce Allah ve insanlar tarafindan onaylanan iyi davranış ve söze karşılık gelir.' Kur'ân'da bu kelime güzel ve gönül alıcı konuşma biçimini ifade etmek için de sifat olarak kullanılmaktadır.
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.