Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a der:
"Eğer ehl-i dalalet arka verip senin şeriat ve sünnetinden i'raz edip Kur'an'ı dinlemeseler, merak etme! Ve de ki: Cenâb-ı Hakk bana kâfidir. Ona tevekkül ediyorum. Sizin yerlerinize ittiba edecekleri yetiştirir. Taht-ı saltanatı herşeyi muhittir. Ne âsiler, hududundan kaçabilirler ve ne de istimdad edenler mededsiz kalırlar!"
İşte meal Kur'an denizinin yüzeyi gibidir. O yüzden " Ben Kur'an'ın Türkçe tercümesini yani mealini okudum! Bu bana yeter. Ondan ne anlıyorsam o kadarı ile dinimi yaşarım" demek çok eksik kalmış bir sözdür.
Reklam
"....Rabb bellemeyeceğim" mi demiştik.
BİZLER ineklere tapınmayı aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Ama inek bir semboldür. Allah ile aramıza giren her şey, kutsal bir inektir aslında... O yüzden hepimizin kesilmesi gereken bir hatta birden çok ineği vardır
Eskiden yazılmış Türkçe kitapları okurdum, maddi ve manevi yaralarımı tedavi edecek ilaç bulamazdım. Ruhum ve kalbim çok çırpınıyordu. Öyle bir dereceye gelirdim ki; her saat kendimi intihar etmeğe karar verirdim. Acaba hâlim nedir ve ne olacak? Mürşid-i kâmil nerede bulabilirim diye çok merak eder ve yeis içerisinde kalırdım. Cenâb-ı Hak, nasıl ki Cehennem gibi bir zaman içinde Cennet gibi bir zamanı halk eder ve her zamana lâyık çareleri icad eder ve her yaraya muvafik ilacı ihsan eder... Öyle de, bu medresesiz zamanımızda bizim gibi yaralılara -Üstad-ı muhterem vasıtasıyla risaleleri Türkçe olarak te'lif ettiriyor. Buna ne kadar şükredeyim.. -lâyuad velâ yuhsa- Cenâb-ı Hakk'a şükürler olsun ve Üstâd-ı muhteremi de Kur'an hizmetinde muvaffak edip iki cihanda aziz eylesin, âmîn. Ben hiç bir Arabiyat görmeden, medresede beş-on sene okumadığım halde; yalnız risaleleri yazıp ciddiyetle okudum. Kendimi yirmi sene medresede okumuş gibi tahayyül ediyorum. Sebebi ise bu âci- zin, bu fakirin, bu miskinin nezdine çok Arabiyat hocaları geliyor ve benim okuduğuma hayret ediyorlar. Evvelden mürşid-i kâmil terbiyesi görmüş insanlar, geliyorlar, benden işittikleri kelimelere meftun oluyorlar. Çok hocalar, iki diz üzerine gelip "Risale okuyuver." diyorlar.
Sayfa 127 - Sözler NeşriyatKitabı okudu
Ve Allah,dilediğini uçurur, dilediğini yüzdürür,dilediğini koşturur yada süründürür...
Sayfa 20
"Sevgili Peygamberimiz (a.s) gibi bir öğretmenimiz, Kur'an'ı Kerim gibi bir ders kitabımız ve gözümüzün önünde, güneşlerden karıncalara kadar, Allah'ın güzel isimlerinin pırıltılarını, iz ve işaretlerini, binbir türlü yansımalarını görebileceğimiz böyle muhteşem bir kâinat okulu varken, dersimize çalışmamak ve sınıfta kalmak için ne bahanemiz olabilir ki!"
Reklam
Ben de..
"O anneyi merak ediyorum. Çocuğuna bir Müslüman ismini vermekte zorluk çekme sınırında yaşayan, oruç tutması bile yasaklanan, her türlü kısıtlamaya maruz kalmış ama evinde, artık Çin'in giremeyeceği o kurtarılmış, asude bölgede, Kur'an-ı Kerim'i çocuğunun hafızasına emanet eden anneyi."
- Sayın Erbakan! Biz biliyoruz ki her sosyal ve ekonomik sistemin dayandığı bir kültür kökeni vardır. Bu bakımdan bize sunduğunuz bu Adil Düzen'in hangi kültür temellerinden çıkartıldığını merak ediyorum. Biz de dedik ki: "Sayın Çernişev! Siz neyi arıyorsunuz?" - Sovyetler dağılıyor. Biz gerçeği arıyoruz. - Sizce gerçek nedir? - Gerçek gerçektir, başka ne olabilir? - Gerçek Allah'ın kâinatta yarattığı her şeydir. Gerçek önümüzde duruyor. Bizim onu görmemiz lazım. - Ama bizim bulduğumuz şey ilmî olsun istiyoruz. - Tabii ki ilmî olacak. Fakat önce ilmi tarif etmemiz lazım. İlim, Allah'ın kâinata koyduğu kanunlarını bulmaktır. İster aklınızı çalıştırarak o kanunlara tabii bir şekilde ulaşın, isterseniz Allah'ın gönderdiği Kur'an-ı Kerim'e bakın, aynı sonuçlara ulaşırsınız. Çünkü bizim düşüncemize göre bir gerçeği ilimde bulduğumuz zaman, aynı gerçeği dinde de bulmamız lazımdır. Bu bakımdan "ilim+din=gerçek" formülü geçerlidir."
"Bu Kura'an,kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir."
Sayfa 47 - İbrahim suresi,52
İkinci Ders
ﻭَﺍُﺯْﻟِﻔَﺖِ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔُ ﻟِﻠْﻤُﺘَّﻘِﻴﻦَ ٭ ﻭَﺑُﺮِّﺯَﺕِ ﺍﻟْﺠَﺤِﻴﻢُ ﻟِﻠْﻐَﺎﻭِﻳﻦَ Ey insan-ı gafil! Ey dünya için dinini ihmal eden! Şu temsilî bir hikâyeyi dinle. Tâ dinsiz dünyanın hakikatını göresin. Eski zamanda iki kardeş vardı. Bu iki kardeş seyahata çıktılar. Gitgide tâ yol ikileşti. O iki yolun başında bir adamı gördüler. O adam onlara
Sayfa 13 - Zehra yayınları
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.