Ahmed Arif ,Diyarbakır lı şair.Cumhuriyet Çocuğu.1923 doğumlu.
Hasretinden Prangalar Eskittim kitabı tek kitabı idi hayattayken onun.1968 de yayınlanmıştır bu kitap.Şiirlerinde doğuyu, Çukurova yı, serbest bir stil, samimi bir anlatım, yer yer yöresel bir ağız görürsünüz.Asıl adı Ahmet Hamdi Önal dır.Arif baba adıdır.Arapça, Zazaca, Kürtçe,Türkçe yi iyi bilir.Komunist önder
Dini kitaplar okuyunca dinle ilgili kişiler takip ediyor, daha sonra başka türden kitaplar okuyunca bu kişiler takipten çıkıyor. Dini içerik okumadığım zaman diğer kitaplar okuyan kişiler takibe alıyor ama dini kitap okuyunca bu sefer de onlar takibi bırakıyor.
Bir şey soracağım.
Siz hasta mısınız?
Bunu ciddi soruyorum.
Kara kara düşünüyorum, acaba diyorum yanlış bir şey mi okuyorum ya da yanlış alıntı mı yaptım diye. Sorun bendeyse buyrun gelin yazın bana, tabi eğer o yürek varsa sizde. Ben her türlü eleştiriye açığım yeter ki gelin benle olan derdinizi söyleyin. Cidden merak ediyorum. Bu yaptığınız normal değil. İşinize geleni mi takip ediyorsunuz nedir bilmiyorum ancak kötü insanlar olduğunuz kesin. Neden mi kötü? Çünkü benim takibimden çıktığınız zaman benimle aynı türleri okuyanları hiç çıkarmıyorsunuz ne hikmetse ¿
Fikirlerle rahatsız mı ediyorum yoksa?
Böyle yapan kişileri engelliyorum. :))
Gel derdini söyle kardeşim. Burası 'kitap okuma' uygulaması...
Genelde farklı farklı kitaplar okuyabiliyorum. Din de okurum, komünizm de okurum, farklı dinler de okurum, şiir de okurum, Araştırma inceleme de okurum, Rus edebiyatı da okurum, Kürtçe ve Türkçe kitapları da okurum. Rahatsız olacaksanız hiç takip etmeyin. Ben tek bir ideolojiye körü körüne bağlanan bir insan değilim.
Takip etmeden önce iyi düşün, sonra fikirler rahatsız etmesin seni.
"Yüksek fikirler yüksek dağlara benzer: Alışkın olmayanları ürkütür."
Baştan söyleyeyim yine bu bir kitap incelemesi değil.
Sadece kitabı okurken hissettiklerim, yaşadığım tecrübeler...
Şımarık büyüyen bir kızın, şark görevinde nasıl idealist öğretmen olduğunun hikayesi..
Kan davası yüzünden dersime gelemeyen 9 öğrencimi düşündüm ağlayarak, yıl 2019 du.
8.sınıfta okuldan zorla ağlayarak -evlendirilmek üzere-
...
Az önce 3 yaşındaki kardeşim Janya, bana "Dijwar, silgi jêbir e?" diye bir soru sordu. Yani, silginin Kürtçe'deki karşılığı "jêbir" mı diye sordu... Ben de, evet dedim. Sonra dönüp her zaman izlediği, Kurmancî, Kirmanckî(zazakî) ve Soranî yayın yapan çizgi film kanalı Zarok Tv'yi izledi.
Bu size sıradan bir durum gibi görünebilir. Ama benim için apayrı bir mutluluk. Gençliğinin en verimli döneminde bile kendi dili hakkında bilgisi olmayan(uğraşmayan) insan sayısının fazla olduğu şu dönemde, 3 yaşındaki bir çocuğun kendi diline olan ilgi ve merakı elbette beni mutlu eder. Bir yandan da o kadar genç ve yaşlının 3 yaşındaki bir çocuğun dil bilinci kadar bilince sahip olmaması acı veriyor.
Her millet kendi dili ile vardır. Bir milleti millet yapan en başta dildir. Bu Türk olsun, Arap olsun, Laz olsun, Ermeni olsun; kendi diline sahip çıkmayan, yeteri kadar saygı göstermeyen hiçbir kişiliğin saygınlığa erişeceğini düşünmüyorum.
Dilinizle yaşayın, diğer diller ile kardeş olarak...