...bu maymun, bu insanlıktan çıkmış, yeryüzünü, gökyüzünü pis, sümük gibi, katı çimentoya boğan, renksiz, kişiliksiz kasabalar yaratan, kanlı, donuk, ölü kasabalar doğuran, öykünücü, hiçbir insanca yönü kalmamış, duymayan, düşünmeyen, ağlamasını, gülmesini unutmuş, coşmayan, türkü söylemeyen, okumayan yazmayan, türkü dinlemeyen, ıslık bile çalmayan sünepe, sadece kendi olmaktan başka, kökü olmaktan başka bir şey olmaya çalışan, kendinin, çocuklarının olmayan her şeyden iğrenen, görgüsüz... bu yaratıklar, bağnazlar, deliler, vıcık vıcık olmuşlar, bir eli kanlı, gözleri dönmüş kasaba Ağaları hepsini yıkacaklar, öldürecek, silip süpürüp bir yana atacaklar. Halkın direnmesi para etmeyecek. Kilimi, türküyü, düşünceyi, yüreği, ağlamayı, gülmeyi, sevinmeyi, sevgiyi öldürecekler. Paraları, kasabanın, küçücük, güzelim akarsuyunun yanına tek başına diktikleri, çirkin, sipsivri on katlı kendileri gibi ucube apartmanları yaşayacak. Tümden insanlığı öldürecekler. Unutulmuş ustanın elinin hüneri, güzel nakışı bir köşede küskün, yenilmiş öyle kalacak.