Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
23 haziran 1901 - 24 ocak 1962
mümtaz, bu psikolojiyi ömründe ilk defa olarak tanımıyordu. onun için benliğini, o sular altında uyuyan, fakat her şeyi idare eden kesif tabakayı biraz da bu korku yapardı. ihsan, daha o çocukken içine çöreklenen bu yılanı, kökü kalbinde ağacı ondan sökebilmek için çok uğraşmıştı. fakat asıl macide’nin eve gelişi ile mümtaz iyileşmiş, yüzünü güneşe çevirmişti. o'nun eline geçene kadar mümtaz, her şeye küskün, etrafa kapalı, gökten yalnız felaket bekleyen bir mahluktu ve bunda da haklıydı.
yahya kemal
...bu maymun, bu insanlıktan çıkmış, yeryüzünü, gökyüzünü pis, sümük gibi, katı çimentoya boğan, renksiz, kişiliksiz kasabalar yaratan, kanlı, donuk, ölü kasabalar doğuran, öykünücü, hiçbir insanca yönü kalmamış, duymayan, düşünmeyen, ağlamasını, gülmesini unutmuş, coşmayan, türkü söylemeyen, okumayan yazmayan, türkü dinlemeyen, ıslık bile çalmayan sünepe, sadece kendi olmaktan başka, kökü olmaktan başka bir şey olmaya çalışan, kendinin, çocuklarının olmayan her şeyden iğrenen, görgüsüz... bu yaratıklar, bağnazlar, deliler, vıcık vıcık olmuşlar, bir eli kanlı, gözleri dönmüş kasaba Ağaları hepsini yıkacaklar, öldürecek, silip süpürüp bir yana atacaklar. Halkın direnmesi para etmeyecek. Kilimi, türküyü, düşünceyi, yüreği, ağlamayı, gülmeyi, sevinmeyi, sevgiyi öldürecekler. Paraları, kasabanın, küçücük, güzelim akarsuyunun yanına tek başına diktikleri, çirkin, sipsivri on katlı kendileri gibi ucube apartmanları yaşayacak. Tümden insanlığı öldürecekler. Unutulmuş ustanın elinin hüneri, güzel nakışı bir köşede küskün, yenilmiş öyle kalacak.
Sayfa 347 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
hizliresim.com/Bo5LGu Sevgilim,soğuyor dünya. Sarışın güneş,tan yerine küskün ay, geceden ve soğuktan alacaklı diyorlar. Yün döşeklerde yatsam titriyorum kırk kat giyinsem üşüyor parmak uçlarım Bir koku yayılıyor Mimoza otu Anemon Karanfil desem değil Ceset çiçeği kokuyor dünya. Her fırsatta parıltısını yitiriyor ışıklı
Kaderimi sen mi yazdın üstat?
İhsan, daha o çocukken içine çöreklenen bu yılanı, kökü kalbinde ağacı ondan sökebilmek için çok uğraşmıştı. Fakat asıl Macide'nin eve gelişi ile Mümtaz iyileşmiş, yüzünü güneşe çevirmişti. Onun eline geçene kadar Mümtaz, her şeye küskün, etrafa kapalı, gökten yalnız felaket bekleyen bir mahluktu ve bunda da haklıydı.
Doktorun ağzından zatürree kelimesini duyduğu andan itibaren, garip bir teheyyüç içinde yaşıyordu. Mümtaz, bu psikolojiyi ömründe ilk defa olarak tanımıyordu. Onun için benliğini, o sular altında uyuyan, fakat herşeyi idare eden kesif tabakayı biraz da bu korku yapardı. İhsan, daha o çocukken içine çöreklenen bu yılanı, kökü kalbinde ağacı ondan sökebilmek için çok uğraşmıştı. Fakat asıl Macide'nin eve gelişi ile Mümtaz iyileşmiş, yüzünü güneşe çevirmişti. Onun eline geçene kadar Mümtaz, herşeye küskün, etrafa kapalı, gökten yalnız felaket bekleyen bir mahluktu ve bunda da haklıydı.
Reklam
boşuna yorma kendini aynı açıdan baksan da aynı acıdan göremezsin beni.
Şunu söylemek mümkündür ki, insanlık tarihi Muhammed kadar şehvetine düşkün ve şehvet uğruna değer ölçülerine küskün pek az örnek çıkarmıştır. Gerçekten de, "Dünyanızda üç şey sevdim: Güzel kadın, güzel koku ve güzel yemek (ya da ibadet)..." diyerek övünen ve ömrünü bu formüle uydurarak geçiren ve öte yandan, "Tanrı'nın izni olmadan hiçbir kadına dokunmadım, hiçbir kadınla (cinsi münasebette bulunmadım) buluşmadım" mazeretine sarılan ve böylece Tanrı'yı bu tür yaşamlarının tanığı yapan bir başka peygambere pek rastlanmamıştır.
95 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.