Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Kitap, bilgi açısından doyurucu. Yalnız fazla ayrıntılı ve biraz da uzatmış. Kısaca kitap da Küresel ilaç şirketlerinin devletleri de kullanarak insanlara yararlı/yararsız binlerce ilacı nasıl sattıklarını anlatıyor. Ağrı kesici icmeden önce hep ağrılarıma dayanmaya çalışırdım. Şimdi bunu daha da uzatır hale geldi ne yalan soyleyim etkiledi bu konuda beni. İyi okumalar.
İlkelerine sadık, dürüst, onurlu Ali Rıza Bey çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışsa da hayat başka türlü kurar oyunlarını.Bir ağacın yaprakları gibi dökülür, kaybolur, Ali Rıza Bey'in her bir çocuğu için düşlediği gelecek.
Hoş bir nostalji yaşadım kitabı okurken.Bir de 69. sayfada güldüm.Hayat şartları o yıllarda çok mu değişikti ya da kitap sadeleştirilirken doğru karşılık mı bulunamadı bilemiyorum.Zeytinin, peynirin el yaktığı bu devirde pastırmayı düşünmek bile mümkün değilken bakın o zaman nasılmış!️
"Sefalet son dereceyi bulmaya başlamıştı.Bazen evde ateş yanmadığı, tencere kaynamadığı günler oluyordu.Dolabında daima gizli reçelleri, kutu sardalyaları olan Ferhunde müstesna olmak üzere herkes, eline geçirdiği zeytin, peynir, pastırmayla bir köşede karnını doyuruyor, pek soğuk havalarda kapsız yorganlara sarınılıyordu."syf 69
"Hötürük Genel Müdürlüğü Kurulmasını Arz Ederim"
Halk sağlığı uzmanı olan yazar, doktorlar tarafından kendisine gönderilen mektupları bir araya getirerek kitap haline getirmiş.
Doktorlar bu mektuplarda yaşadıkları çeşitli sıkıntıları mizahi bir üslupla anlatmaya çalışmışlar. Hasta ve hasta yakınlarının onlara bakış açısı, onlardan beklentileri, aralarındaki iletişimde 'aslında olan şey' ve
Saka Kuşu
19.03.2020
Müze gezisinde yapılan saldırı ile annesini kaybeden karakterimizin başına gelenler..
.
Kitabın adı ve kapağını görünce tablo odaklı bir kurgu beklerken 900 sayfanın ilk 450 sayfasında tablo yok.Sonrasında da tatmin edici bir bahsi yok bence.
.
Stephen King'in arka kapakta belirttiği özelliği kitapta bulamayınca yazarın yakın arkadaşı olduğunu düşünebilirsiniz.
Sektör her yerde aynı tabi.
.
En ilginç kısımları,sanat eserlerinin satışına dair birçok usulsüzlük yöntemi okuduğum kısımlar geldi.
kaşkaval: Aptal,budala
.
Bir resme bir hafta boyunca bakıp onu bir daha hatırlamayabilirsiniz.Bir resme bir an içip bakıp onu hayatınız boyunca aklınızdan çıkaramayabilirsiniz de.
Sen Yengeç burcusun mesela,münzevi Yengeç,kendi kabuğuna çekilir,tam bir kapalı kutu,tamamen farklı.
Picasso ne der bilirsin.'Kötü ressamlar taklit eder,iyi ressamlar çalar.'
Kesin İnançlılar |5/5|
Bu kitap hakkında uzun uzun konuşmak istemiyorum aslında. Neden okumanız gerektiğini anlatıp ve az buçuk nelerden bahsettiğinden bahsedip yorum işini noktalamayı amaçlıyorum. Yazar kadar iyi anlatamam ama yazarın neyi nasıl iyi anlattığını az buçuk sizlere aktarabilirim. Şöyle ki, Eric Hoffer bu kitabında Kesin İnançlı (True
Yine bir çırpıda okunacak bir kitapla karşınızdayım. ARKADİ ve BORİS STRUGATSKi kardeşlerin yazdığı bir kitap. Yazmış oldukları Uzayda Piknik'te kitaplığımda mevcut en yakın zamanda onuda okumak istiyorum.
.
.
Bir astrofizikçi olan Dimitri Malyonov "Galaksideki yıldızlar ve yıldızlararası madde arası ilişki sorunu" üzerine bir proje hazırlamaya çalışıyor. Ödül alacağını düşündüğü bu projesine daha iyi yoğunlaşmak için eşini ve oğlunu Odesa'ya, anne babasının yanına gönderir. .
Gelin görün ki hiçbirşey istediği gibi gitmez. Sürekli rahatsız edilir. Önce içi votka ve havyar dolu bir kutu, üstelik kendisinin sipariş verdiği söylenen faturası ödenmiş bir koli. Daha sonra evine güzel alımlı mini etekli , eşinin yazısı ile yazılmış bir notla kadın geliyor. Bu ziyaretler, biliminsanı olan arkadaşlarının da gelmesi ile sonu gelmez bir hal alıyor. Hepsi de büyük bir keşfin eşiğinde olduklarını ve bilinmez bir güç tarafından engellediklerini öne sürüyorlar. .
SONER YALÇIN KARA KUTU
Ben Goldacre'nin Kötü İlaç adlı eserinden sonra ilaç şirketlerinin görünmeyen gerçeklerini en iyi şekilde anlatan bir kitap. Ayrıca hekimlerin, araştırmaların, enstitülerin hatta FDA'nın bile satın alınarak bilimin dışında her şey üretildiğini, taraflı bilim, sponsorlu bilim yapıldığı gerçeğini kanıtlarla gün yüzüne çıkaran mutlaka okunması gereken bir eser....
Sağlık Bakanlığı Antibiyotik kullanımında belirli yasal düzenlemeler getirerek Antibiyotik kullanımını azaltmayı düşünmüştür. Soner Yalçın kitabında kayıt altında tutulan ilaç kullanımından fazla gereksiz ilaç kullanımına da dikkat çekmiştir. D,E, A vitamini desteği, zayıflama ilaçları (birçok yan etkisi bulunmasına rağmen piyasaya sürülen), yasal bonzai, sigara bıraktıran haplar vs. gibi ilaçların yıllar geçtikçe kullanımının bilinçsizce arttığına da ayrı bir boyut kazandırmıştır. İstatistiklerle desteklediği ilaç kullanımının 1980 yılında 370 milyon iken günümüzde yılda 2 milyar 300 milyona ulaştığına dikkat çekmiştir. Ayrıca bu istatistik verilerinin içinde reçetesiz satılan ilaçların veya vitaminlerin dahil olmadığını da eklemiştir. Ayrıca Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün sağlığı dünyanın en kirli üçüncü sektörü olarak sağlığı ele alması ve özellikle küresel pazarda ortaya çıkan satılık hastalıkların yardımıyla hastaların müşteri haline gelmesini eleştirel bir ifade ile açıklamıştır.
Teşekkürler,
Soner Yalçın
134 syf.
7/10 puan verdi
Frank adlı yirmili yaşlarını bitirmek üzere olan adamın zevkleri uğruna yaptığı daha doğrusu artık hazlarından sıkıldığı için farklı alanlara yöneldiği için başına gelen "korkunç" olayı konu alan bir kitaptı; çoğu insanı rahatsız edecek sahneleri olduğunu düşünüyorum. Özellikle Frank'ın haz için yaptığı şeyleri düşünürsem kesinlikle
EDİP, CAN SEVER; BEN, ŞİİR SEVERİM
Çağdaş şiirimizin en önemli şairlerinden olan Edip Cansever’in şiirselliğini somutlaştırmayı deneyen bu yazı, onda saklı olanları bir ölçüde açmayı amaçlıyor. Son söz elbette şairin insanı tanımlaması ile olmalıdır. Ne gelir elimizden insan olmaktan başka..
”Şiirin konusu çok zaman sanıldığı gibi düşler, imgeler ya da fikirler değildir. Şiirin
Kumların Kadını ve Kanguru Defteri'nden sonra Kobe Abe'den okuduğum üçüncü kitap Başkasının Yüzü.
Kumların Kadını'ndaki sıkıştırılmışlık hissini yaşattı yine bana.
Sıradaki kitabım Kutu Adam.Konusunu bilmiyorum ama benzer şeyler çağrıştırdı.
Yönetici olarak çalıştığı bir enstitünün laboratuvarında kaza geçiren ve oluşan keloidler nedeniyle tanınmaz hâle gelen yüzünü sargılar altında gizleyen Başkasının Yüzü'nün kahramanı, insan yüzünün benzeri bir maske geliştirir.
Maskeyi taktığında, tamamen yeni birine dönüşmese de bilinçaltında yatan her şey ortaya çıkar.
Suretimiz gerçekten bizi mi yansıtır, değiştiğinde yeni bir insan olmak mümkün mü, suret değiştirmek insanı özgürleştirir mi, gibi pek çok soru sorduruyor insana Başkasının Yüzü.
Romanın çok ötesinde, felsefi bir metin niteliği taşıyor kitap.
Kumların Kadını gibi yine Hiroshi Teshigahara tarafından sinemaya uyarlanmış.
Çok ama çok beğendim.Tavsiyemdir.
İkinci kitapta tabiki ilki kadar mükemmeldi.Yaşlı Şef serisi benim baş tacım ve herkese kesinlikle tavsiye ediyorum.Emeğinize,yüreğinize sağlık Ebubekir Uğur hocam
Gelelim özetimize :
Bir yıldız kaymasıyla başladı her şey.Ama bu yıldız kayması Orao için sadece bir yıldız kayması değildi.O öyle bir yıldızdı ki herkesin gönlüne değmişti.Kayması
384 syf.
8/10 puan verdi
Yine bir Koridor Yayınları klasiği... Gerilim, cinayet, polisiye... Ve sonunu asla tahmin edemeyeceğiniz bir kitap.. Sonunda yok artık diyeceginiz bir final...
Gizemli bir psikopat polislerin bulması için çeşitli yerlere kutular yerleştiriyor ve her buldukları kutu bir vücut parçasıyla beraber sıradaki kurbanın kimliği hakkında ipucu veriyor.. Bu gözü dönmüş caninin kim olduğunu araştırırken bir yandan da bıraktığı bilmece gibi mesajları çözmeye ve kutuların gizlendiği koordinatları bulmaya çalışıyor polisler, sonraki hedefe ulaşaması için tek şansları ondan daha zeki bir hamle yapmak...
Salzburg Polis Teşkilatı'ndaki Kaspary ve Wenninger için önlerindeki dava tehlikeli bir oyuna dönüşmeye başlamıştı. Kurbanların sayısı arttıkça ve zamanları kısaldıkça 5 aşamalı bilmeceyi çözebilmek için doğru hamleleri yapmak zorlaşıyordu. Çünkü karşılarındaki kişi, yapbozun son parçasını bulacakları ana kadar dedektiflerin zihinlerini zorlamaya kararlı bir dahiydi. Peki bu dahi hata yapacak mı? Polisler bu caniye ulaşabilecek mi? Peki bu olayların arka planındaki olay neydi?
Keyifli okumalar...
Bu kitaba çok isteyerek başladım çünkü konu çok dikkatimi çekmişti. Bu konuya biraz değincek olur isem bu zaferi neden bilmiyoruz sorusuna cevap bulmak ile başlamalıyız ilk başta işe...
Bu zafer bizim unuttuğumuz bir zafer.
Türk askerinin herşeye rağmen ihanete, zorluğa, İmkansızlığa rağmen kazandığı bir zafer bu zafer. Türk isterse dünyanın süper gücü olarak gösterilen devleti kumandanıyla birlikte koca taburu ele geçireceği ve geçirdiği bir zafer. Bu kitap bu zaferimizi anlamak için çok güzel bir eser.
Ey Türk unutturluduğun zafer senin ecdanın canı ile kanı ile namusu ile kazandığı zafer bu zafere halel getirmemek bunu bir onur nişanesi olarak taşımak ve daha nice zaferler kazanmak senin boyunun borcu dur. Bunu da hiç aklından çıkarmayasın.
Emeği geçenlere teşekkürler.
*SPOİLER*
"Bir insanın hayatı en fazla ne kadar çökebilir,ne kadar değişebilir?" sorusunun cevabı.Okumanızı öneririm.
Prense Madame de Prie aniden gözden düşmüş, Kral tarafından Normandiya’ya sürülmüştür. Güç ve iktidar sahibi bir kadın iken geldiği bu köyde hareketli ve eğlenceli Paris’i özlemektedir. Fakat bu sürgünün yıllarca süreceğini anladıktan depdeli hayatını terk ettiği için bunalıma giren Madam Prie yıllarca ses getirecek bir intihar planlamaya başlar.
En güzel kıyafetlerini giyip en güzel takılarını takan Madam bir kutu zehir içip ölmeyi beklemeye başlar.Korkunç bir acı ile ölen Madam’ın tırnakları arasına perdenin iplikleri dolmuş,ağzı yüzü korkunç bir hal almıştır.
Uşakların ölüm haberini Paris’ e ilettiğin gün kentte bir hokkabaz gösteri yapmaktadır.Herkes haberi duyunca biraz şaşırmış ama birkaç gün sonra da herkes her şeyi unutmuştur.
Sevgi canavarının tatilden dönmesi ile bir kutu çikolatanın kendi yeme düşüncesi ile arkadaşları ikramı ile ilgili yaşsdığı de içsel düşünceyi anlatan 4-5 yaş arasındaki çocuklara uygun renkli çizimleriyle dikkat çekici bir kitap
