Kitap afgan savaşını ve o zaman olan zulümleri anlatıyor. Bunları da iki kızın hayatı üzerinden sürdürüyor. Ya da yazarımızın tabiriyle;
Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar , babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar...
.
Kitabı okurken olayları kendimde hissedebildim resmen... O kadar gerçek o kadar acıydı ki kitap.. Zaman zaman güldüm ama bolca sinirlendim ve ağladım okurken... Aslında kadına şiddetin, çocuğa eziyetin ve savaş olduğu için parasızlığın, açlığın anlatıldığı bir kitaptı diyebiliriz. Ama kitap bir noktada aşka da bağlanıyor. Hatta aşktan doğuyor. Bazen yaptığımız hataların bize çok büyük pişmanlıklarla döndüğünü bilmeliyiz... Bir baba olmanın , bir anne olmanın en basiti insan olmanın sorumluluğunu karşılayabilmeliyiz. Belki de savaşı, açlığı , zulmü yaşamadığımız için bize basit geliyor ama okurken bir noktada durup şunu düşünüyorsunuz; ben bunu okuyorum gerçek değil sanıyorum ama bunlar dünya da var olan şeyler... Bunun bilincine vardığınızda kitap daha da anlamlı bir hâl alıyor..