Leylâ, zalım Leylâ!
Bu, benimki dördüncü. Oysaki senden bir mektup aldım yani 4-1 ben mağlubum...
Sayfa 3Kitabı okuyor
Leylâ zalım Leylâ!
Ben bütün bu -belki de mânâsız- iç sıkıntılarından senin var olduğunu hatırlayarak sıyrılıyorum. Bir pınar, bir dağ suyu gibi dinlendiriyor, kandırıyorsun. Bu bakımdan gelmiş geçmiş âdemoğulları içinde şüp-
hesiz en şanslı durumdayım. Nasıl kıvranıyor, gizliden gizli seviniyorum bilsen... Kimseler yaşayamadı bunu diyorum. Kırılmış, balta yemiş ve sesi kuyularda boğulmuş biriyim, doğru. Ama seni tanıyorum. Kimselerin tanıyamayacağı, belki kabataslak bakıp içinden geçireceği seni...
E-kitapKitabı okudu
Leylâ , Zalım Leylâ!”
:)
Sayfa 3Kitabı okudu
Leylâ, Zalim Leylâ!
Bu, benimki dördüncü. Oysaki senden bir tek mektup aldım. O belâlı ve korkunç ilk mektubun, yani 4-1, ben mağlubum... Ben, belki yazamazdım da, melânkolim ve serseriliğim tutar da yazamaz, boş verirdimse, sen yazacak, “bu oğlan, öldü mü kaldı mı?” diye sen arayacaktın, değil mi?
Sensedim...
Ergani garındayım
Gecenin yarısında
Buz kesmiş bankların üstünde karanlığa karışmış oturmaktayım
Beni terk ettiğin siyah-beyaz duraktayım
Kafamda kurduğum hasta düşüncelerimle en uzağındayım
Her geçen trende senin olmanı ummak ,bir vakitten sonra yollara bir yeis damlatıyor
Ergani garında ne zamandan beri bu hüzünlü şarkı çalıyor
Bu siyah bulutlarla kaç yıldır sulanıyor
Şu kirlenmiş ay ile kaç gecedir uyuyor
Yırtık-yamalı gözlerle ağlamaklı olmuş şu gariban çocuklar ne zamandan beri baharı bekliyor
Bu kahverengi papatyalar kaç mevsimdir güneşi umut ediyor
Bu kaçıncı göçtür leyleklerin uğrak noktası olmuş
Siyah kargalara hangi asırda çöplük olmuş
Saatin bir yılda iki buçuk defa yirmidörde vurduğuna inanan gurbet işçileri hangi milattan bu yana şu dipsiz kömür kuyularını kazıyor Leyla
Nereye gittiği belli olmayan şu zalim trene hangi tarihte bir rota çizilecek
Bu paslı rayların ayırdığı kaçıncı aşıktır
Yeter artık! Bir dünya vefasızlık ve kırgınlıkla dolu şu bavullara bir son ver
Ne bu gar ne bu tren ne de bu şehir senin gözlerine vurulmuşa benzemiyor Leyla
Cehennemin hangi dibindeysen eğer, bir bilet al kalbime ve bitir bu öksüz çığlığı ,bu yetim düşü ,bu yorgun satırları bu cılız haykırışı ,bu kırgın akşamları
İsmet Özel 
Nurullah Genç 
İzdiham Dergisi 
Yavuz Bülent Bakiler 
Bülent Parlak 
Ahmed Arif
Zaman!.. Ah zaman!... Hem dost hem düşman. Hem mazlum hem zalim. Aktıkça köpüren bir nehir. Yiğide ayak bağı, namerde at meydanı. Sevdaya tuzak, nefrete dost. Aktıkça, iyi ile kötünün; iyilik ile kötülüğün yolunu ayırıcı. Rahmette zahmet; zahmette rahmet madeni... Hayırda şer; şerde hayır gizleyen sır.
Gel zaman; git zaman!...
Sayfa 8Kitabı okudu
ZAMAN!
Ah zaman!..Hem dost,hem düşman .Hem mazlum ,hem zalim .Aktıkça köpüren bir nehir .Yiğide ayak ,namerde at meydanı .Sevdaya tuzak ,nefrete dost .Aktıkça iyi ile kötünün ;iyilik ile kötülüğün yolunu ayrıcı.Rahmette zahmet;zahmette rahmet madeni...
Hayırda şer ;şerde hayır gizleyen sır .
Gel zaman ;git zaman!..
Sayfa 8 - kapıKitabı okudu