Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ligarba

94 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Yazarın son yıllarda yazdığı denemeleri bir araya getiren bu kitapta 17 deneme bulacaksınız. Herbiri ayrı bir tadla okunacak olan bu denemeler sizi şiir alanından alacak ve televizyon da içinde olmak üzere bütün sanat bahçelerinde dolaştırdıktan sonra top­ lum sorunlarıyle karşı karşıya getirecektir. Yazarın kendine özgü alaycı, taşlayıcı ve iğneleyici üslubu toplum konularında olduğu kadar sanat yazılarında da kendini belli etmekte ve okurları eğlendirdiği oranda düşündürmektedir.
Kendimle Konuşmalar
Kendimle KonuşmalarSalâh Birsel · Papirüs Yayınları · 199248 okunma
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Onu ilk ne zaman gördüm bilemiyonun. Demek ki baştan pek ilgimi çekmedi. Öyle ya, görür görmez de tutulabiliyor insan. Bende pek olmaz ya. Ben birine gönül verene kadar epeyce vakit geçer. Geçen yıl öğretmenlikten emekli olup köşeme çekilince arkadaşlar benim için kaygılandılar, iş bulmam konusunda beni sıkıştırmaya baş­ ladılar. Emeklilik adamı çökertir dediler. Bu yaşta bekar bir adam, kendinden başka kimsesi olmayan bir adam emekliliğin koşullarında ağır ağır sönüp gitmez de ne yapar? Böyle düşünüyorlardı. Kitap okıunayı ve gezip tozmayı seven birinin emeklilikte yalnızlık nede­ niyle yıkıma uğrayabileceği görüşünü pek anlayamamakla birlikte dostlara karşı çıkmadım. Onlar elbette benim iyiliğiınİ istiyorlardı. İstedikleri de kötü bir şey değildi, aynca çalışmak denen şey bana hiç zor gelmez, tersine iş beni mutlu eder. Sonunda bana bir yayım­cının yanında. iş buldular. Sizdeniyiolmasın,bankacıŞefkati'nirıça­ balanyla oldu. Bir çeşit ayak işiydi bana buldukları iş. Ben zaten masa başına alışık değilim. Bir öğretmen emeklisinin masa başına çakılıp kalması hoş olmaz. Yeni işirn eğlenceliyili ve güç değildi: okul­ lara satış için ya da tanıtım için kitap götürecektim.
Geç Zaman Tutkuları
Geç Zaman TutkularıAfşar Timuçin · Bulut Yayınları · 20119 okunma
76 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Yeni bir şarkıya başla Hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya Şarka gittin geldim ardından Hatırla orada fıskiyesi dönen havuzlar vardı. Kalabalık avlular, yüksek duvarlar Başımız döndüydü hatırla Sürmeleri ne karaydı kadınların Herkesi bir yere sürer ya dünya Gözlerine sürülmüştü orada kadınlar. Belki sen yoktun orda Güller vardı. Ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha, Ba'su ba'del mevt Hayata daha çok vardı Beni anla. Hatırla tavus kuşları vardı Aşık olunca kanatlarından mavi güneşler doğardı. Ben doğmamıştım daha hatırla. Bir teleğini senin için saklamıştım Bak, işte burada. Susan kadınlar vardı Ben susamamıştım Ama herkes içmişti. Belki de sen yoktun orada.
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 202121,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Cemal Süreya, “Sanatın bir şey söylemeyeceği düşüncesi yıkılmıştır,” diyordu 1960-1970 yılları arasında yapılan edebiyatı değerlendirip aykırı uçların tutumlarını tanımlarken. Ama ne yazık ki o vakit onu üzen sorun silinip gitmemiş, sinerek, pusarak yaşamını sürdürmüş, belli başlı basın kuruluşlarına, radyolara, televizyonlara yerleşerek gücünü artırmıştır. Ve az önce belirttiğim gibi bir karışıklık, bir güvensizlik ortamı yaratarak Türk edebiyatının öz yapısını yozlaştırmaya çalışmışlardır, çalışmaktadırlar. Gene edebiyatı suskunluğa, çaresizliğe, umutsuzluğa sürüklemek istiyorlar, gene edebiyatı çok insani, çok evrensel gerçekleri söyleyen bilinçli bir ağızdan, hiçbir şey söylemeyen ya da saçma sapan sözler söyleyen bir deli ağzına dönüştürmek için bütün olanakları kullanıyorlar.
Papirüs'ten Başyazılar
Papirüs'ten BaşyazılarCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 2015290 okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Bu seçki Kant'ın toplu yapıtlarından oluşturulmuştur. Seç­ ki, herkesin kolayca anlayabileceği, herkese aracısız hitap edebilen bir anlatımı amaçladı ve Kant felsefesinin şeklini çizmeye çalıştı. tık beş bölümün düzenlenişi, geniş anlam­ da Kant'ın üç temel yapıtının evrelerini takip eder. 'Ken­ di Gücün' adlı bölüm, Salt Aklın Eleştirisi adlı kitabın ilk bölümlerinde açıklandığı gibi, gerçek dünyada, aklımızın güvenirliğini ve yeteneklerimizin gücünü gösterir. 'Kendi Sınırın' adlı bölüm, sonsuzluğa ilerleme özlemimize ödün vermez bir şekilde oturmuş olan sınırları bilmemizi sağ­ lar, bu aynı zamanda adı geçen kitabın sonuç bölümüdür. 'Kendi Ödevin', vicdanın ve ödevin içsel sesine, içimizdeki 'koşulsuz buyruğa' işaret eder. 'Kendi Gerçekleştirmen' adlı bölüm, ahlaksal Tanrı varlığının kanıtını beraberinde geti­ rir ve bizleri, inancın derin bilgeliklerine götürür. lki bölüm de Pratik Aklın Eleştirisi adlı kitabın düşünce bütünlüğünü yansıtırlar. Yargı Gücünün Eleştirisi adlı yapıtın konusunu 'Güzellik ve Sanat' adlı bölümde buluruz. Bu seçme eyle­ minde adı anılan yapıtlardan sadece kalıplar alınmamış, ter­sine her zaman bütün yapıtlardan açıklanması gereken dü­ şüncenin, doğrudan doğruya anlaşılabilmesi için, en uygun olanlar seçilmiştir. Çünkü Kant'ın yan ürünlerinde ve kısa yazılarında çoğu kez anlaşılırlıkta ve güzellikte temel yapıt­ lardaki açıklamaları fazlasıyla aşan, çok küçük cümlelere sıkışmış ustaca özetlemeler yer alır.
Yaşamın Anlamı
Yaşamın AnlamıImmanuel Kant · FOL · 202196 okunma
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Symposion'un konusu Eros, Sevgi-Tanrı ve onun insan­ lar arasında doğurduğu sevgidir. Hazır bulunanların her biri Sevgiye Yunanca deyimiyle bir "epainos" veya "enkomion" yani bir övgü söylemek zorundadır. Ama övülen sevginin hep erkekten erkeğe sevgi olduğu da biz yirminci asır okur­ larının dikkatini nasıl çekmesin? Eflatun bu çeşit sevgiyi mi övmek istedi, bir sapıklık saydığımız sevgiyi mi? Hayır, ter­ sine. Yunan toplumunun ta derinlerine kök salmış bu sev­ giye düşmandır Eflatun. Kanunlar'da zararlı diye açık açık yerer onu. Şölen'i sonuna kadar okursanız, Eflatun'un çıkış noktasını Atina toplumundaki geleneklerden aldığı halde, sevgi kavramını hangi yola yöneltmek istediğini anlarsınız. Ama kadınla erkeğin apayrı çevrelerde, apayrı birer ömür sürdükleri ilkçağ dünyasında, cinsel birleşmeler bir yana, sevgi duygusunun aynı cinsten insanlar arasında doğup geliştiğine de şaşmamalı. Symposion'a Şölen dedik Türkçe.
Şölen
ŞölenPlaton (Eflatun) · Alfa Yayıncılık · 20214,052 okunma
60 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Kriton hayli zengin biridir, bundan faydalanarak Sok­ rates'i hapishaneden kaçırmak istemektedir. Ona göre, Sokrates kendisine yüklenen fakat gerçekte işlemediği "dinsizlik ve gençleri baştan çıkarma" suçlarından haksız yere mahkfrm edilmiştir. Kriton işte bu yüzden, Sokra­ tes'e başta kendisi olmak üzere, dostlarının yardım veya organizasyonuyla hapishaneden kaçmasını ve böylelikle gerek kendisinin gerekse Sokrates'in adaletsiz olduğuna hükmettiği "ölüm cezası"ndan kurtulmasını teklif eder. Sokrates ise bu teklifi, kaçmasının kötülük etmek ve ada­ letsizlik yapmak olacağı gerekçesiyle reddeder. Gerekçesi ise gayet açıktır: Kaçtığı takdirde, bir yurttaş olarak ülke­ siyle yaptığı anlaşmayı bozmuş ve itaat etme sözü vermiş olduğu yasaları ihlal etmiş olacaktır. Bu kısa girişten de anlaşılacağı üzere, Sokrates diyalogda, bir yurtşın ülkesiyle ve ülkesinin yasalarıyla olan ilişkisinde karşı karşıya kalabileceği oldukça zorlu birtakım problemle­ ri, esas olarak da insanın ülkesinin yasalarına -söz konusu yasaların adaletsiz olduğuna inandığı zaman dahi- itaat etme yükümlülüğü ile bu yükümlülüğün kişinin başka yükümlü­ lükleri karşısındaki önceliği konusunu ele almaktadır.
Kriton
KritonPlaton (Eflatun) · Kabalcı Yayınları · 20072,014 okunma
255 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Yaşamak Güzel Şey Bekardeşim, Nazım Hikmet'­ in son eseridir. Fransada Romantikler, Sovyet­ lerde Romantika adı altında yayınlanan ve geniş ilgiyle karşılanan bu roman, Nazım'ın Türkiyede ve Sovyetlerde geçen macerasının en dramatik safhalarını ve mücadelesinin en ilginç yanlarını yansıtmaktadır. Sovyet yazarlarından B. Pole­ voy, «Nazım Hikmet bu kitabiyle övündüğü ka­ dar belki hiçbir kitabiyle övünmemiştir» diyor.
Yaşamak Güzel Şey Bekardeşim
Yaşamak Güzel Şey BekardeşimNazım Hikmet Ran · Gün Yayınları · 19673,378 okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Tanrısallık bazı biçimlerde gösterir kendini. Kimse farkında bile değildir. Düşlediklerimiz, gerçekleşmeyiverir. Oysa Tanrı için pekala mümkündür, bize imkansız görünen. Burada da öyle olmadı mı zaten! Tanrılar değişik biçimlerde karışıyor insan yaşamına: Olmasını beklediğin olmuyor, ummadığın başına geliyor. Bu öykü de işte böyle sona eriyor.
Alkestis
AlkestisEuripides · Mitos Boyut Yayınları · 2018114 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmadaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti. Özdenören, gerek gözlemlerinin taradığı ufuklar, gerek çözümlemelerinin ulaştığı derinlik ve gerekse anlatımındaki başarısıyla okuyucunun yoğun ilgisini kazanmış durumda. Denemelerinde ülkemiz insanının sorunlarını sosyal, siyasal ve kültürel açıdan ele alan ve tüm bu açıları manevî bir perspektifle bütünleyen yazar, elinizdeki denemelerde de aynı yaklaşımı sürdürüyor. Eşikte Duran İnsan, özellikle İslâm maneviyatının temel kavramları üzerine yazılmış denemelerden oluşuyor. Dinin kendine özgü söylemi, tasavvufî tecrübe, teslimiyet ve özgürlük, hicret, fetih, tövbe, sabır ve arınma... gibi kavramlar bu denemelerde bir ‘düşünür edib’in yaklaşımıyla yeniden ele alınıyor.
Eşikte Duran İnsan
Eşikte Duran İnsanRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2015475 okunma
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Jorge Luis Borges, Latin Amerika edebiyatının en büyük isimlerinden biri. Farklı olguları bir araya getirmedeki ustalığıyla da “sınırlarda gezen” bir şair, öykü ve deneme yazarı. Fantastik öğeleri ağır basan kendine özgü kalemiyle Borges, her seferinde zorladığı bu sınırlar sayesinde gerçeküstücülük akımının vazgeçilmez bir üstadı haline geldi ve kendinden sonra gelen çok sayıda yazarın üslubunu, edebiyata bakışını değiştirdi. 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler, gerçekliği yeniden kurgulayarak insanı kuşkuya düşüren Borges’in, olgunluk döneminde yazdığı incelikli ve imgelerle dolu öykülerinden bir seçki. Borges’le yapılmış detaylı bir söyleşinin de bulunduğu bu seçkide, zaman kavramının çürütülmesine, pek çok felsefi konunun ve paradoksun edebiyata aktarılmasına, benliğin parçalara ayrılmasına rağmen kimliğini kaybetmiş karakterlerin bile ayırt edilebilir hale gelmesine tanık oluyoruz.
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler
25 Ağustos 1983 ve Diğer ÖykülerJorge Luis Borges · Dost Kitabevi Yayınları · 2004280 okunma
108 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Lüzumsuz Adam'daki öykülerde, yazar, olay örgüsünü arka plana iterek düşüncelere, çağrışımlara ve hislere yer vermiştir ve insanların iç dünyalarını anlatmıştır. Bu hikâyeyle birlikte anlatımında halk anlatıcılığının izleri görülmeye başlanmıştır. Abasıyanık, kendine özgü deyimler ve argolar da kullanmıştır. Kitapta yer alan İp Meselesi isimli öyküde ise Sait Faik, yaşamının son günlerinde ağırlık verdiği gerçeküstücü tarzı ilk kez denediği görülmektedir.
Lüzumsuz Adam
Lüzumsuz AdamSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20137,8bin okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Anlaşılacağı üzere, amatör yamyamlığından ar­ tık yaşamayan onlarca dile hakim bilgeliğinedek,Burton'unefsaneviolarakniteleyebileceği­ miz hiçbir özelliğini göz ardı etmedim. Nedeni çok açık; efsanevi Burton, Bin Bir Gece Masalla­rı'nın çevirmenidir. Kimi zaman şiirle düzyazı arasındaki radikal ayrımın, okuyucunun beklen­ tilerindekifarkların büyüklüğünden kaynaklan­dığını dilşünmilşümdür ;şiirin düz yazıda asla göz yumulamayacak bir yoğunluğa sahip oUluğu var­ sayılır. Buna benzer bir şeye Burton'un eserlerinde de rastlanır; başka hiçbirArap kültürü uz­manının rekabet edemeyeceği esaslı bir saygın­lığa sahiptir o. Yasak olanın çekiciliğine kapıl­mıştır. Söz konusu olan, Burton Club'ın bin üyesi için bin kopyayla sınırlandırılmış tek bir baskı­dır ve yasal zorunluluk nedeniyle bir daha ya­ yımlanamaz.
Binbir Gece Masalları
Binbir Gece MasallarıRichard F. Burton · Kırmızı Kedi Yayınları · 201791 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
1781 'de yayımlanan ilk oyunu Haydutlar Alman gençliğini sarsan coşkulu ve isyankar yapısıyla büyük bir başarı kazandı. Schiller Haydutlar'da muhteris bir kardeş, sadık bir sevgili ve dehşet saçan bir haydut çetesiyle reisinin etrafında gelişen olayları sergilerken adalet ve yargı, siyaset ve iktidar, ahlak ve din üzerine şiddetli eleştirilerde bulundu, kötülüğün doğası üzerine karmaşık bir çözümlemeye girişti.
Haydutlar
HaydutlarFriedrich Schiller · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023215 okunma
151 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Susan Sontag’ın klasik metni 'Başkalarının Acısına Bakmak', yaşadığımız zamanda kendisini güncelleyerek kitabı farklı şekillerde düşünmemizi sağlıyor ve bu açıdan önemini koruyor. Düşünür, metnin sonlarında yer yer felaket içerikli fotoğrafların, "insan kötücüllüğü"nü, onun "sapkın yanlarını" görmeyi sağlayabileceğini veya "vahşet kareleri hayatımızda hayalet gibi etrafımızda dolaşırken" bu görüntülerin, "insanların şevkle, kendilerini haklı ve üstün görerek yapabilecekleri, yapmaya gönüllü olabilecekleri şeyin resmi" olarak değerlendirilebileceğini söylüyor. Ancak bana kalırsa baştan beri bahsettiklerimizi de düşünürsek, tüm bu meselenin, insan türünün doğasından çok savaşı besleyen devletlerle, politikalarla, neyin görünür neyin görünmez olduğunu belirleyen iktidar biçimleriyle ilişkili olduğunu düşünmek yerinde olur. Çünkü "başkalarının acısına" fotoğraflarla veya başka araçlarla bakarken hem o bakışın yönünün hem de fotoğraflanan vahşetin, insanın doğal durumundan çok onun kültürel, ideolojik, politik çerçevesiyle belirlendiğini kitap boyunca görebiliyoruz.
Başkalarının Acısına Bakmak
Başkalarının Acısına BakmakSusan Sontag · Agora Kitaplığı · 2004457 okunma
1.148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.