Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

ligarba

116 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Kendini, anlatmak, hep anlatmak... bıkmadan, usanma­ dan, sonuna kadar anlatmak şeklinde vareden bir bitmez tü­ kenmez dil akışı-aktarımını bilebiidiyse şiirimiz, bunu önce­ likle Nazım Hikmet'e, ama pek çok yönden ve daha fazlasını Edip Cansever'e borçludur; iddiayı daha anlaşılır kılmak adına eklemek gerekir ki mesele nicelikle ilgili değildir ve mesela, külliyatının cesametiyle hem Nazım Hikmet hem de Edip Cansever'in yazdıklarını geride bırakan Fazıl Hüsnü Dağlarca anlatmamış, söylemiştir. Anlattığı, tek kelimelik bir maceradır Edip Cansever'in... ama işte, öyle bir "tek kelime"dir ki o macera, geçmişi ve şimdiyi, içine geleceği de katıp "an"da kavrayan binbir kollu kapsayışıyla "varoluş"un akla geldik gelmedik tüm konakla­ rına uğrar; eğleşir de o konaklarda bir zaman, ama hangi ko­ nakta ne süre eğleşirse eğleşsin, bir sonraki konağın çağrısı kaçınılmazdır ve bir zaman da söz konusu o "yeni" konağın suyundan içmek üzere yola koyulmak zorunda kalır; sonra bir konak daha, sonra bir daha..
Gelmiş Bulundum
Gelmiş BulundumEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20089,5bin okunma
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Düşüp yatağın dalgalarına Günlerce sürüyor bu yolculuk, Durmadan akıtıyor bir oluk Korkuyu sükûtun mezarına. Ve delirmenin tatlı vehmini Sessizlik odama dolduruyor, Kargam hâlâ başımda duruyor
Sakın Şaşırma
Sakın ŞaşırmaOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 20235,4bin okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Halley'in çarpma tehlikesine karşı heyecanla tit­ reyip duruyordu. Bu korkunun pek yersiz olduğunu, kö­ tülük istercesine yayılan bu haberlere rağmen kimsenin başı bile ağrımayacağını ön sözde temin etmiştim. İş de­ diğim gibi oldu. Korkutanlar, Halley'in dünya sakinlerine bir şey hissetirmeksizin nezaketle geçip gittiğini görünce, kaç zamandır bulaşıcı bir hastalık haline gelen umumi korkuyu yeniden ortaya çıkarmak için dünyaya çatmak üzere yıldızın geri döneceğini iddia garipliğine kadar var­ maktan çekinmediler... İnsanların yalancılıktaki cüretlerine bundan büyük ör­ nek mi olur! Halley geri dönecektir. Fakat yetmiş beş sene sonra!.. Şu satırlara bakanlar içinde rumi 1401 senesine1 204 kadar hayatta kalacak bahtiyarlar bulunursa geçirdikleri şu tecrübeye dayanarak gelecekteki evlatlarımıza yalanla­ ra itibar etmeme lüzumunu tekrar etsinler. Her sonbaharda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprak­ ları gibi insanlar da birbirleri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan. . . Ölüm hakikat...
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · İthaki Yayınları · 202117,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Dağıtamıyor karanlığı özlemim bile Ey ak bulutların yansıması sen yoksun artık! Geri gelmiyor yaşantı ölümden sonra. Hiç boşalmış göller döner mi geriye? Küçük gümüşten derelerdin sen, akıp gittin! İnce ince. Yitirdim seni. Daldırdım ellerimi gölgeni tutamadım. Bırakmadın yüzünü sularda bile. Sen ışığıydın ülkemin, zakkum rengi... Kat kat oldum artık az giden uz giden... Çorak topraklarımı götürdün ey yağmur! Oysa bir demet kır çiçeğiydin sevgiden Pençe pençe dökülüp hava fişeklerinde. Umut tarlasıydın saçılmış gökyüzünde Titreşen başakların vardı yıldızlardan. Güneş bir tırpandı, biçti hepsini Denizler eriyip çöktü tekliğimizden Bulamadım yüzünü düşlerde bile.
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriCahit Külebi · Bilgi Yayınevi · 2006751 okunma
95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Bu deneyimlerden geçmiş Van Gogh, son derece açık bir biçimde gerçek kurtuluşu dile getirir: "Herkesin kendi düğümünü kendinin çözmesi gerek." Ama çözüldükçe karışan, büsbütün işin içinden çıkılmaz olan düğümler de vardır. Kördüğümler. Fırça, tuval ve boyalar da yetmeyebilir bu kördüğümü çözmeye. Ama gene de düğümü çözecek olan kişinin kendisidir. Ak kâğıda düşmüş sözcüklerle. Ya da ak keten tuvale düşmüş renklerle. Van Gogh daha o yıllarda Beckett gibi konuşur: "Devam etmek, devam etmek, işte gerekli olan bu..
Van Gogh - Yüz Yıl Sonra
Van Gogh - Yüz Yıl SonraFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 2011136 okunma
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Edebi geleneğimizde çeşitli nedenlerle "müste­ar isim" kullanmak, kimliğini gizleyerek başka bir adla yazmak hemen hemen bütün yazar ve şair­ lerin başvurduğu bir yöntem. Padişahlardan halk ozanlarına kadar "müstear" ve "mahlas" kullanma­ yan edip yok gibi. Padişahlar için geçerli olmasa bi­le yazının baskı altında tutulduğu ve yazanın başına çeşitli belalar açtığı bir ülkede siyasi nedenlerle takma ad altında yazmak, bazen de para kazanmak için yapılan "iş"lerde değişik kimlikler altında giz­lenmek olağan ve anlaşılabilir bir durum. Bu kitapta yazar ve şairlerimizin asıllan değil ama gölgeleri var; yani müstear isimleri. Hem varlar hem yoklar, hem ünleri çok yayılmış hem de sonsuza ka­dar gölge olarak kalmaya mahkumlar.
Gölgeler
GölgelerZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20183,888 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Çelebi modern bir şairdir sadece içeriği işleyişteki tutumuyla değil getirdiği yeni ve kusursuz teknik yüzünden de moderndir yaptığı imâleler kelime ve ses oyunları yakaladığı musiki kullandığı söz sanatları ve üzerinde durduğu konular onu geleneksel şiirimize de kopmaz bir biçimde bağlar.
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriAsaf Hâlet Çelebi · Yapı Kredi Yayınları · 20131,133 okunma
305 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Bu adam tiyatro sanatçısı. Bu adam şair. Bu adam elli yıllık yaşamı içersinde bir gün bile nasıl apartman sahibi olurum, nasıl altıma bir araba çekerim, nasıl fişmanca beye hulus çakarsam bir Avrupa seyahati ayarlarım diye düşünmemiş. Çok daha zor, çok daha gerçek, çok daha yüce bir tutkuya yaslamış tüm yaşamını. İnsanlara, ülkesinin yoksul insanlarına, ülkesinin perişanlığına, ülkesinin sancılarına nasıl yararlı olurum diye zorlamış yaşamını. Darlara düşmüş, ama tüketmemiş içinde çöreklenmiş halk sevgisini ... Her okuldan kovuldum. Anarşist dediler kovdular. Nihilist dediler kovdular. Komünist dediler kovdular. Otuz bir yıldır aktörlük yapıyorum. Elimden lehimcilik gelmedi. Marangozluk gelmedi. Benim savaşım daha güçlü, daha düzenli, daha mutlu bir dünya yaratmak. Ama elli yıllık ömrü darlarda, zorlarda geçirdik. Ne olursa olsun, istediğim, dilediğim bir çizgide sürdürüyorum ömrümü. Savaşı bırakmadan, kavgadan kaçmadan. Elli yıllık bir yaşamın tüm zorlukları yıldırmamış, küstürmemiş ve yenik düşmemiş Cahit Irgat. Acısını şiirde kusmuş. Tiyatroda bitirmiş. “Köyün insanına tiyatro gerek. Halka daha çok, daha çok, daha çok tiyatro götürmek gerek. Tiyatro okuldur. Tiyatro bir kültür aracıdır,” diyor sonra, bu ülkenin tiyatro ağalarını suçlayarak bir gerçeği savunuyor.
Çok Yaşasın Ölüler
Çok Yaşasın ÖlülerCahit Irgat · Notos Yayınları · 201169 okunma
36 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Belki bu hayali pek ham görenler, şu fikrimi çok uzak bulan­ lar olur. Onlara verilecek cevabım şudur: «Kaynana - gelin» hırıl­ tısı ayrılık vakası gibi bitmez tükenmez dırıltılardandır. Ben bu davayı ta çocukluğumda dinlerdim. Hâlâ işitiyorum. Ömrüm var­ sa ihtiyarlığımda da kulaklarımın bundan boş kalacağına hic şüp­ he etmem. Şimdi mesele benim evlenmemde, sonra doğacak ço­ cuğun kız olmasında mı kaldı? İş bundan ibaretse bu hiç bir şey değil. İşin bu ciheti hayat kanununu ilgilendirir bir iştir. Bütün âlemin her gün evlendiği, bazılarının kız çocukları da olduğu görü­ lüyor. Bu hale şaşmak kimsenin aklına gelmiyor da benim şu ha­ yalime mi şaşılacak? Bu cevabım doğru görüldüyse şunu da arzedeyim ki, bu ro­ manda üstünlüğü gelin hanıma kazandırdığımdan dolayı kızımın kaynanası bana gücenir, bundan doğan öcünü de kızımdan çıkar­ maya kalkışırsa şu hareketiyle kaynanalığını pek yersiz göster­ miş, onun için de muharrire büsbütün hak kazandırmış olur.
Boşanmış Kadın
Boşanmış KadınHüseyin Rahmi Gürpınar · Atlas Kitabevi · 1971176 okunma
108 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Buck adındaki bir köpeğin insanların işleri için acımasızca kullanılması sonucunda kendi potansiyelini keşfederek vahşi doğasını ortaya koyması şeklinde ifade edilebilir. Buck, güçlü ve sevgi dolu bir evcil köpektir ancak bir gün çalınarak Alaska'da kurulan bir kamptaki köpek sürüsüne katılır. Buck, kampta acımasız bir şekilde eğitilir ve hizmet edeceği insanlara ve lider köpeklere karşı acımasız bir şekilde davranması öğretilir. Ancak zamanla Buck, doğal içgüdüleri ve vahşi doğasıyla yeniden bağlantı kurar ve liderlik pozisyonuna yükselir. Vahşetin Çağrısı romanı, doğanın gücünü ve insanın doğal dünyaya olan bağını vurgulamaktadır. Jack London, doğal seçilimin gücüne, hayatta kalma mücadelesine ve vahşi doğanın insan doğasına olan etkisine dikkat çekmektedir. Roman aynı zamanda insanların doğal kaynakları sömürme eğilimleriyle karşı karşıya kaldığı bir çağda, doğal dünyaya saygı duyma ve onunla uyumlu yaşama fikrini de vurgulamaktadır.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,1bin okunma
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Tarlalarda, atölyelerde, fabrikalarda karşılaşılan sorunların yanı sıra çalışmak zorunda bırakılan çocuklar da Orhan Kemal’in öykülerinde ağırlık bir yer tutar. Yazar Uyku adlı öyküsünde hafta sonu tatilinde de çalıştırılan çocuk işçilerin dramını anlatır. Bu üzücü ve yasa dışı durumu, çocuklara acıdığından yetkililere haber vermek isteyen bir ustanın para karşılığı susturulduğunu vurgulayarak işçilerin kişisel çıkarları açısından nasıl sömürüldüklerini de dile getirir. Öykülerde çalışmak zorunda kalan kadınlara da rastlıyoruz. Ezilen, sömürülen, bedenini satmak zorunda bırakılan, köylülükle kentlilik arasında bocalayan, dedikoduyu ve işgüzarlığı da elden bırakmayan kadınlar… Sözgelimi kitapta yer alan Bir Ölüye Dair adlı öyküde, geçim derdi yüzünden kendini asan, üç çocuklu iplikhane işçisi Zehra’nın acı sonunu anlatıyor yazar. Kendini asmasının nedeni, namusuyla çalışıp çocuklarına ekmek yetiştirememesidir Zehra’nın. Günümüzde de modern yaşamın ürettiği görüntülerin, teknolojik deformasyonun ötesinde değişen çok bir şey yok aslında.
Ekmek Kavgası
Ekmek KavgasıOrhan Kemal · Tekin Yayınevi · 20143,004 okunma
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Şiir sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır, başka bir şey değildir. Ama sözcük nedir? Annedir, dosttur, kadehtir, hasrettir, hayaldir; yani bir anlamı, çağrışımı, bir gölgesi, hatta bir rengi ve adı olan nesnedir. Sözcük, insanoğlundan haber verir. İnsanoğlunu işlem ek her sanatçının boynunun borcudur. İnsanoğlu dünyanın en zegin m adenidir. Sözcük dedik am a sözcük boş bir kalıp değil ki! Şairin duyguları, düşünceleri, hayalleri, dünya görüşü, felsefesi, kişiliği, her şeyi şiirde belli olur. Şu var ki, sözcükleri tanımak, sevm ek, okşamasını bilmek gerek.
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011,5bin okunma
48 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Kovrin ise eskisi gibi gayretle çalışıyor ve etrafında dö­ nen hengirneyi fark etmiyordu. Aşk bir körük gibi yangını daha da büyütınüştü sadece. Tanya'yla her buluşmaların­ dan sonra mutlulukla coşarak odasına gidiyor ve az evvel Tanya'yı nasıl öpüp ilanıaşk ediyorsa yine aynı tutkuyla kitaba ya da elyazmasına sarılıyordu. Kara keşişin Tanrı'nın seçkin kulları, ebedi gerçek, insanlığın parlak gelece­ ği ve benzeri şeyler hakkında söyledikleri, çalışmasına özel ve sıra dışı bir anlam katıyor, içini gururla ve diğer insan­ lardan daha yüksekte durduğu bilinciyle dolduruyordu. Haftada birkaç kere parkta ya da evde kara keşişle kar­ şıtaşıyor ve onunla uzun uzun sohbet ediyordu, ama bu kendisini korkutmuyor; tersine büyülüyordu, çünkü bu tür görüntülerin yalnızca kendini bir fikre hizmet etmeye adayan, üstün ve seçkin insanları ziyaret ettiğine kesinkes inanınıştı artık. Bir keresinde keşiş öğle yemeği sırasında ortaya çıkmış ve yemek odasındaki pencerenin önüne oturmuştu. Kov­ rin sevinmiş, ardından büyük bir ustalıkla keşişin ilgisi­ ni çekebilecek bir sohbet başiatmıştı Yegor Semyonıç ve Tanya'yla; kara misafir dinliyor ve güler yüzle başını sallı­ yordu; öte taraftan Yegor Semyonıç ve Tanya da dinliyor, Kovrin'in kendileriyle değil, halüsinasyonuyla konuştu­ ğundan şüphe duymadan neşeyle gülümsüyorlardı.
Kara Keşiş
Kara KeşişAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,8bin okunma
63 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
BİZİM MAHALLEDE BAHAR Kedileri bizim evin Sokağa baharla çıkar. Ağaçta ne işi var farenin Ağaç da yok bizim orda Ama serçesi boldur mahallenin. Karşı evde bir kadın çorabı sallanıyor Teki kiracı kızın bacağında, Hele dinsin rüzgâr Mahalleye ten kokusu sinecek. Pencerelerde marul demetleri sallanır Taze soğan kokusu siner sokağa, Ağaçlardan önce şehirde Zerzavatçının beygiri yeşillenir.
Seçme Şiirler
Seçme ŞiirlerCahit Irgat · Adam Yayınları · 1999309 okunma
235 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Yaşar Kemal’in yazınsal evreninin en önemli karakteri doğadır. Doğayla insan birbirinden ayrılamayacak derecede iç içedir onun anlatısında. En az toplum kadar doğa da insanı, karakteri biçimlendirecektir. Öykülerinde doğanın zenginliğini kullanışının ilk örneklerini verecektir. “Yeşil Kertenkele” öyküsünde İbrahim’in düş dünyası, yalnızlığı hep doğayla birlikte vardır, doğa sığınağıdır çocuğun. “Avcı” öyküsünün Muslu karakteri ava çıktığı dağlarla bütünleşir, çocuğunun ölümü bile durduramaz onu, giyinip avının peşine gider. Doğanın anlatımındaki şiirsel atmosfer, çağrışımlar, imgeler, dil zenginliği, bir doğa sözlüğü oluşturacak kadar Yaşar Kemal’in yazın evrenine özgüdür. Romanlarında ise doğa, öykülerinden daha heybetli bir karaktere dönüşecek, bütün yapıtlarında, yarattığı Çukurova dünyasının rengârenk resmini oluşturacaktır. Yaşar Kemal, bizim edebiyatımıza, Anadolu’ya özgü diliyle, biçemiyle bambaşka bir gerçekçilik damarı oluşturmuştur. Bu damarı, derinlikli yalınlığın içinde yarattığı karakterlerini, doğayı bugüne yansımalarıyla düşünüp sorgulamamız edebiyatımızın zenginliğini yeniden görmemizi sağlayacaktır.
Sarı Sıcak
Sarı SıcakYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20234,979 okunma
1.097 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.