Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
biraz araştırmaca.... HAVVAS' IN ÖZÜ: Havas ilmi genel kanıdaki düşüncelere rağmen sadece harflerin ve sayıların, esmaların veya ayetlerin sırlarından, hikmetlerinden faydalanılarak çeşitli etkiler elde etmek için esmanın veya ayetin kendisi ya da vefki ve bunlara bağlı harf ve sayılar ile tılsımlar kullanılarak ve bu sistem üzerine kurulmuş
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Reklam
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
41 günde okudu
"Ben kimin sikkesiyim, bu yer dahi onun masnuudur. Ben kimin hâtemiyim, bu mekân dahi onun mektubudur. Ben kimin turrasıyım, bu vatanım dahi onun mensucudur." Demek en edna bir mahluka rububiyet; bütün anasırı kabza-i tasarrufunda tutana mahsustur ve en basit bir hayvanı tedbir ve tedvir etmek; bütün hayvanatı, nebatatı, masnuatı kabza-i rububiyetinde terbiye edene has olduğunu kör olmayan görür. Evet herbir ferd, sair efrada mümaselet ve misliyet lisanı ile der: "Kim bütün nev'ime mâlik ise, bana mâlik olabilir, yoksa yok." Her nev', sair nevilerle beraber yeryüzünde intişarı lisanıyla der: "Kim bütün sath-ı Arza mâlik ise, bana mâlik olabilir; yoksa yok." Arz, sair seyyarat ile bir Güneşe irtibatı ve semavat ile tesanüdü lisanıyla der: "Kim bütün kâinata mâlik ise, bana mâlik o olabilir; yoksa yok." Evet faraza zîşuur bir elmaya biri dese: "Sen benim san'atımsın." O elma lisan-ı hal ile ona "Sus!" diyecek. "Eğer bütün yeryüzünde bütün elmaların teşkiline muktedir olabilirsen, belki yeryüzünde münteşir bütün hemcinsimiz olan bütün meyvedarlara, belki sefinesiyle hazine-i rahmetten gelen bütün hedaya-yı Rahmaniyeye mutasarrıf olabilirsen, bana rububiyet dava et." O elma böyle diyecek ve o ahmağın ağzına bir tokat vuracak. Sözler - 304
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
Unutma ki tüm yaratılış zikir ehlidir. Yaratılan her şey kendi hâl lisanı ile Allah'ı zikreder.
Sayfa 93 - İLGİ YAYINLARIKitabı okudu
Ey üstâd-ı zî-kemâl..
Bir varmış bir yokmuş, zamanın birinde bir medrese varmış. Bu medresede avâm (halk) lisânı ile konuşmak yasakmış, konuşanlara ceza verirlermiş.  Bir gün talebeler, hocaları ile birlikte bir mesîre yerine teferrüce (pikniğe) gitmişler. Hoca talebelerden birisinin 'su içtim' dediğini işitmiş. Talebeye kızgın bir şekilde: - Size kaç defâ lisân-ı avâm ile ifâde-i merâm eylemeyeceksünüz dedüm. İmdi şöyle demelüydün; 'Bir kadeh-i lebrîz-i hoş-güvârı nûş ile, teskîn-i âteş-i dil-figâr ve iktisâb-ı ferâh-ı bî-şümâr eyledim.'  Talebeyi bir güzel fırçalayan hoca bir daha böyle konuşması durumunda cezasının falaka olacağını da ifade etmiş. Bir müddet sonra hoca, geçmiş mangalın başına. Bu esnada bir kıvılcım sıçramış hocanın kavuğuna. Biraz önce haşlanan talebe görmüş vaziyeti. Koşmuş hocanın yanına telaş içinde, söyleyememiş 'kavuk yanıyor!' diye, başlamış söze havas lisânı ile: - Ey hâce-i bî-misâl ve ey üstâd-ı zî-kemâl bu şâkird-i pür-kelâl size şu vech ile arz-ı hâl eyler ki; bir şerâre-i cevvâl, bî hikmet'il-müteâl, nâr-ı mangaldan pür-tâb ile ser-i âlînizdeki kavuğu iş'âl eylemiştir!.. demiş. Lâkin deyinceye kadar da kavuk yanmıştır. 
Sözler gibi, Aletler de hazırlanıp sağlam bir şekilde yapıldığında, özleri gereği halleri ile kendisine sahip olana, kendisini elinde tutana, kendisinin kullanılmasını talep eder, hal lisanı ile… “ – Ey Salik ( seyru suluk te yolculuk yapan) Üzerine neleri aldığının bilgi ve bilincinde ol ! Zira üzerine aldıkların gereğini ister,. “ Ontoloji günlükleri,
Reklam
Ademoğlu sabaha erişince azalarının hepsi hal lisanı ile ona şöyle der: "Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana emanetiz."
Sayfa 56 - Sade Hayat Yayınları / 2015Kitabı okudu
10/10 puan verdi
MEAL HAKKINDA DAHA FAZLA BİLGİ ALMAK İSTEYENLERE Takdim Hakīkatler ve hikmetler menbaı olan Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân ni‘metini, bizlere ihsân eden ve bizi Kur’ân hizmeti ile şerefyâb eden Mütekellim-i Ezelî, Rabbimiz, Hâlıkımız, Cenâb-ı Vâhibü’l Atâyâ Hazretlerine, nâzil oluşundan kıyâmete kadar okunacak ve yazılacak olan Kur’ân kelimelerinden ve
Osmanlıca Mealli Kur'an-ı Kerim
Osmanlıca Mealli Kur'an-ı KerimHeyet · Hayrat Neşriyat · 201521 okunma
Aletler, hazırlanıp sağlam bir şekilde yapıldığında, özleri gereği halleri ile kendisine sahip olana, kendisini elinde tutana, kendisinin kullanılmasını talep eder, hal lisanı ile “ – Ey Salik ( seyru suluk te yolculuk yapan) Üzerine neleri aldığının bilgi ve bilincinde ol ! Zira üzerine aldıkların gereğini ister.” Varlık bilgileri,
Malum; hal lisanı ile söylenen dil ile söylenenden makbuldür. Osmanlıcası: "Lisan-ı hal, lisan-ı kâl'den entaktır." Dediğime bakma halime bak. Halimize de bakmasınlar, biz biliyoruz kalıbımız kaç para. Bir hocaya sormuştum; "hocanın dediğini yap, yaptığını yapma" derler hocam. Evet, takva ile hareket ediyordur, haline uyamazsın, bari dediğine uy, fetvayı kurtar.
Sayfa 70 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Reklam
ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE :)
Hoca, nafile yere yeniçeri ağasının oğluna okuma yazma öğretmeye çalışıyormuş. Kafası odun gibi kalın olan oğlan bir türlü okumayı sökemiyormuş. Artık sabrı tükenen Hoca sonunda çocuğun kulağını çekmiş ve yüksek sesle “Eşek, öğreteceğim sana okumayı” diye bağırmış. Hikaye bu ya, tam hoca bağırdığı sırada evin önünde Sultan’ın kolbaşısı geçmekte
322 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.