Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah, Sevgili Okurlar, iyi şeylerin de gerçekleşeceğini inanın lütfen! Mutluluğu, aptallıkla özdeşleştirmeyin. Ama ne desem boş, biliyorum.
Sayfa 159Kitabı okudu
Hatice Gül yazdı... EFELYA'YI BEN DE OKUDUM... Kitapta büyük bir kusur var hocam, 1'i 3'e bölememişsiniz. Gönül koymayın lütfen, bu konuya aşağıda değinmeden edemeyeceğim. "Adamın biri bir gün..." diye başlayan cümleler, buradan Artvin'e yol olur. Adam'ın biri her gün, her saat, her dakika eliyle, eliyle
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Sait Faik Adalı'ya büyük adamsın derseniz, o size; - Yuuut! der. Tornistan edebiyatı şeflerinden biri, Sait Faik için henüz milli edebiyat yapmadığını söyledi. Buna biz; - Yuut! deriz. Çünkü Sait Faik milli edebiyatın ta kendisini yapı- yor. Tornistan muharrirleri lütfen anlamalılar ki millet milliyetçilikten ayrı değildir, Sait Faik milletin her ferdiyle; çöpçüden köylüye kadar "memleketin efendisi"yle alakadardır. Sait Faik milli edebiyatı şatafatlı cümlede değil, hissi ve lisanı halkçı olan yazıda bulmuştur. Sait Faik'te bu nevi yazının daniskasını bulursunuz. Adalı'ya sen realistsin desem, o bana: - Her sakallıyı baban sanma, der. Mamafih Sait Faik realisttir. Realizm bir kitlenin hissini, bahtını, hareketini hatta rüyasının mecmuunu (toplamını) toplayan tarzdır. Cinnet, harikuladelik, realitenin bir parçasıdır. Lafı uzatmayalım, Adalı diyecek ki: Realite amcanın malı mı? Ben de mahcup olurum.
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Metroda koluma doladı kolunu, bıraktı öylece, "anlıyorum" dereesine, "patavatsızlık ettin, düşüncesizce davrandın gene her zaman olduğu gibi". Eve dönerken en çok sevdiği dondurmacıya uğradık yolda, deli olduğu o Fransız dondurmasından bir tabak yuvarladıktan sonra gevşedi, evle ilgili önemsiz bir şey üstünde konuşmaya
Sayfa 144
''… ‘Neden telefonlarımı açmıyorsun?..’ ‘Ben senin sekreterin miyim? Açıp açmamak bana kalmış.’ ‘Kendine neden bu kadar güveniyorsun?.. Burada kaç saattir beklediğimi biliyor musun? Benim kişiliğimde, benim gibi biri bunu yapar mı sanıyorsun? Neden sadece ben böyleyim, sadece ben!..’ ‘Seni deli herif.’ ‘Evet, beni deli yapan sensin.
Sayfa 97 - Olimpos Yayınları
Reklam
Ama beni yanlış anlama. Ölümün iyi bir şey olduğunu düşünüyorum desem bile asla insanların hayatını hafife alıyor veya değersizleştiriyor değilim. Yine öyle duygusallığa, rehavete kapılarak "ölümü metheden" biri de değilim. Bizler, ölümden bir kağıt parçası kadar uzağız, bu yüzden de bizim için ölüm sürpriz olmaktan çıktı artık. Bu noktayı unutma lütfen.
Gafletime ayaz çökmüş şafağını bile idrak edemediğim sabahlara uyanıyorum. Bir şey söyle desem söylemeyeceksin biliyorum. Lütfen bir şey söyle!
Herhangi birine seslenip desem ki pardon, bana bir teselli lütfen Açık olsun, açık ve net.
İnsan bir şeyi kaybedince diye tekrarlıyorum, elindeki giysileri bırakarak. "Lütfen, söyleyin," diyor Weiner. "Nasıl desem, başka şeylere yönelmek lazım" Yer açmak lazım, diye düşünüyorum. Samanta Schweblin, Yedi Boş Ev
Reklam
Ama beni yanlış anlama. Ölümün iyi bir şey olduğunu düşünüyorum desem bile asla insanların hayatını hafife alıyor veya değersizleştiriyor değilim. Yine öyle duygusallığa, rehavete kapılarak "ölümü metheden" biri de değilim. Bizler, ölümden bir kağıt parçası kadar uzağız, bu yüzden de bizim için ölüm sürpriz olmaktan çıktı artık. Bu noktayı unutma lütfen.
"Bir tanesi domuz pastırması hakkında sürekli sorunlar sorup duruyordu. 'Neden domuz eti yemiyorsun?' 'Çünkü yemiyorum.' Gene sordu. 'Neden domuz yemiyorsun?' 'Şimdi beni iyi dinle' dedim. 'Evime gelsen ve ben de sana desem ki evimde dilediğin kadar; bir ay, iki ay, neyse, kalabilirsin ama şu odaya girme lütfen. Ye, iç, keyfine bak, ama bir tek bu odaya girmeni istemiyorum. Bu isteğime saygı duyardın, değil mi? Eğer Tanrı bana, 'Sana verdiklerim şunlardır: Aile, sevgi, bir yuva; ama lütfen bana bir iyilik yap ve domuzları yeme' derse, bu benim için yeterince iyi bir nedendir ve bu mesele konusunda tıbbi veya teolojik tartışmalara girme gereği duymam. Allah diyor ki, 'Domuzları yemeyin!' Bitti, o kadar! Aferin sana. Bu kadar. Hikâye burada biter.'
Sayfa 169Kitabı okudu
Ama beni yanlış anlama. Ölümün iyi bir şey olduğunu düşünüyorum desem bile asla insanların hayatını hafife alıyor veya değersizleştiriyor değilim. Yine öyle duygusallığa, rehavete kapılarak ''ölümü metheden'' biri de değilim. Bizler, ölümden bir kağıt parçası kadar uzağız, bu yüzden de bizim için ölüm sürpriz olmaktan çıktı artık. Bu noktayı unutma lütfen.
Ama beni yanlış anlama. Ölümün iyi bir şey olduğunu düşünüyorum desem bile asla insanların hayatını hafife alıyor veya değersizleştiriyor değilim. Yine öyle duygusallığa, rehavete kapılarak " ölümü metheden" biri de değilim. Bizler, ölümden bir kağıt parçası kadar uzağız, bu yüzden de bizim için ölüm sürpriz olmaktan çıktı artık. Bu noktayı unutma lütfen.
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.