Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Politik bir toplum ideali olarak ortaya konulan anarşizm bile reel olanı dile getirdiği iddiasından dolayı Stirner'in eleştiri oklarına maruz kalır. Dahası Stirner için anarşizmde "izm"ler içerisinde biz "izm"dir (Cantzen 2000:65-66).
Eğer refah, devletin amacı olursa, savaş kaçınılmaz olarak kutsallaşır: eğer adalet devletin amacı olursa, adam öldürme kutsallaşır ve bu kutsal olarak adlandırılır. Devletin veya bu türden yapıların kutsallaştırılması ise, senin hizmetin(köleliğin) anlamına gelir.
Reklam
Gerçeğin kriteri benim, ben ise bir düşünce değilim, düşüncenin üstündeyim yani söylenemez bir şeyim
Özgürlük bir başka otorite tarafından verilebilecek veya bir aracı vasıtasıyla alınabilecek bir şeye indirgenmiştir.
Herder, tarih felsefesi yaklaşımlarında tarihsel alanda ilerlemeye yönelik bir yasanın olduğunu reddederek tüm tarihi kapsayan bir ortak idenin, varsa bile bilinemeyeceğini vurgulamıştır. Ona göre insan toplulukları kendi bulundukları dönemin şartları çerçevesinde ve kendi özgünlükleriyle incelenmelidir.
Tarihe eleştirel bakış, ona yalnızca okuyucu olarak eğilmemek gerektiğini öğretmektedir. Buna göre tarihi olaylar ve belgelerin, neye göre ifade edildiği anlamlandırılmaya çalışılacaktır.
Reklam
Post-modern Tarih
"Şu unutulmamalıdır ki tarihçiler, belgelere belli bağlamlar içerisinden yaklaşırlar. Ele alınan bir metin şimdiki zaman penceresinden bakılarak çözümlenmektedir. Örneğin; geçmişte kalmış Fransız devrimine yönelik inceleme yapıp söz konusu devirle ilgili yazımını gerçekleştiren bugünün tarihçisi, ele almış olduğu metinleri, kuşkusuz kendi bulunmuş olduğu dönemin söylemleri ve bağlamları çerçevesinde değerlendirecektir. Bu durum, metne yeniden bağlam kazandırılması adını almaktadır. Dolayısıyla hem okunan metni kendi çağının söylemleri ve kişisel konumu üzerinden hem de yazılan metni bu ilişkinin bağlamından üretmiş olacaktır. Böylece geçmiş ve bugün arasındaki etkileşimi gösteren çoğul okumalar ortaya çıkacak ve tarihin nesnel yazımın olanaksızlığı aşikar olacaktır." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi,Tarih Felsefesi
Hegel'in Tarih Felsefesi
"Kendisi canlı olan Tin, kendi kendisini bilgisinin nesnesi yapmaktadır. O, kendi kendisini düşünmekte, kendi içeriğine erişmektedir. Doğası gereği Tin, kendindedir ve özgürdür. Buna göre Tin veya Akıl, Hegel açısından özü itibarıyla mutlak özgürlüğe sahiptir. Tin'in başka nitelikleri de vardır, ancak bu nitelikler içerisinde en temel olanı özgürlüktür. Tin'in esas gerçekliğinin özgürlük olduğu ise Hegel açısından felsefe ile elde edilen bir bilgidir. Bu esas gerçeklik ise ancak zıttı aracılığıyla bilinebilir. O, kendisini tam karşıtı olan şeyde ifade etmektedir. Onun tam karşıtı ise maddedir. Tin, kendi zıttını kendi içinde barındırmaktadır. Bu zıttı aşarak kendini bilmeye, kendine geri dönmeye çalışmaktadır. Tarih ise Tin'in kendini bilmek için, zıttını aşma sürecinin görüntüsüdür. (...) Hegel'in ifade etmiş olduğu diyalektik süreçte sentez gerçekleştiği zaman karşıtlık ortadan kalkacaktır. Sentez, Tin'in bilince ulaşmasıyla gerçekleşmektedir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
"Yaratıcılıktan yoksunluk bağımlılık anlamına gelir ve bu tür insanlar her zaman dine yönelir ve yönelecektir de. (...) İnsanlar gerçekten kendi kendilerini tam anlamıyla bulabilme şansına sahip olsalardı, dini ya da devleti yararlı bulmayacaklardı."
Spring'den alıntıKitabı okudu
Stirner, marxizmden olduğu kadar anarşizmden de rahatsızdır.
Reklam
Wilhelm Dilthey ve Hermeneutik
"Alman Tarih Okulu'nun, tarih bilimini ilk kez metafiziğin ve doğa bilimlerinin boyunduruğundan kurtardığını savunan Dilthey, beşeri bilimler ve doğa bilimleri arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrımdan hareketle tarih felsefesi yaklaşımlarındaki genel yasalılık durumu eleştirilmiştir. Maddeci gelenek ve idealist gelenek, belli bir tarih felsefesi yaklaşımı ortaya koyarken, tüm tarihsel süreci tinsel ilerleme ya da maddeci ilerleme olarak ele almıştır. Birbirinin karşıtı olan bu iki geleneğin en temel ortak noktası, genel insanlık tarihini metafiziksel ya da doğal bir genel yasayla açıklamaya çalışmaktır. Bir diğer ortak nokta ise tarihsel alanda ilerlemenin olduğu kabulüdür. Dilthey, özellikle tarihsel alan içerisinde ilerleme gibi genel bir kapsayacı yasanın bulunamayacağını öne sürmüştür. Dilthey, tarih alanının, toplumsal durumların tüm tarihi kapsayan bir ide yoluyla açıklanma çabasının yanlış bir yönelim olduğunu ifade etmiştir. Tam aksine tarihsel alana somut olarak yönelmek gerekmektedir. Tekil tarih olayları ve dönemleri kendi tekillikleri içerisinde ele alınmalıdır. Çünkü tekil olaylar, kendi bulundukları dönem içerisinde kendi anlamlarını ve değerlerini taşımaktadırlar. Bu bağlamda, genel bir tarihsel ide elde edilemeyeceği için tüm tarihin bir ilerleme içerisinde olduğunu söylemek de olanaksızdır. Bu nedenle Dilthey ve Alman Tarih Okulu, Aydınlanmanının ilerleme düşüncesine de karşı çıkmıştır." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Her günün ve ya her ifadenin aslında dünün bir tekrarı olması, kendini geliştirip ve gençleştirememe, bir köle gibi bağlı, bir ölü gibi dondurulmuş olmak demektir. Çünkü özgürlük kaygının ve sabit amaçların bir yana atılmasıdır.
Stirner'in tek hedefi, bireyin dışında herhangi bir şey ortaya attığını düşünen tüm politik, toplumsal ya da felsefi doktrinleri yıkmaktır. İnsan ve insanlık gibi genel ve soyut kavramların geçerliliğini reddeden Stirner, hakkında bilgi sahibi olacağımız tek şeyin ego olduğunu ve her bireyin biricik olduğunu ifade eder.
130 öğeden 106 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.