Ölümü yalnızca çevremizden biri öldüğünde, sağlığı da sağlığımızı kaybettiğimizde mi anlamalıyız? Daha erken anlayamaz mıyız? Güzel bir sorgulama içeriyor aslında bu kitap. Yanlış hatırlamıyorsam Zweig’in de benzer temada çok adaletli birinin ölüm yalnızlığına girişi ve hayatın kıymetine dair bir hikayesi mevcuttu ama ismini anımsayamadım.
Oldukça yüksek rütbeden yargıçmış bu İvan İlyiç. Adını duyardım, kulak aşinalığı da vardı ama kim olduğunu bilmezdim. Öğrendiğim de iyi oldu. Servet, şöhret ve saygınlık gibi unsurların; ölüm döşeğine girdiğinde ne kadar anlamsız ve boş olduğunu, en zenginin de en fakirin de 2 metre bile olmayan toprak parçasına gömüleceğini (kimileri de kendini yaktırıyor, yatacak yer bile yok) anlatıyor biraz da. Haklı mı? Haklı. Gene de iyi bir hayat için çabalamanın karşısında değilim. Parasız su bile içemiyorsun. Maalesef durum bu.
Ölüm karşısındaki çaresizlikten ziyade eser bana aslında hayatın kıymetini hayattayken bilmemizin daha doğru olacağını anlatıyor gibi geldi. Yanlış bir anlaşılma olabilir mi diye de düşündüm ama sanmıyorum. İyi okumalar dilerim..
Bazen aşırı derecede duygusal aşk kitabı okumak istersiniz ya işte öyle bir anda okudum bu kitabı.Kitabı sevdim mi sevmedim mi karar veremedim. Çünkü beni aşırı sinir eden yerleri vardı.
Oluşturulan birlikte ki bazı karakterleri sevdim. O yüzden serideki sevdiğim karakterlerin kitaplarını okuyacağım.
Tor ve Christina ilişkisi beni bazen ifrit etti. Yani Tor'un klanım da klanım, klanım da klanım deyip kızcağızın kendini sevdirme çabalarını görmezden gelmesi sonra kız onu terk edince aaa ben bu kızı seviyorum demesi gerçekten Tor'a çok kızdım. Gerek yoktu kızın kalbini bu kadar kırmaya.
Christina'nın da bu kadar kendisinin de söylediği gibi yavru köpek gibi Tor'dan şevkat ve sevgi beklemesi. Yapma kızım demek istedim. En sonunda adamı terk edince değeri anlaşıldı. Tabi ikisininde böyle davranmalarının kendince haklı sebepleri vardı ama ben çok sevemedim ikisinin ilişkisini.
Maalesef aradığım duygusal aşk hikayesini bulamadım.
İki Ateş ArasındaMonica McCarty · Koridor Yayıncılık · 2012324 okunma
Hiçbir insan ırkçı doğmaz çünkü doğamızda yoktur ama maalesef ırkçılık zamanla yanlış insanların yanlış düşünceleri yüzünden öğrenilir.
Küçük Scout'un gözünden okuduğumuz bu eserde ırkçılıktan bahsediliyor. Siyahın beyaz ile zıtlığı, beyaz olanın siyah olana üstünlüğü ve her zaman beyazların haklı olduğu gibi meseleler tartışılıyor. Tartışılıyor diyorum çünkü Atticus,Jem ve Scout'a göre tek bir tür var o da insan türü. Onlar ailecek haklı olanı savunup, ayrımcılığı reddediyorlar.
Kitabın ilk bölümünde Scout ve Jem'in gündelik hayatlarını okuyoruz. Neye nasıl tepki verdiklerini ve düşüncelerini öğreniyoruz. Aslında ilk bölüm bize, ikinci bölümü daha iyi kavramamız ve çocuklara ailenin fikir ve düşüncenin nasıl yansıdığını anlamamız için güzel bir başlangıç oluyor.
İkinci bölüme geldiğimiz zaman ise, ırkçılığın ve bunu benimsemiş kesimin yarattığı kaosu, dışlamayı ve suçsuz bir insanı sırf ten renginden dolayı nasıl suçlu ilan ettiklerini okuyoruz.
Ve intikam. Siyahi birini savunan da siyahi kadar suçlu görülüyor ve sırf haklı olanın yanında olduğu için ona da karşı kötü düşünceler yayılıyor. Bir kız çocuğunun gözünden yazılmış olan bu eser hem zoraki dayatmaları hem de insan olmanın özünü aktarıyor okuyucuya.
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072,5bin okunma
İza' nın Şarkısı en yalın haliyle; birbirlerinin ruhuna ulaşamamış bir anne-kızın hikayesidir. İza, babası öldükten sonra yalnız kalan annesi Etelka' yı yanına alır. Peki bu şekilde artık bir "şehir insanı" olan, o halden anlayan, o başarı timsali Doktor İza, annesine iyilik mi yapmıştır aslında, yoksa kötülük mü?
"Güçlü görünebilmek" uğruna nelerden ödün verir insan, ve bu "Güç" kelimesinden ne anlaşılmalıdır? Her evladın hamurunda kimi zaman bencil, biraz anlayışsız ve empati yeteneğinden yoksun İza'dan, her annenin yüreğinde de, bazen suskun bir beklenti içinde kıvranan, bazen kırılgan, çoğu zaman küskün Etelka' dan bir tutam bulunuyorken bunu tanımlamak oldukça zor.
Kitap değerlendirmeleri kısmında, "Bir kitap okudum hayatım değişti" cümlesi, Szobo'yu okuma listesine hemen eklememe yetti. Haklı bir değerlendirme olduğu muhakkak, ancak ben bunu "Milat" sayabilmek için geç kalmış oldum maalesef.
Keyifli okumalar.
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,491 okunma
Öyle zannediyorum ki, Körlük’ten sonra hemen ele alınan bir kitaptır Görmek. Çünkü Görmek, Körlük’ün devamı niteliğinde sayılır. İçinde geçen olaylar Körlükten 4 yıl sonra yaşanmıştır. Körlük’te gördüğümüz bazı karakterleri bu kitapta da görürüz. Her ne kadar bu kitaplar seri olarak görülse de, bunları aslında nehir kitap olarak yorumlamak daha