Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlginç bilgiler
İslamcıların siyasi konularla içiçeliklerinin bir başka göstergesi de Meşrutiyet döneminde kurulan partilerle olan ilişkileridir: Sırat-ı müstakim ve Beyanu'l hak dergileri ilk sayılarında İttihad ve Terakki 'ye olan hayranlık ve bağlılıklarını açıkça ifade ettiler. Buna paralel olarak Meclis-i Mebusan'da ve partilerde yer aldılar. Mesela Said Halim Paşa İttihat Terakki Fırkası başkanlığı ve sadrazamlık, Mustafa Sabri şeyhülislamlık, İttihat Terakki Fırkası kurucu üyeliği, Elmalılı Evkaf Nazırlığı, Musa Kazım şeyhülislamlık, Seyyid Bey İttihad Terakki Fırkası başkanlığı, Said Nursi İttihad-ı Muhammedi Fırkası kurucu üyeliği yaptılar. Ayrıca Musa Kazım, Elmalılı Hamdi , Şeyhülislam Mustafa Sabri ve Manastırlı İsmail Hakkı Ayan reisi Mustafa Asım İttihad ve Terakki'nin İlim şubesi'nde görev aldılar.
Sayfa 52
Manastırlı İsmail Hakkı:
"-'Artık ne çare? Ahir zaman geldi ne kadar çalışsak boştur' [diyorlar]. Böyle diyerek meskenetle yaşamalı, öyle mi? Hükümet-i müstebidde (II. Abdülhamit'in istibdat yönetimi] böyle iş'a etmişlerdir. Elbet böyle olacakmış. Hükm-i zaman imiş, müslümanlar ezilecekmiş. (...) "Böyle[ce] kanaati ataletle tefsir ederler... Kanaat bu demek mi? Kanaat demek âlemin malina hırs etmemek, nasibine kani olmak. (...) Yoksa meskenet demek değildir. (...) "Nas içinde ahireti dünya için terketmişler var: Dünya yeter bize! diyorlar. Bir kısmımız böyledir. Asıl fenalık budur. Lakin öbürleri de fena. Onlar şöyle diyorlar: Bize ahiret lazım, dünya nemize lazım? Tenbellik ederler, işten çekiliyorlar, hainlere meydan veriyorlar. Ne yaparlar? Kimi tekkeye çekilir, kimi Mekke'ye çekilir. Bazıları da evinde oturur. (...) İşi gücü terk ile küse-i inzivaya çekilmek hamiyetsizliktir. (...) Bu gibi insanlar cemiyet-i beşeriyeden sayılmaz. Onlara 'insan' ıtlak etmek abestir. Ne cismen, ne fikren insanlıkta bir alakaları yoktur. Onlar bu cemiyet efradından ma'dûd değildir".
Reklam
Mustafa Sabri Efendi şöyle demişti: "Efendiler, siz, Osmanlı padişahını, sadece bir padişah olarak görüyorsunuz. Aslında hakiki vechesiyle Osmanlı padişahı, bir padişah değil, Halife'dir. Binaenaleyh Halife-i Müslimîn'in hürriyet ve selahiyetini tahdit etmek; şeriatın sulta ve selahiyetini tahdit etmek demektir. "Daha önce de Manastırlı İsmail Efendi, kanuna teşri kelimesini koydu. Yani Meclis'in teşri hakkı vardır; kanun koyabilir; şeriat vaz' eder denildi. Ben buna Beyâniil Hak'ta cevap verdim. İtiraz ettim. Benim imanım bu tabire razı olmuyor, Meclis şeriat kuramaz, ancak kanuna açıklayıcı maddeler ekler; şeriatın nassı bulunmayan kanunlarda, tadilat yapar; kayıtlar koyar, dedim. "Padişah yani Halife, şeriata bağlıdır; onun emri altındadır. Onun gösterdiği yolda ve verdiği selahiyetle hareket eder. Onu tahdit etmek kimsenin haddi değildir; buna kimsenin gücü yetmez. Binaenaleyh bugün Cemiyet ve Meclis tefessüh etmiştir..."
Sayfa 315Kitabı okudu
Manastırlı İsmail Hakkı
"Kelâm'ullah olan Kur'ân-ı Kerim'i neşir ve tebliğ buyurmalarıdır ki onunla bütün füseha ve bülâgâya tahaddî idüp anlara en kısa sûresine fesahat ve belâğatçe nazîr olabilecek bir kelâm te'lif etmelerini tekâlif eylemiş olduğu halde cümlesi âciz kalmışlardır. Anların fesâhat ve belâgatleri ise hadd-i kemâlde olup iftiharları da hemân şu sûretle gâlib gelmeğe münhasır gibi idi. Binâenaleyh, tenzir-i Kur'an'a iktidarları bulunsa idi, işi kolayına bağlarlar da, beht ve hayretlerine delâlet eden muhârebe yolunu tutmazlardı." Telhis'ül Kelâm fî Berâhin-i Akâid'il İslâm, sf. 64
"Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek, 33 yıl bizi korkuttu 'Şeriat!' diyerek." (Mehmet Âkif Ersoy) II. Abdülhamid'e muhalif olan İslamcıların sayısı hiç de az değildir: Said Halim Paşa, Elmalılı Hamdi Yazır, Mustafa Sabri Efendi, Said Nursi, Manastırlı İsmail Hakkı, İskilipli Atıf Efendi ve daha niceleri... "Hele Fir'avn'ın elinden yakamız kurtuldu; Hele mahvolmadan evvel sizi millet buldu. Ah efendim, o herif yok mu, kızıl kâfirdi." (Mehmet Âkif Ersoy)
Ayasofya
Fatih kumandasindaki Osmanli ordusunun hücumuyla 857 Cümadelâhire'sinin 20. ve 1453 Temmuz'u nun 12. günü İstanbul alınmış, Ayasofya kilisesi camiye çevrilip ilk cuma namazı orada kılınmıştı. Mihrâbı ile minberi ve sağ köşesindeki tuğla minare ile haremindeki medrese Fatih'indir. Bu medrese bir katlı olarak inşâ edilmişti. İkinci Bayezid, ona
Reklam
"Cehâletle yaşarsa bir insan tabii onda gayret de, hamiyyet de olmaz. Gâlibiyet arzusu da bulunmaz. Ahkâm-ı şer'iyyeye vukûf olmayınca mezellete katlanmak bir şey değil. "Sabredeceğim" der. Halbuki Allah öyle dememiştir. Sa'y eder de âciz kalırsan o vakit Allah'dan imdâd bekle. Yoksa meskenete katlanmak muvâfık-ı şer'îat değil. O kadar çoksunuz ama dağınık. Ne olacak bilir misiniz? Düşmanlarınızın kalbinden mehâbet kalkacak" Manastırlı İsmail Hakkı
216 syf.
9/10 puan verdi
Hz Muhammed’den 70 Hz Ali’den 40 yıl sonra doğmuş. Çağ olarak bu kadar yakınmış kutlu peygamberimize ve emanetlerine. Dedesi, Hz. Ali’nin izleriyle dersleriyle büyümüş dolayısıyla ilk öğretmeni dedesi - babası olmuş ve efendimizin iki kuşak sonraki torunlarıyla aynı dönemde yetişmiş. Onlarla dahi hasbıhal etme tartışma değerlendirme inkanı bulmuş
Fıkhın Sultanı İmam-ı Azam Ebu Hanife
Fıkhın Sultanı İmam-ı Azam Ebu Hanifeİbn Hacer El-Heytemî · Semerkand · 201092 okunma
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.