Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Sabri Efendi şöyle demişti: "Efendiler, siz, Osmanlı padişahını, sadece bir padişah olarak görüyorsunuz. Aslında hakiki vechesiyle Osmanlı padişahı, bir padişah değil, Halife'dir. Binaenaleyh Halife-i Müslimîn'in hürriyet ve selahiyetini tahdit etmek; şeriatın sulta ve selahiyetini tahdit etmek demektir. "Daha önce de Manastırlı İsmail Efendi, kanuna teşri kelimesini koydu. Yani Meclis'in teşri hakkı vardır; kanun koyabilir; şeriat vaz' eder denildi. Ben buna Beyâniil Hak'ta cevap verdim. İtiraz ettim. Benim imanım bu tabire razı olmuyor, Meclis şeriat kuramaz, ancak kanuna açıklayıcı maddeler ekler; şeriatın nassı bulunmayan kanunlarda, tadilat yapar; kayıtlar koyar, dedim. "Padişah yani Halife, şeriata bağlıdır; onun emri altındadır. Onun gösterdiği yolda ve verdiği selahiyetle hareket eder. Onu tahdit etmek kimsenin haddi değildir; buna kimsenin gücü yetmez. Binaenaleyh bugün Cemiyet ve Meclis tefessüh etmiştir..."
Sayfa 315Kitabı okudu
bandırma vapurunda Mustafa Kemal'in teşkilat kadrosunda yer alanlardır.
Mustafa Kemal Paşa hazretleriyle birlikte İstanbul'dan Anadolu'ya hareket ederek çeşitli görevler üslenmiş bulunan kişilerin isimleri: 1 - Albay Refet Beyefendi (3. Kolordu Kumandanı olarak) 2 - Albay Kazım Beyefendi (Manastırlı) müfettişlik kurmay başkanı 3 - Yarbay Mehmet Arif Bey müfettişlik kurmay ikinci başkanı 4 - Binbaşı Hüsrev Bey müfettişlik birinci şube müdürü 5 - Binbaşı Kemal Bey müfettişlik topçu kumandanı 6 - Albay İbrahim Tali Bey müfettişlik sağlık başkanı 7 - Binbaşı Doktor Refik Bey müfettişlik sağlık yardımcısı 8 - Yüzbaşı Cevat Bey müfettişlik başyaver 9 - Yüzbaşı Mümtaz Efendi müfettişlik erkanı harbiye mülhakı 10 - Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi 11 - Yüzbaşı Ali Şevket Efendi müfettişlik emir subayı 12 - Yüzbaşı Mustafa Efendi müfettişlik karargah kumandanı 13 - Üsteğmen Hayati Efendi müfettişlik kurmay başkanı yaveri 14 - Üsteğmen Abdullah Efendi müfettişlik iaşe subayı 15 - Üsteğmen Hikmet Efendi Refet Bey'in yaveri 16 - Teğmen Muzaffer Efendi Paşa hazretlerinin yaveri 17 - Birinci Sınıf Katip Faik Efendi şifre katibi 18 - Dördüncü Sınıf Katip Memduh Efendi şifre katibi yardımcısı
Reklam
Harekat ordusu'nun isyanı bastırmasından sonra Nisan 1909'da toplanan Meclis'in ilk işi, II. Abdülhamit'in hal kararını almak olmuştur. Ancak Anayasa hükümlerince Müslüman bir devlet olan Osmanlı'da böyle bir kararın alınabilmesi için Şeyhüislam'ın hal fetvasına ihtiyaç vardır. Buna istinaden Emini'nin ve Şeyhüislam'ın Meclis'e getirilmesi göreve ayandan Manastırlı İsmail Hakkı Efendi ve Ahmet Muhtar Paşa'ya mebuslardan ise Mustafa Asım Efendi ve Talat Bey'e verilmiştir.
Sayfa 140 - Mavi Gök YayınlarıKitabı okudu
Manastırlı İsmail Hakkı:
"-'Artık ne çare? Ahir zaman geldi ne kadar çalışsak boştur' [diyorlar]. Böyle diyerek meskenetle yaşamalı, öyle mi? Hükümet-i müstebidde (II. Abdülhamit'in istibdat yönetimi] böyle iş'a etmişlerdir. Elbet böyle olacakmış. Hükm-i zaman imiş, müslümanlar ezilecekmiş. (...) "Böyle[ce] kanaati ataletle tefsir ederler... Kanaat bu demek mi? Kanaat demek âlemin malina hırs etmemek, nasibine kani olmak. (...) Yoksa meskenet demek değildir. (...) "Nas içinde ahireti dünya için terketmişler var: Dünya yeter bize! diyorlar. Bir kısmımız böyledir. Asıl fenalık budur. Lakin öbürleri de fena. Onlar şöyle diyorlar: Bize ahiret lazım, dünya nemize lazım? Tenbellik ederler, işten çekiliyorlar, hainlere meydan veriyorlar. Ne yaparlar? Kimi tekkeye çekilir, kimi Mekke'ye çekilir. Bazıları da evinde oturur. (...) İşi gücü terk ile küse-i inzivaya çekilmek hamiyetsizliktir. (...) Bu gibi insanlar cemiyet-i beşeriyeden sayılmaz. Onlara 'insan' ıtlak etmek abestir. Ne cismen, ne fikren insanlıkta bir alakaları yoktur. Onlar bu cemiyet efradından ma'dûd değildir".
اَللّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي "Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affeyle!"
Sayfa 74 - Tirmizî, Daavât, 84; ibn Mâce, Duâ, 5.Kitabı okudu
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونٖٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْؕ اِنَّ الَّذٖينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتٖي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرٖينَ "Ve Rabb'iniz bana dua edin, ben de sizin davetinize icabet edeyim buyurdu. Bana ibadet etmekten kibir edenler, hakir olarak cehenneme gireceklerdir."
Sayfa 74 - Mü'min 40/60.Kitabı okudu
Reklam
Tanımak lazım gelen ulemâdan mühim kimseler
Meşrutiyete tekaddüm eden senelerde hocamızdan işitmiştik. İstanbul'da "Ulemâ-yı Sitte" dedikleri altı büyük âlim varmış ki, bunları şöyle sıralarlar: Manastırlı İsmail Hakkı Efendi (Ayasofya kürsi şeyhi ve sonradan âyân âzâsı), Tikveşli Yusuf Efendi, Tokadî Şâkir Efendi, Ders Vekili Hâlis Efendi, Mecelle Şârihi Âtıf Bey, Ders Vekili Muğlalı Ali Rıza Efendi. Bundan başka, zamanın mârûf simâları arasında sonradan Şeyhülislâm olan Erzurûmî Çelebizâde Hüseyin Hüsnü Efendi, Mecelle Şârihi Haydar Efendi -ki bunlar Hukuk Mektebinde müderris olmuşlardı-, Mısır Kadısı Yahya Reşid Efendi ve Fetvâ Emîni Nûr Efendi gibi büyük şöhretler de İstanbul ulemâsının medâr-ı iftihârı idi. Bunların dışında emsâli ve talebe arasında tanınmış olan yüzlerce din âlimi vardı ki, isimleri muhitlerinden dışarı çıkmıştı. Beyânu'l-Hak, Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd mecmualarında toplanmış bulunan ulemâdan Adanalı Hayret Efendi, Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Elmalılı Küçük Hamdi Efendi, Babanzâde Nâim Bey, İzmirli İsmail Hakkı Bey, Bereketzâde İsmail Hakkı Bey ilmî yazı ve münakaşalarıyla şöhret kazanmışlardı. Yukarıda adı geçen Erzurumlu Şeyhülislâm Musâ Kâzım Efendi de kalemi ve âsârı ile meşhur olmuş benâm ulemâdan idi.
Sayfa 146 - KitabeviKitabı okudu
Yılmaz Özdil, Son Cüret, Sia Kitap, Ekim 2020
NOTLARIM: Milli mücadelenin ilk direniş bildirisi Mekteb-i Sultani’ de yapıldı. Alsancak X Punta / Bahribaba Parkı X Maşatlık olmuştu. Yunan halkında Megali İdea anlayışı
Ayasofya
Fatih kumandasindaki Osmanli ordusunun hücumuyla 857 Cümadelâhire'sinin 20. ve 1453 Temmuz'u nun 12. günü İstanbul alınmış, Ayasofya kilisesi camiye çevrilip ilk cuma namazı orada kılınmıştı. Mihrâbı ile minberi ve sağ köşesindeki tuğla minare ile haremindeki medrese Fatih'indir. Bu medrese bir katlı olarak inşâ edilmişti. İkinci Bayezid, ona
İlginç bilgiler
İslamcıların siyasi konularla içiçeliklerinin bir başka göstergesi de Meşrutiyet döneminde kurulan partilerle olan ilişkileridir: Sırat-ı müstakim ve Beyanu'l hak dergileri ilk sayılarında İttihad ve Terakki 'ye olan hayranlık ve bağlılıklarını açıkça ifade ettiler. Buna paralel olarak Meclis-i Mebusan'da ve partilerde yer aldılar. Mesela Said Halim Paşa İttihat Terakki Fırkası başkanlığı ve sadrazamlık, Mustafa Sabri şeyhülislamlık, İttihat Terakki Fırkası kurucu üyeliği, Elmalılı Evkaf Nazırlığı, Musa Kazım şeyhülislamlık, Seyyid Bey İttihad Terakki Fırkası başkanlığı, Said Nursi İttihad-ı Muhammedi Fırkası kurucu üyeliği yaptılar. Ayrıca Musa Kazım, Elmalılı Hamdi , Şeyhülislam Mustafa Sabri ve Manastırlı İsmail Hakkı Ayan reisi Mustafa Asım İttihad ve Terakki'nin İlim şubesi'nde görev aldılar.
Sayfa 52
Reklam
Üzerinde durulması gereken bir diğer konu, çok partili yıllardan itibaren dinî yayınlarda tercüme kitapların her zaman ağırlıkta oluşudur. Kitapları tercüme edilen yazarlar arasında Müslüman Kardeşler'e mensup Mısırlı ve Suriyeli kişiler (Hasan el-Benna , Seyyid Kutup,Muhammed Gazali ) ağırlıklıdır. Dinî hayatı,dinî kültürü ve kurumları ciddi sayılabilecek bir zaman dilimi içinde kesintiye uğramış bir ülkede bu durum tabiî karşılanabilir. Fakat cumhuriyeti öncesi Türkiye'sinde var olan önemli bir birikimin bu dönemde göz ardı edilmesi tabiî gözükmemektedir. İslâm felsefesi,kelâm, tasavvuf,felsefe, mantık, fıkıh, fıkıh usûlü, İslâm tarihi,tefsir,hadis,biyografi, İslam'ın çağdaş meseleleri,devlet, medeniyet, kadın,sosyal eşitlik,terakki... alanlarında Cevdet Paşa,İzmirli İsmail Hakkı,Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi,Ferit Kam, Manastırlı İsmail Hakkı,Mehmet Ali Ayni,İsmail Fenni Ertuğrul,Ali Haydar efendi,Seyyid bey,Mehmet Zihni Efendi,Babanzade Ahmet Naim,Mehmet Akif,Mahmud Esad Seydişehrî, Giritli Sırrı Paşa,Mehmed Arif bey...gibi yazarların bugün bile değer ifade eden ve tercüme edilenlerden daha kaliteli olan eserlerine ve düşüncelerine ilgi duyulmaması ve bunların bıraktıkları yerden devam edebilme imkânlarının araştırılmaması dikkate değer olmalıdır.
Sayfa 429Kitabı okudu