"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında...''
Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar,
- Çok yorgunum şeyhim!
- Cennet yolu, yokuştur evlât.
- Sermayem talan oldu ama.
- Şeytan der ki: Umutsuzluk, bana imandır!
- Yalnızlık peki?
- Secdesiz olmak!
- Rabb'e ulaşmaya mâni nedir?
- Seninle Rabbin arasında tek engel dünyadır.
- Efendim?
- Allah'ı kaybedenin bulacağı tek şey beladır!
- Peki bizi kim kurtaracak?
- Rahman ve Rahim olarak Allah!
- Peki bizi affeder mi?
- Sevdiğine zulmeder mi evlat?
- Peki dünya?
- Oyunun aslı!
- Kimseye yanlış yapmadım şeyhim!
- Yanlış insanları kimsen yaptın ama!
- Kimsem yok benim!
- Rabbin sana yetmez mi?
Teoman Duralı ; Tarihte kadın filozof ve düşünür sayısının az olmasının sebebi kadınların zeka eksikliği değil, erkeklere kıyasla daha fazla lüzumlu iş yapmak zorunda olmalarıydı. Ev idaresi, sık doğum, sayıları çok olan çocukların bakımı, tarlada çalışmaları gibi. Boş vakti olan erkek sayısı, kadına göre daha fazlaydı.
Dolayısıyla tarih boyunca kadına yüklenilen mükellefiyet; onları her türlü ilme vakit ayırmak adına mani olacak derecede ağırdı; analitik becerileri olmamasından değil."
Siz hocanın bu tespitine katılır mıydınız ?
İçimde her şeyi yapabileceğine inanan hevesli bir çocuk, dışımda her şeyden hevesi kaçan yetişkin bir kabuk.
Heveslenen de ben, hevesini kursağına dizen de.
Yapabilecekleri olan da ben, yapmaya mani olan da. Bu zıtlığın arasında dolanan bir bilincim. Bir o yana bir bu yana salınan bir sarkacım.
Kabul ediyorum: Hem oyum hem buyum. Kabuğu oluşturan yetişkin de onu kırmayı başaran çocuk da benim. Çin Seddi gibi duvarların ardında, Olimpos ateşi gibi durmadan yanan bir varlığım. Kime atabilirim ki suçu? Üstelik ateşden de duvardan da razıyken.
Kabul ediyorum işte: Ben dışarıda aramaya hiç lüzum olmayan bir düşmanım kendime bazen ve hiç kimseye ihtiyacı olmayan en kadim dostum da. Ben hem koruyanım hem korunmak istemeyen…
Böyleyim.
Dışarıdan, sadece o an hangisi olmayı seçeceğim verileri alan ve ne olacağına içeride hüküm veren bir karar merciiyim.
Kendimin tek yetkilisiyim.
Dışarıda hiç bir şey yok. Ben içerisiyim❤️
Bazen kabuğumu sertleştirir bazen de emeğimi hiç eder kendimi yıkar geçerim. Sonra o kabuğu yeniden inşa eder içime dolar ve dar geldiğinde hiç acımadan yeniden de kırarım bir ıstakoz misali.
Ancak böyle büyürüm çünkü, korkarak ve cesaretle, yaparak ve yıkarak, koruyarak ve kırarak…
İmza, kaşe, mühür🌸
Funda Dündar
Kadın kılığına giren Talat,
kadınlara sokaklarda yapılan sarkıntılıkları öfkeyle karşılar.
Şöyle der kendi kendine:
''Ah biçare kadınlar, neler çekerlermiş.
Biz erkekler onları kukla mesabesinde kullanıyoruz.
Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluruz.
Bu ne rezalet ve küstahlık.
Bir erkek, tanımadığı başka bir erkeğin yüzüne bakmaz, söz söylemez.
Lakin tanımadığı ve hiç görmediği bir kadına gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar.''
Bir ne derttir ana derman bulunmaz
Ya bu ne yaredir zahmı belirmez
Yitürdüm Yusuf'um Ken'an elinde
Yusuf'um bulundu, Ken'an bulunmaz
Beyim arif isen, var sen yolunca
Bunda başlar yiter, kanlar sorulmaz
Manisiz kişiden hiç nesne gelmez
Kovası yok kuyudan su çekilmez
Kuyu cismindürür mani kovası
Çekerler kovayı suyu belirmez
Erenler kapısı, mürüvvet kapısı
Sıtk ile gelenler, mahrum gülünmez
Yunus bu manide gark oldu gitti
Geri gelmekliğe aklı belirmez..
...
İnsanı Tanıma Sanatı, Adler' in 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü ' nde verdiği bir yıllık konferanslardan oluşuyor. Anılar, Düşler, Düşünceler kitabına yaptığım incelememde, benim de psikolojiye ilgi duyan herkes gibi favorilerim Adler, Jung ve Freud üçlüsü demiştim. Ama diğerlerinin aksine ilk defa Adler' in bir kitabını okuma fırsatı buldum.