Mustafa Guzelgoz un hikayesi ilham olacak türden. Azmiyle ,tutkusuyla sözde yöneticilere taş çıkartır. Salla başı al maaşı onun karakterine uymuyor,bir işe başladım mı onun sonucunu alana kadar uğraşır, gücünün yetmediği yerde oturup ağlar bu ağlaması bile işe yarar.Övünmeyi hele hiç sevmez.
Köylünün gelişmesi için kitap okuması şarttır bunu köylüye aşılayana kadar yorulmak nedir bilmeden bir çok köylere filozof dediği karakaçanlarla kitap taşır. Amacı en çokta çocukların ve kadınların okumasaydi..Kütüphane yaptırdı.Kadinlarinda girebilmesi için evindeki işleri de aksamasin diye dikiş makinesi,halı tezgahları,besikler koydu,böyle düşünceli bir adamdı o.Kahve köşelerinde sigara tutturen erkekleri kütüphaneye çekmek için ürünlerinden daha fazla kazanç elde etmeleri için tarımla,çiftçilikle ilgili kitapları okumalarını ister karşılığında kooperatif kurar. Emeklerin karşılığını alan köylünün yüzünu güldürür. Daha neler neler...
Bu biyografik kurgu da kitap sevgisi,insan sevgisi,ülke sevgisi,eski anadolu insaninin misafirperverliği, kiz kacirma,maniler,atasözleri, deyimler,şiirler,türküler,eski inançlar, köy enstitülerinin,halkevlerinin kapatılması,mubadele yillari,yönetimdekilerin halkın aydinlanmasindan korkusu,takdir yerine ceza,iki ülkeden güzel insanların kardeşliği Dimitrios un dediği gibi masalsı bir anlatım vardı.Cok güzeldi. Gerçekten de herkes okusun, okutsun.