Bununla birlikte, şu anda olduğum insanın bir yaradan doğmuş olduğunu söylersem bir ipucu vermiş olurum belki. Bu yara kalbe yürüdü . İnsanın geliştirdiği bütün mantık sistemlerine göre ölmüş olmam gerekirdi. Hatta bir zamanlar tüm tanıdıklarım benden umudu kesip ölü ilan etmişti, hayalet gibi dolanıyordum aralarında. Benden geçmiş zaman kipinde söz ediyor, bana acıyor, üstüme kürekle toprak atıp daha da derine gömüyorlardı. Yine de her zamanki gibi güldüğümü , kadınlarla seviştiğimi, yemeğin ve içkinin tadını çıkardığımı ve yumuşak yatağıma bir iblis gibi tutunduğumu hatırlıyorum. Bir şey beni öldürmüştü , ama yine de hayattaydım. Fakat ne belleğim vardı ne de adım. Zerre kadar umudum olmadığı gibi, en ufak bir pişmanlık ya da üzüntü duymuyordum. Geçmişim yoktu muhtemelen geleceğim de olmayacaktı; bana düşen yaranın oluşturduğu boşlukta diri diri gömülmüştüm. Yaranın kendisiydim ben.