Marifet çıtayı hep daha yükseğe koymak ve standartlarınk sürekli olarak yükseltmektir. Bu sonsuz potansiyelini keşfetmeye devam etmen için seni motive edecek sihirli özellikle bir dürtü ortaya çıkaracaktır.
"bak biz hür insanlarız. Ben hürüm çünkü ne şahı ne padişahı ne de paçalarından düşen adamları beni esir edebildi. Sen de hürsün çünkü ne zaman duracağını, ne zaman ve nasıl harp edeceğini biliyorsun. Ama marifet hep hür kalabilmekte."
"Kimi suçlamalıydık bu durumda? Dilediğini yaptırmak için her yolu mübah sayan şark kurnazı ihtiyarı mı? Ona bu cesareti veren, siyaset ilminin yüksek cahili; dilinde millet, aklında servet; her koşulda küpünü doldurmayı marifet sayan vatan sevdalılarını mı? Yoksa kim bilir kaç asırdır işledikleri zeytinlikleri ihya etmeyi değil de sırf şehirde yaşamak hatta şehirli bir kadınla izdivaç yapma hevesi uğruna zürriyetinin sebebi zeytinin siyahına, ayak işlerini yaptığı kıdemli memurun taktığı, direklerini kirden ve yıpranmaktan koruyan, lastikli kolluğun siyahını yeğ tutan zübük oğlanı mı suçlamak lazım gelirdi?"
Hz. Peygamber'in "İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar" sözünün bir manası budur. Öldüğünde herkes için illüzyon bitecek, gerçek ortaya çıkacaktır. Perdeler açılıp hakikat herkese görünecektir. Ama marifet "ölmeden önce ölmek" yani ölünce anlayacağımız gerçekleri yaşarken anlamaktır.