Sera Kadıgil'den dinleyelim;
Bu seçimi bir cümleyle özetlemem gerekirse, umutsuzluk lüksümüzün olmadığı bir seçim.
Ve İstanbullu bir kadın olarak da konuşmam gerekirse, Murat Kurum gibi bir şey var şu an burda.
Bu insan, bu ülkede yaşayan en az 50.000 insanın baş katillerinden bir tanesi.
Daha bir sene oldu, Hatay'da onlarca insanın cenazesine dahi ulaşılamayalı.
Biz Lütfü Savaş'ı sevmiyoruz Hatay'da, malumunuz karşısına aday bile çıkardık, çok da mutluyum bunu yaptığımız için ama...
O Lütfü Savaş ki, kendisini şöyle savunuyor;
Ben belediye başkanıyken şu kadar yerin hasarlı olduğunu ve ilk depremde yıkılabileceğini tespit ettim, bunu dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına (Murat Kurum'a) bildirdim.
Onlar hiçbir şey yapmadılar.
O bakan Murat Kurum'du ya. Bu insanı aldılar, hiç utanmadan, daha biz en az 50.000 insanımızı toprağın altına yeni koymuşken, sanki bir marifet becermiş gibi, İstanbul’un başına aday olarak getirdiler.
O yüzen İstanbulluların seçiminin çok net olduğunu düşünüyorum.