... ilginç olan, Amerikalı olmayanların da, Birleşik Devletler de dahil olmak üzere başka ülkelere seyahat ettiklerinde, tanıdıkları bir McDonald's restoranının varlığından rahatlık duyuyor olmasıdır.
1920'li yıllarda yasanmiş büyük bir aşk hikayesi Coco ve Igor.
Kitabin dili ve anlatimi çok akıcı.
Eğer siz de benim gibi eski zamane aşklarına merakliysaniz ve Coco Chanel'in markalaşma sürecini de öğrenmek isterseniz okumanizi tavsiye edebilecegim bir kitap...
Coco ve IgorChris Greenhalgh · Artemis Yayınları · 201733 okunma
Sonunda marka değerim oluştu. ..artık bende bir markalaşma sürecine girdim . ..kapak fotomda da görüldüğü gibi. ..thi shortlerim basılmaya başlandı ...bir tek bununla kalmayacak. ..dünyanın 4 tarafına emperyal bir biçimde FİKİR VE DÜŞÜNCELERİM YAYILACAK . ..
Bir yandan herkes, ürün, hizmet, makam, şehir, farklılaşma, markalaşma peşinde..
Öte yandan herkes, her yer, her ürün, hizmet, makam hatta şehir birbirine benzemekte.
Hellooooo
Ben kalemini çokça sevdiğim Meghan Quinn ile Büyük Kavuşma kitabıyla yeniden kavuştum.
Kendisi bu defa farklı bir kardeş kurgusuyla kapımızı çalıyor.
Kitap üç kardeş olan Ford (kalp ben), Cooper ve Palmer'in ebeveynlerinin ellinci yıl dönümü partisini planlamak için bir araya gelmesini anlatıyor.
Öncelikle üç kişi bir
Yazarın Korkma Ben Varım kitabından sonra bin bir hevesle aldığım kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. Belki değinmek istediği modern zamanın markalaşma yolundaki durumuyduancak ben çok fazla reklam görmekten yıldım
Ruhi MücerretMurat Menteş · April Yayıncılık · 201315,4bin okunma
Marka, markalaşmada neden duyuları kullanır? Hiç durup dururken geçmişi hatırladığınız, özlediğiniz,kendinizi mutlu hissettiğiniz oldu mu? Bir kokudan, bir kelimeden, bir renkten ya da bir dokunuştan muhtemelen cevabınız evettir, bunun nedeni kullandığınız tüm bu duyularla aklınızda yer edindirdiğinizdendir çünkü duyular o kadar güçlüdürki bizi alır geçmişin bir anısındaki bir insanın, markanın hissettirdiği güzel o duygunun anına bile götürebilir işte markalarda bunu bildiğinden kendi markalaşma sürecinde kullanıyorlar nasıl mı? Heyecanı kaçmasın ayrıntısı kitapta:)
Kitap oldukça pozitif ve enerjik bir giriş yaparak başlıyor. Yazar, verimlilik ve odaklanma konularında güzel ve çeşitli araştırmalar yapmış. Kitap, genellikle yazarın topladığı bilgilerin nasıl yorumlandığına odaklanıyor. Bu noktalar kitabın başlangıcında oldukça belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor ve başlangıçta bu benim kitaba karşı tamamen olumlu bir tutum almamı sağladı. Ancak ilerleyen bölümlerde çeşitli slogan ve kelimelerin sürekli tekrarı nedeniyle rahatsızlık hissetmeye başladım. Özellikle yazarın sürekli olarak kendi markası olan 'pür dikkat' kavramını kullanması can sıkıcı hale geldi. Odaklanamıyor musunuz? O zaman 'pür dikkat'! Bir iş dikkatinizi mi dağıtıyor? O zaman 'pür dikkat'! Canınız mı sıkılıyor? 'Pür dikkat'! Verimsiz misiniz? 'Pür dikkat'! Artık bu 'pür dikkat' tekrarı bir noktadan sonra can sıkıcı hale geldi. Kişisel markalaşma sürecini önemsiyorum, belki de saygıdeğer yazar, ama bu kelimeyi 50'den fazla kez duymak artık sinirlerimi hoplatmaya başladı. Kitaba başladığımda yarım bırakma alışkanlığım yoktur ve 'pür dikkat' işkencesine katlanmak zorunda kaldım. Şu anda duygu durumum tamamen negatif olsa da, bunu puan verirken yansıtmayacağım.
PürdikkatNir Eyal · Nova Yayınevi · 2021236 okunma
17 yıl önce Üniversitede okurken, bizlere geleceğin markalaşma
anlayışının çok farklı olacağını söylerlerdi.
Kurumsal markalaşmanın 20 yıl sonrasın da azalarak
tamamen kişisel markalaşma döneminin başlayacağı
öngörüsünü,iletişim hocalarımız bizimle paylaşırdı.
O zamanlar tam olarak idrak etmekte zorlanıyorduk ve
"kokuşmuş kapitalist propaganda dan fazlası değil bu laflar"
diyerek küçümsüyorduk...
Fakat o öngörü gerçek olmaya başladı...
-----
İnternet ile başlayan bilişim devrimi,bilgi ve iletişimin anlık hıza ulaşması ve yaygınlaşması,sosyal ve ticari interaktif ağların hayatımızın bir parçası olmasıyla beraber artık herkes kendi kişisel markasını yaratmak için bir fırsat kazanmış oldu.
Bugün Youtuber'lar,Tiktoker'lar vb gibi milyonluk takipçisi
olan fenomenler çağın da bireysel markalaşma denen şeyin
gerçek olduğunu yaşayarak görüyoruz.
-----
Aynı zaman da devasa bilişim şirketlerinin,bireysel markalaşma sürecini özellikle "ün ve para" motivasyonu ile teşvik etmesi insanların, sosyal psikolojilerini ve davranış eğilimlerini de kolayca yönlendirme ve yönetme gücünü elde etmelerine olanak sağladı.
---
Burada aslında bir tür yanılsama da oldu. Kurumsal markalaşma tedavülden kalkmış gibi görünse de bilişim ve teknoloji şirketleri devasa kazançlar sağladılar. Bir yandan insanlar kendi "markalarını" yaratıp "ün ve para" kazanabilirken öte yandan küresel şirketlerin kar marjları da inanılmaz boyutlara ulaştı... Bir tür "win -win" durumu ortaya çıktı ve herkes bundan mutlu olmaya başladı.
Yazarın okuduğum üçüncü kitabı , Girişimcilik üzerine yazılan bir kitap Çılgın Dahi, başarıya ulaşmak için çalışan gibi değil bir girişimci, iş insanı zihin yapısına sahip olmak , zihin dönüşümünü anlatmış. Yeni fikirler oluşturmak, markalaşma , sosyal medya pazarlaması, veri tabanı oluşturma, başarıya giden yolların zorluklarına öğretici bir dille kılavuzluk ediyor. Yazar hayal etmenin başarıya giden yolun en büyük etkeni olduğunu ve içerisinde düşündürücü dersler veren bir eser sunmuş .
Çılgın DahiRandy Gage · Beyaz Yayınları · 20166 okunma
kozmetik sektörü geniş bir yelpazeye ve alana sahiptir,ülkemiz genel anlamda dışarıdan ithal ürün alımı ile piyasayı paylaşmaktadır.Amaç doğrultusunda gidilirse bir markalaşma olayı ile pazardan pay kapabiliriz.o yüzden kitaptaki formülasyonlar yol gösterici ve kesin çözüm odaklıdır.
Hiç Mavi Leğende Yıkanmamış Gibi Mocha içemek
Yıllar önce ekşisözlük'te okuduğum bir başlık hayata bakmak noktasında bana muazzam bir pencere açmıştı ;
Hiç leğende yıkanmamış gibi Mocha içmek .
Starbuckslarla daha yeni yeni tanıştığımız,
Starbuckslu şehirleri ezbere sayabildiğimiz ve onun bulunduğu şehri medeni saydığımız dönemlerdi onlar.
Huzurlarınızda;
• Ömrümün önemli bir kısmında kendi yaptığım hataları görmek ve telafi etmek için harcamam gereken vaktin çoğunu başkalarının hatalarını görmeye, onları analiz etmeye ve eleştirmeye harcadığım için,
• Zaman zaman da olsa, dünyadaki insanların aslında sadece "namuslu ve namussuz" olarak ikiye ayrılabileceğini unutup,