“Medyanın yaygınlık alanının şaşırtıcı boyutlara ulaştığını kabul etmemek mümkün değil.
Hatta bunun şakasını da yapıyorlar:
—Bir sinekle bir devlet başkanı arasında ne benzerlik vardır?
—Her ikisi de gazeteyle öldürülebilir.”
Medyanın yaygınlık alanının şaşırtıcı boyutlara ulaştığını kabul etmemek mümkün değil. Hatta bunun şakasını da yapıyorlar: -Bir sinekle bir devlet başkanı arasında ne benzerlik vardır? -Her ikisi de gazeteyle öldürülebilir.
getirmiş ve onları kadı karşısına çıkarıp başından geçenleri anlatarak üç dervişi hırsızlıkla suçlamış. Kadı, devecinin ifadesini yerinde bularak üç ermişi deveyi gasbetme suçundan hapse atmış. Kısa bir süre sonra adam devesini arazide başıboş dolaşırken bulmuş ve dervişlerin salıverilmelerini temin maksadıyla mahkemeye başvurmuş. Daha önce
Öncelikle belirtmeliyim ki, İsmet Özel'in kalemini ve sözlerinin keskinliğini takdir ediyorum.
"Konuştuğum zaman ne dediğimi bilme çabasındayım." Diyor yazar. Ne güzel söz değil mi?
Bu kitaptan sonra bilinçaltımda başka soruların oluştuğunu düşünüyorum, bir daha rüyama gelirse ve yeni şeyler aklıma gelirse onları da
Ve'l-Asr/İsmet ÖZEL
Kitaba başlama sebebim sadece bir rüya.
Rüyamda Üsküdar üniversitesindeydim, iki şair gördüm, birini ileride başka kitapta anlatırım diğeri İsmet ÖZEL. Acayip bir rüyaydı, bina içerisindeki mescit şadırvanına abdest almaya gittim baktım karşımda İsmet ÖZEL. Önce şaşırdım, selam verdim, tebessüm edip başıyla selamı aldı
Etimolojisinden bağımsız olarak ve ''iletişim bilimleri'' adındaki disiplinleri ortaya çıkaran etmenlerden de bağımsız olarak ifade ediyorum; zihinlerdeki en genel anlamıyla medya, bir şemsiye kavram olarak ortaya çıktı. Şemsiyenin hacmi, kapsama alanı hızla büyükmekte ve günden güne altına daha fazla insan girmekte. Bilen,
Bulundukları kültür düzeyinden hareketle içlerinde toplumsal anlamda ''yapay'' ve ''gayrı tabii'' görünmenin haklı korkusu uyanabilirdi, bu nedenle insanlar hem kendilerini hem de karşılarındakileri toplum içinde dramatik bir konumda bulunan borç köleleri olarak tanımlamayı ve ona göre yorumlar yapmayı tercih ediyorlardı. Bir borç kölesi, ''kaybeden'' ve ''başarısız insan'' da olsa, bu durum kişiyi çağdaş bir insan olarak sosyal hayata bağlıyordu. Borç kölesi olmayı çıkış noktası olarak alan insan gazetelere, televizyon programlarına zevkle sarılabilir, buralarda yapılan ve gündemdeki eğilimleri dile getiren yorumları zevkle takip edebilirdi, ayrıca bir borç kölesi için, medyada ifade bulan hayata bakış açısı vasıtasıyla, değerler ve tercihler üstünde başkalarıyla fikir birliğine varmak pek de zor değildi.
Sayfa 92 - YKY 4. Baskı 2008, (Norveççe asıl baskı 1994)
Pilav ve toplum ilişkisini irdelediğimiz "Tencere Bağlamında Pirinç Pilavı ile Konut Bağlamında İnsan İlişkilerinin Korelasyonu" adlı çalışmamızın gördüğü yoğun ilgi üzerine, şimdi sanal kültürde çokun neden boka tekabül ettiğini masaya yatıracağız. Kadim irfana sahip ariflerin sıkça belirttiği gibi, bilirsiniz "yukarıda nasılsa,
Kitle iletişim araçlarının (mass media'nın) kendi başına bir güç olduğu vaki değil. Gerçi medyanın yönlendirmesinden
etkilenen çok sayıda insan var, ama yönlendirmeyi medya kendi iktidarının bir tezahürü olarak yürürlüğe koymuyor. Medyanın
yönünü bizatihi iktidar belirliyor. Dolayısıyla, medya tarafından sevk ve idare ediliyor gibi olan insanlar medya olmadan da
iktidarın başka araçlarıyla zaten sevk ve idare edilmekte bulunan insanlardır. Medya denetim kurmuyor, sadece denetimi
pekiştiriyor. Medyanın kendine mahsus hedefleri yok, bu yüzden bağımsızlığından söz etmek yanlış.