(Kıbrıs çıkarmasının ikinci safhasında istenen yere ilk etapta ulaşılamadığı için Ecevit'in barış istemesi ve Erbakan hocanın devam etmeyi istemesi toplantısından bir diyalog.) Sayın Ecevit'in yaptığı her itiraz Erbakan tarafından makul ve inandırıcı cevaplarla karşılanınca son olarak hissi çarelere başvurmuş ve Erbakan'a; -Sizinle bu konularda anlaşmamız elbette kolay olmuyor. Çünkü bizler CHP'liler olarak Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine bağlıyız. Sizler ise Fatih Sultan Mehmet Han'ın fetih ilkesine göre hareket ediyorsunuz demek zorunda kalmıştır. Belki de bununla kurula katılan askerlerimizi en hassas taraflarından yakalayarak, aleyhimize çevirmeyi tasarlamıştır. Ama Erbakan Bey: -Bu konuda da görüşünüz isabetli değildir, o zat eğer şu toplantımızda bulunsaydı, sizin değil bizim teklifimizi desteklerdi. Çünkü o vakti zamanında Hatay ili'ni Fransızlar'dan kopardığı gibi bugün de Kıbrıs'ın tamamını alalım derdi. Ama biz sizin durumunuzu göz önünde bulundurarak tamâmını alalım, kurulacaksa federe devleti biz kuralım, Rumlara biz yardımcı olalım, diyemiyoruz. En çok yeşil hatta razı olabilece ğinizi düşünüyoruz, mealinde cevaplarla Ecevit'in son girişimini de etkisiz bırakmıştır.
Sayfa 151Kitabı okudu
Hayırlı ve doğru işleri yaparken, Yüce Allah insanın yardımcısıdır. Karşılaşılan zorlukla beraber, en az iki çıkış yolu da yaratmıştır. Yüce Allah doğru iş yapanların yardımcısıdır. Çünkü dost, vekil, şahit ve yardımcı olarak Allah yeter. 1.cilt. 326.sayfa
Reklam
BİR TARİKATA İNTİSAB ETMEK ŞART MIDIR?
Tarikat, Hakka ermek için tutulan, bir takım kuralları ve zikir yöntemleri bulunan yol anlamındadır. Tarikat, alim ve kâmil bir mürşidin denetiminde ibadet ve zikir yoluna koyularak İslâm'da tevhit hakikatına ulaşmak için tutulan kulluk çizgisidir. Din alimleri, tebliğciler, şeyhler ve bu yolda emek verenlerin rolü, dini ve güzel ahlakı öğretmek ve Müslümanlara bu alanda kılavuzluk etmektir. Kendisini etrafındaki Müslümanlara şeyh olarak sunan kişi, ilim ve irfan sahasında tekâmül etmeli ve ancak bundan sonra dini öğreten, tebliğ eden ve çevresindekilere yardımcı olan bir kişi olarak bildirilmelidir. Bu faaliyetlerinde rehberi Kur'an ve sünnet olmalıdır. Müslüman için asıl olan, inanmak, ibadet ve muamelat esaslarını ihtiva eden ve Allah tarafından Peygambere vahyedilerek insanlara bildirilen hükümlerin tümüne bağlı kalmaktır. Hiçbir Müslüman'ın her hangi bir tarikata girmek gibi bir dini yükümlülüğü yoktur. Buluğ çağına eren ve reşid olan her Müslüman dini mükellefiyetlerine hiç aracı olmadan kendisi muhatap olur.
Sayfa 104Kitabı okudu
VUR PATLASIN - ÇAL OYNASIN! Üçüncü Ahmed'in Baltacı'ya hissî zaafı, kendi şehzadeliği ve onun Baltacılığı zamanındaki bir aşk münasebetinden gelmekteymiş... Güya Baltacı Mehmed Paşa, Üçüncü Ahmed'in Şehzadeliğinde onun zevk hayatına ve bazı aşk maceralarına yardımcı olmuş... Bu, mesnetsiz bir rivayetten ibarettir; fakat emin olan
Uslanma Bilmez Karamanoğlu II. Mehmed’e karşı ilk hareket Karamanoğullarından geldi. Padişah değişikliğini fırsat bilen Karamanlılar Osmanlı topraklarını işgale başlayıp Aydın, Menteşe ve Germiyan hanedanlarına mensup beyleri eski topraklarına göndererek Batı Anadolu’da isyanlar çıkarmaya teşebbüs edince, Karaman ülkesine sefer kararı alındı.
Efendiler, Nazilli'ye giden Refet Paşa, Demirci Mehmet Efe'den komutayı almayı gerekli bulmamış ve bunda bir fayda görmemiş ya da kim bilir, belki de komuta kendisine teslim edilmemiş? Demirci Efe'nin emri altında kurmay gibi görev yapmayı daha yararlı ve uygun görmüş... Bölge koşullarını yakından görmüş olan bir kişinin kararını bozmak genellikle zordur. Çünkü ya gerçekten Refet Paşa'nın gördüğü ve tercih ettiği gibi Efe'nin komutasını devam ettirmekte ve ona yardımcı olmakta fayda vardı veya Refet Paşa o cephenin komutasına herhangi bir sebepten dolayı el koyamıyordu. Her iki olasılığa göre de mutlaka komutayı al diye emir vermek anlamsız olurdu.
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
602 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.