_ Verebilir misin kendine kötünü ya da iyisini, asabilir misin istemini başının üstüne bir yasa gibi? Olabilir misin kendi kendinin yargıcı ve intikamcısı kendi yasanın?
_ korkunç bir şeydir insanın kendi yasasının yargıcı ve intikamcısıyla yalnız kalması. Tıpkı bir yıldızın ISSIZ bir yere ve yalnızlığın soğuk nefesine atılışı gibi.
_ Bugün bile kalabalıkta ıstırap çekiyorsun ey sen tek kişi: Bugün hâlâ cesaretin ve umutların tam.
_ Fakat bir gün yoracak seni yalnızlık, bir gün kırılacak gururun ve yerinden oynayacak cesaretin. Haykıracaksın bir gün: " Ben yalnızım! " diye.
_Bir gün artık göremeyeceksin yüksekliğini ve çok yakınında olacaksın alçaklığının; kendi yüceliğin bile korkutacak seni bir hayalet gibi. Bağıracaksın bir gün: " Herşey Yanlış!" diye.
Duygular vardır yalnızları öldürmek isteyen; başaramazlarsa öldürmeyi, o zaman kendileri ölmek zorunda kalırlar.
Fakat yeter mi senin gücün katil olmaya?
Gerçekten çılgınlıklarınıza hakikat ya da sadakat, ya da adalet denmesini isterdim: oysa sizin uzun ve alçakça bir huzur içinde yaşamanız için erdemleriniz var.
"Seninle girdim her yasak olanın, en kötü olanın ve en uzak olanın içine: ve eğer bende erdem adına bir şeyler varsa, bu hiçbir yasaktan korkmamış olmamdır."
Kralın adamları uygarlık kelimesinden ne anlıyor acaba? Bunun neresindeyiz? Taktiklerle ve düzenbazlıklara indirgenmiş adalet ! Geçici çarelere indirgenmiş yasa ! KORKUNÇ!