Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-Size tüm çağlarda geçerliliğini koruyacak bir ilke söyleyeyim öyleyse? -lütfen. -İnsanın sevme kapasitesi sınırlıdır.Birini çok sevebilmek için,başkalarına duyduğunuz sevgiden ona aktarmanız gerekir. -Vay canına ?! Demek bu yüzden yani seçenek bolluğundan ötürü aşk seyreldi ve süresi kısaldı? -Bizim zamanımızda da ömür boyu süren aşk ender görülen bir istisnaydı.Galiba asıl mevzu… -Nedir ? -İlk aşk…Bizi en derinden etkileyen ve hatırası hiç sönmeyen,ilk aşkımızdır. -Aşkta zirveye tümüyle acemiyken mi ulaşıyoruz? -Öyle görünüyor.İlk aşk bir aşı gibi, sonraki seferlerde hastalanmayı önlüyor.Aynı zamanda bir lanet. Kalıcı bir iz bırakıyor.
Ve aşk, bir kadına veya herhangi bir mevzua aşk, nasıl, o şekiller serisi içinde bir tekini almak ve içini muhayyilemizle doldurmak yahut onun dolu içini nasıl derinden derine anlamak ihtirasıdır; yahut aşk, nasıl boş kalan içimizi diğer bir boşla doldurmak veya nasıl, dolu içimizi başka bir dolu içle karıştırmak ihtiyacıdır; velhasıl, aşk nasıl, muhtevaların hayatını şekillere doldurmaktır ve nasıl, bizzat hayata bu dolgunluğu veren bir tek vehim, yahut bir tek hakikat odur. Bunu tayin edemedikçe, aramaktan yorulan zihni, aşkın materyalist telâkkisinde rahatını buluyordu. Ona bir mide bozukluğudur, bir karaciğer sarsıntısıdır, bir sinir buhranıdır deyip çıkmak.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
yaşamadık mı vaktinde
Bu emri tebliğ etmek ve bu yasak emrinin kati ve kesin olduğunu bildirmek görevini de bütün karşı direnmelerime rağmen bana verdiler. Feyzanın başı döndü, döndü, döndü... Başına sanki koca bir balyoz yemişçesine beyni sarsıldı bir an... Ayakta olsaydı, mutlaka olduğu yere yığılır kalırdı... Fakat kendini toparlaması çok sürmedi... Bütün metanetini
Ve aşk, bir kadına veya herhangi bir mevzua aşk, nasıl, o şekiller serisi içinde bir tekini almak ve içini muhayyilemizle doldurmak yahut onun dolu içini nasıl derinden derine anlamak ihtirasıdır; yahut aşk, nasıl boş kalan içimizi diğer bir boşla doldurmak...
Sayfa 174Kitabı okudu
Herhangi bir şey bir kadın bir çocuk bir meslek bir tırtıl bir tohum ne alemdir.ona yaklaşıldıgi zaman; fakat uzaktan o ne kadar her şey gibi bir şeydir ,alalade şekiller serisi içinde nasıl kaybolur, nasıl bomboş görünür .Ve aşk bir kadına veya herhangi bir mevzua aşk nasıl o şekiller serisi içinde bir tekini almak ve içini muhayyilemizle doldurmak yahut onun dolu içini nasıl derinden derine anlamak ihtirasıdır;yahut aşk nasıl boş kalan içimizi diğer bir boşla doldurmak veya nasıl dolu içimizi başka bir dolu içle karıştırmak ihtiyacıdır.;velhasıl aşk nasıl, muhtevalarin hayatını şekillere doldurmaktır ve nasıl nasıl bizzat hayata bu dolgunluk veren bir tek vehim,yahut bir tek hakikat odur. Biliyorsun ki diyordu Bu ev içini dolduran kalabalıklara rağmen çok yalnız. Şu günlerde beni sarsacak bir kadın meselesi ne mukavemeti çok az -İyi ya işte bütün büyük kadın meseleleri bize içine almak için mukavemetimizin en az olduğu günleri beklerler o anlarda ruhumuzun topuzları gevşeyen kapıları en hafif rüzgarlı açılır ve içeriye bir gün her şeyimiz olmaya namzet kadın giriverir (s.225) Darülmuallimin bana insan ruhunun meselelerini öğretti asıl merakım bilmekten ziyade anlamaktı.
Envâru’l- Âşıkîn
Envâru'l-Âşıkîn beş bâba ayrılır. Her båbın fasılları vardır. Fasıllar da meb'as adı verilen bölümlerden oluşur. Birinci bâb, mevcudatın tertip ve nizamı hakkındadır. Bu bölümde, varlıkların tertibindeki esrar, arşta ve semada bulunanlar, gök ehlinin halleri anlatılır. İlk bâb, diğer bâblara nazaran kısadır. İkinci bâb, bir nevi kısâs-ı
Reklam
... Ve aşk, bir kadına veya herhangi bir mevzua aşk, nasıl, o şekiller serisi içinde bir tekini almak ve içini muhayyelemizle doldurmak, yahut onun dolu içini nasıl derinden derine anlamak ihtirasıdır; yahut aşk, nasıl boş kalan içimizi diğer bir boşla doldurmak veya nasıl, dolu içimizi başka bir dolu içle karıştırmak ihtiyacıdır; velhasıl, aşk nasıl muhtevaların hayatını şekillere doldurmaktır ve nasıl, bizzat hayata bu dolgunluğu veren bir tek vehim, yahut bir tek hakikat odur...
Var mıydı? Ömründe bir kere bile sevmemişti. Bu ih­tiyacı duymadığı için değil, çünkü bütün tabii sevgilerin­ de aşka benzer bir azgınlık bulunduğunu biliyordu; fakat çocukluğundan beri bir an yatıştığına şahit olmadığı mü­cadele gururu, ona aşkı bir zillet gibi kabul ettirmiş ola­caktı; aşık olduklarını söyleyen arkadaşlarına karşı dai­ma, bir
Sayfa 166 - ÖtükenKitabı okudu
Nasıl? Bağırmak istiyorum: Nasıl? Ben bu mahlûku anlamakta nasıl bu kadar geciktim? Nasıl, evvelâ onu nasıl en seçme hislerimin mevzuu olmaya lâyık görebildim? Nasıl ve ne biçim bir körlükle, nasıl nasıl, hangi zaaflar tarafından itilerek, nasıl, hangi idraklerin felci içinde, nasıl, derece derece ve birçok uyandırıcı işaretlere rağmen nasıl, zaman zaman içimi altüst eden keder fırtınalarının mânasına karşı tasasız kalabildim? Ve nasıl -haykırmak istiyorum, - nasıl, fakat nasıl... Canım benim, Samim, Samimciğim, benim bir tanem - bırak bu santimantalizmi, bırak ve cevap ver - nasıl diyorum, nasıl, çıldıracağım, nasıl, nasıl ona kadar yuvarlandım? Bu kız, Yarabbi, bu kadın, nasıl, bu karı, of, bu mahlûk nasıl benim hislerimin tarihine ve içimin en mahrem galerisine, sonunda kovulmak için bile olsa, nasıl, nasıl girebildi? Nasıl, ben onu nasıl, hayatımın hiç bir anında inmediğim bir aşağılık çizgisinden tanımaya razı oldum? Nasıl, Allah'ım, nasıl, onu hayalinin bile erişemeyeceği mertebelerin, süzülmüş mâneviliklerin kızı olmaya doğru götürebileceğimi sandım, çırpındım, çırpındım. Ve nasıl -hayvan! - Nasıl - Affet beni, ey aziz içim, affet - nasıl fakat, ruh radarlarının ve sayısız his intikallerinin ince delâletlerine ve hele nasıl bazan en haykıran işaretlerin şakağımdan itercesine ihtarına rağmen, şüphesiz derinden derine anlamadığım, anlar gibi olduğum halde, nasıl ve niçin ona düştüm? Boğuluyorum, haykıracağım, dur bak, sakin ol...
49 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.