Kalbim acıdı, dizeler bulanık göründü gözlerime..
Öncelikle kitabın giriş kısmında yazarın eşine ait bir söz var, onunla başlamak istiyorum incelemeye.
"Babanız içerde şiir yazıyor diye
çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
(Hatice Erbaş)
Bu söz yazara, eşi vefat ettikten sonra bir yakını tarafından aktarılmış. Yazar bu söz hakkında şunu söylüyor: Beni darmadağın etti. Bu iki dize benim odada yazdığım tüm şiirlere bedeldir.
"Yaşıyoruz Sessizce" ismi kadar bu kitaba yakışacak başka isim düşünemiyorum. Çünkü yazar eşinin hastalık süreci başlangıcında ve devamında yazdığı şiirlerde ne kadar aşk dolu ne kadar zarif ve Ömür Hanım olmadan ne kadar yaşanamayacağını anlatmış. 45 yıl evlilik hayatının izlerini işlemiş şiirlerine. Tek bir kadın sevmiş ve sevmeye devam etmiş mezar taşında bile. O şiir yazmak için bir kadından başka bir kadına yönelmenin gerekli olmadığını, duygular içtense sevilen insanın nefes almaması bu duyguları azaltmayacağını hatta körüklenen közler gibi sürekli yenileceğini göstermiş. Bazı kısımlarda gözyaşı dökmeden geçemiyor insan, teşekkürler bu duyguları yaşattığın için güzel insan..
Son olarak kitap hakkında bilgi edinmek için linkteki videoda 15.47 dk dan itibaren izleyebilirsiniz şairin kendi dilinden.. İyi okumalar
youtu.be/uASiGVYZBOs
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201612,8bin okunma
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar.
Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur,
Nikos Kazancakis, okuduğum ilk Yunan yazar oldu ve bu buluşmadan gayet memnun ayrıldığımı söyleyebilirim. Kitabı okurken birçok yerde Türkiye ve Türklerle ile ilgili tespitlerin de yer aldığını görünce yazarın bizleri de gayet iyi tanıdığını fark ettim. Hatta her zaman Yunanlılar ile Türklerin birçok konuda benzer olduğunu düşünen biri olarak bu
Charles Dickens ın 13.romanı. Daha oturmuş bir edebi kalite oluşmuş durumda o nedenle. 14 romanı olduğunu düşünürsek, edebi tarzı çok net oturmuş durumda. Bildungsroman yani bir çocuğun yetişkinliğe geçişindeki yaşadıklarının anlatıldığı bir roman türü. Çocuğumuzun adı Pip. Pip i çok seveceksiniz. Benim bugün itibari ile en sevdiğim ana
Hepimizin okuduğu, izlediği, en azından repliklerine hakim olduğu eser...
Bihterin babası yaşında ki Adnan ile evlenmesi, fakat Adnan'ı oğlum dediği Behlül ile aldatması...
Peki gerçekten böyle mi?
Benim gözümde her zaman Behlül daha fazla suçluydu, ama böyle derin işlenmiş bir romanda suçu tek bir kişiye yüklemek saçmalık olur.
Adnan, kızı yaşındaki bir kadınla evlendi. Bihter'i hiç aileden biriymiş gibi hissettirmedi.
Ki final bölümüne dikkat ederseniz, ”Sen benim oğlumdun” dedi Behlül'e, dönüp yerde kanlar içinde ki Bihter'e bakmadı bile.
Nihal, Kardeş gibi büyüdükleri Behlül'e aşık oldu "gerçek kuzen değiliz" bahanesinin arkasına sığındı.
Firdevs, Hırsı ve para gözlülüğü ile herkesle oynayabileceğini zannetti, ama elinde sandığı ipler boynuna dolandı.
Bihter ve Behlül.... Bihter aslında Adnan'ı babasının eksikliğini tamamlamak için sevdi. Yani ikisi de babası gibi sevdikleri birine ihanet ettiler.
Behlül de kardeşi gibi gördüğü Nihal ile, sırf amcasının imkanlarından yararlanabilmek için birlikte oldu.
Eh bu karmaşa da ne mi oldu?
Bu hikayede yanan Bihter oldu.
Her acısında "Sen Bihter Ziyagil'sin" diyip güçlü kalmak zorunda bırakılan Bihter'in mezar taşında Bihter Yöreoğlu yazdı...
Aslında herkesin hayatından geçen bencil, cesaretsiz bir Behlül vardır. Bizi öldüren kendi yaşayan.
Ve, Bihter aşkından kendisini öldürecek cesur, Behlül mezarının başında seni seviyorum diyemeyecek kadar korkaktı...
Bihter ölür, Behlül kaçar...
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · Alter Yayınları · 201617,9bin okunma
- Hiçbir şey için üzülme,
- Hiçbir dünya derdini kafana takma ,
Sende iyi bilirsin ki;
- Şu koskoca dünya , isimsiz mezarlarla dolu...
- Mezar taşında adının yazılması bile NASİP meselesi...
Hayırlı akşamlar ☘️
Selamün Aleyküm 🌼
------Mezar taşında yazan-------
İmkansızı yapmaya cesaret edemeyen asla mümkün olana ulaşamaz. (Wer nicht das unmögliche wagt, wird das mögliche niemals erreichen)
Mikhail Bakunin (1814-1876)