Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"ELİF", ay ışığı, güneş ışığı gibi bulutlar arasından Süzülerek geldi bana ve can evime mihman oldu Tetikler aşk için düştü, namlulardan çiçekler yağdı, Vuran da, vurulan da Mihriban oldu...
Sayfa 41
Mihriban kalesi kuşatması ve İranlı Zeynel Han ordusunun bozguna uğratılması arkasından Hüsrev, Luristan’da Çamhal’da İran ordusunu bozdu, Şehrizor üzerinden gelip Bagdad’ı kuşatma altına aldı (1630). Kuşatmada Hüsrev, yeniçeri çadırlarının metrislerin yakınına getirilmesini emretti, top menziline girdiği için çok zayiat verildi. Serdar’ın bu önlemi, yeniçeri tarafından eleştiri konusu oldu. Topların açtığı gediklere doğru gelen saldırıda yeniçeri ve sipahilerden ve kumandanlardan çok zayiat verildi, meşverette kuşatmaya son verilmesine karar verildi (14 Eylül 1630).
Sayfa 203 - Hüsrev paşa Bağdat seferindeKitabı okudu
Reklam
Çok gülerim, gülerim de ne bilirsin içime ne kadar ağladığımı? Hangi biriniz güzlerime bahar oldu ki! Ne bildiniz o an neler hissettiğimi? Yoğunluğun, harabelerin, sellerin, dağınıklıkların, yıkılmışlıkların, depremlerin, hüzünlerin, uçurumların, dibin, tepenin sayamadığım binbir çeşidin içinde hanginiz buldunuz beni söyle! Bulamadınız, bulmadın beni. Bu kadar güldün de neden sustun be kadın demedin. Çünkü gülüşümü mutluluk sandın. Mutluluk hiç uğramadı gönlüme.
Sayfa 171Kitabı okudu
Dediğim gibi bilmediklerimizin içinde yanan ruhumuz kaç gece öldü?
Sevdik de ne oldu? Sevdik de bahçelerimiz çiçek mi açtı? Yaralarını mı sardı yüreği? Ya da kalbinin yaşamadığı binbir duyguyu mu yaşattı? Değmedi, değmeyecek...
Sayfa 125Kitabı okudu
"Yaralarını saracağım, beraber iyileşeceğiz derdin. Ne oldu da yaralarıma bir yenisini daha ekledin?"
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
İnsanın bakmaya bile kıyamadığı biri olur ya... Başkasının nasıl bakıp üzdüğünü, nasıl kıydığını gözlerinle şahit olduğun an oldu mu?
Sayfa 108Kitabı okudu
Sence kaç namlunun önünde durdum? Kaç gece yandı içim ve kaç gece nefesim ölümle pençeleşti? Bilmezsin, bilemezsin. Kaç gece içim çıkarcasına ağladığımı ve kaç gece yutkunamadığımda sesimi çıkaramadığımı bilmezsin. Bilmezsin de bilmediklerinin içinde yanan ruhum... Kaç gece öldü?
"Azat et beni," diye yakındın etrafa. Yakındın da ne oldu, alabildin mi kalbimden aşkının gücünü, yetebildin mi kendi ellerinle bitirmeye?
Bu kadar güzel olan aşkın sonunda ne oldu biliyor musun? Yürek yangınları bırakmadı yakamı. Aklı olan delirdi. Delirmeyi bile beceremeyen ben, üzerini örtmeye çalıştım yaralarımın. Herkes hayatına devam edebiliyorken ben olduğum yerde yerin dibine girmiş de sesimi duyuramıyormuş gibi bekledim.
Reklam
Açtığın yaraların ilacı senken, gidişinin ağırlığı kalbimin harbi oldu.
Yaralarını saracağım beraber iyileşeceğiz derdin. Ne oldu da yaralarıma bir yenisini daha ekledin ?
Sayfa 111Kitabı okudu
Kuşlar gibi özgür oldu derdim de göçlerinin bu kadar yaralayacağını bilmezdim.
Sayfa 128Kitabı okudu
Abdurrahimin yüreği Mihriban ateşiyle yanıyordu Fakat kimse bu aşkı bilmiyordu Babası Emrah’tan bir şiir okudu yüreği göğe fırlayacak gibi oldu Yar ismini desem olmaz/ düşer dillere dillere...
"ELİF"
"ELİF", Ay ışığı, Güneş ışığı gibi bulutlar arasından Süzülerek geldi bana ve can-evime mihman oldu. Tetikler aşk için düştü, namlulardan çiçekler yağdı, Vuran da, vurulan da Mihriban oldu...
Kardeşinin şiiri Mihriban'ı unutmamış :)
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.