Hem Yahudiligin hem de Islam'in atasi sayilan Hz. Ibrahim, m.ö 2000 yilinda Sumer sehir devletlerinden Ur'da ortaya cikip Yahudilik olarak bildigimiz dini teblig etmeye basladi. Dedigine gore vaaz ettiklerini yaparlarsa Tanri, onlardan secilmis bir millet cikartacakti. Ustelik bu millete bugun Kenan Diyari olarak bilinen(Filistin kiyi
Burada mutlaka ahengi yakalamak lazımdır.
Ananevi hoşgörümüz; baş eğmeye, bize yapılan herşeyi kabullenmeye veya tepkisiz geçiştirmeye dayanak olmamalı. İzzet-i nefsimiz söz konusu olunca başımızı dikleştirip, haysiyet ve vekarlı bir millet olduğumuzu hatırlatmalıyız. Tabii bununda bir ölçüsü olmalı.
Ecnebi düşmanlığına vardırılacak serseriliklerin milli gurur tezahürlerinde yeri yoktur. Bizim genede -tabi bazılarımızı kastediyorum- bir hastalığımız vardır, şu hoşgörü ile dikbaşlılık arasında aheng tutturamayız. Ne zaman ve kime hoşgörülü davranmak veya dikbaşlı olmak lazımdır karıştırıveririz.
Mesela diyelim...
Ben TBMM nde çok milletvekilleri gördüm; Ankara'da bir bağırış, çığırışları vardır kükreyen aslan gibidirler. Rakip veya muhaliflerini çiğ çiğ yiyecekler! Öyle bir hiddet, celal! ..
Aynı kişileri Türkiye'ye hakaret yağdırılan diyelim Avrupa veya ABD forumlarına götürürsünüz. Ermeni meselesi tartışılıyor, gündemde Kürt tasarısı...
Avrupa Parlamentosu'ndan galiz hakaretler, ülkemiz aleyhinde tezgahlar. Burada aynı kişiler ne kadar uslu, ne kadar sessizdirler. Gülümseyerek etrafı süzerler...
Misalleri uzatmıyorum...
Artık, öğreniyoruz. Millet olarak tepkilerimizde "ahenk" oluşuyor. Mesela, hertürlü tahrike rağmen, 1 MAYIS olabildiğince sakin geçti.
Artık, Yahudi siyasi gücü de eline geçirdikten sonra, maskesini firlatıp atar ve demokrasi ve halk dostu olan Yahudi, o andan itibaren katil ve ırk düşmanı Yahudi'yi meydana getirir. Zekânın temsilcilerinin kökünü kazımaya girişir. Milletlerin manevi rehberleri olan insanları yok ederek milletleri hâkimiyeti altına alır.
Bize bu esaretin en canlı örneğini Rusya vermiştir. Rusya'da Yahudi, kendi yazar ve çetelerine, borsa haydutlarına büyük bir millet üzerinde hâkimiyetini kurmak için vahşi ve korkunç bir bağnazlık ile otuz milyona yakın insanı öldürtmüş veya açlıktan ölüme mahkûm etmiştir. Fakat şunu hemen belirtelim ki, bu iş yalnız Yahudilerin, milletlerin özgürlüklerini yok etmesiyle bitmeyecek, bu mahvolan milletlerin asalakları da yok olacaktır. Kurbanların ölümü er ya da geç canavarların da ölümünü gerektirecektir.
Siyah saçlı Yahudi tehlikeden habersiz genç kızı gözetler. Bu genç kızı kendi adi kanıyla kirletir. Onu mensup olduğu ırktan çekip alır. Yahudi, hâkimiyetine almak istediği ırkın dayandığı bütün temelleri kökünden yıkmak ister. Kadın ve genç kızların ahlaklarını bozduğu gibi, ırkı ile diğer ırklar arasında "kan"ın yaptığı seti yıkmak ve ortadan kaldırmak için her türlü çareye başvurur. Çünkü ırkı saf olan kanının kuvvetinden haberdar olan millet hiçbir şekilde ve hiçbir zaman boyun eğmez. Yahudi bu dünyada sonsuza dek yalnız melezlerin efendisi olabilir.
Yahudi, artık siyaset bakımından, demokrasinin yerine proletarya hakimiyeti fikrini aşılamaya başlar.
Marksizm, Yahudi'nin, demokrasiden vazgeçmesini sağlayan ve Yahudi'yi milletleri, dikdatörce, kaba kuvvet ile hakimiyet altına almasını sağlayan bir silah olmuştur.
Ah
nerede o günler, gerçekten öldüğüm zaman, şöyle aklı başında biri çıkıp beni denize filan atıverse, ne
iyi olurdu. Ne yaparlarsa yapsınlar da, beni lanet bir mezara tıkmasınlar.
Millet gelip
karnınızın üstüne bir sürü çiçek filan koyacak, daha bir sürü zırvalık. Öldükten sonra çiçeği kim ne
yapsın? Yani...
Bir iki kez ben de gittim onlarla, ama kestim sonra gitmeyi. Her şeyden önce, onu o çılgın
mezarlıkta görmekten hiç hoşlanmıyorum. Ölmüş heriflerle, mezar taşlarıyla filan çevrili bir halde.
Ancak İslam'ın başlangıçtaki başarısı öylesine hızlıydı ki, Sezar'a bir şey vermeye gerek kalmamıştı. Museviliğin teokratik potansiyeli de Islam'la karşılaştırıldığında suskunluğunu korumuştu: başlangıçta Vaat Edilmiş Topraklar'ın fethine yönelik bir imtiyaza sahip olunmasına karşın, vaadin yerine getirilmesi ne hızlı ne istikrarlı ne de sürekliydi. Diyasporanın koşullarının Sezar'ı yerinden etme mefkürelerini desteklemediği çok açıktı. (Modern Israil'de parlamenter sistem bir çıkmaza saplandığı için Osmanlı özerk toplumunun yasal kurumları, 'millet' sistemi hâlã canlı tutuluyor. Parlamentodan destek alma ihtiyacı içindeki koalisyonlar bir bedel ödüyor ve dinsel ilgiye, status quo'nun devamlılığını bahşediyorlar. Var olan nispi temsil nedeniyle Israil, Lübnan'la birlikte, Osmanlı toplumundan kalan bir parça olmayı sürdürüyor.)