Bize Düşen Kutsal Vazife Ünlü Acem şair ve filozoflarından Şeyh Sâdi’yi bilirsiniz. İşte bu büyük insanın (Bostan) adlı ölmez eserini oku­yorum. Henüz çocukken babasını kaybeden Şeyh Sâdi, bakınız, yelim çocuklar hakkında neler söylüyor: 1 — Gölgeni, lütuf ve himayeni, babası ölmüş yetimin başına sal. Onun sefalet tozlarını silk, top­rağını
KAFKASYA ve KAFKAS DAĞLARI Çocukluğumuzda ninelerimizin bize anlattıkları masallar arasında bir Kafdağı ve bu dağın arkasında büyük bir sarayda periler padişahı yaşardı. Periler, cinler, altından saraylar... Dünyada ne kadar meraklı ve cazip şey varsa hepsi orada idi. Böylece, bu masallar ülkesi uzun zaman çocuk muhayyilemizde yaşadı durdu.
Reklam
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri
Sayfa 231Kitabı okudu
air bütün öteki sanatlara da bir şekilde bağlıydı. Divanını yazıp bitirdikten sonra hattata veriyordu. Büyük çapta bir tekke mensubu olan o hattat ı divandan ta’lik hattın son kıvraklığıyla bir sanat eseri daha yaratıyordu. Mücellid deriden, sahtiyandan temasın hazzına daha misal gösteriyordu, müzehhib gözleri arapkari çizginin oyunlarıyla zevkiyle bir kere daha kamaştırıyordu. Sufi şairin divanındaki sözleri bestekar birer makamdan besteliyor, Rumeli ve Anadolu tekerini cûş u hurûşa getiriyordu. Naatleri naathan mevlidlerle okurken, bütün bir ümmet zevkinden “Allah” ve “Ya Muhamed” nidasıyla kubbeleri inletiyordu. Sufi şaire mimar, camilerin, mescidlerin, tekkelerin, dergahların, medreselerin, türbelerin, çeşmelerin cephelerinde bir yer arıyordu, taşçı taşını kesiyor, hattat kitabeyi yazıyor, hakkak oyuyurdu. Şair bütün dini ve milli hayatın bir şahidi mevkiinde idi. Peygamberlerden velilere kadar bütün şahsiyetleri şiirleriyle yaşatıyordu. Nef’i diyor ki Sultan Süleyman’ın nâmını haşre dek yaşatan Bakî’nin sözündeki âb-ı hayattır. Hz. Muhammed (S.A.V)’in hakikatini, mi’racını, Hz. Hüseyin’in trajik şehadetini, Hallac-ı Mansur’un dara çekilişini, Seyyid Nesimî’nin ten libasından soyuluşunu, Mecnûn’un aşkını, Zünnun’un cezbesini yaşatan da hep o şairin şiiri idi. Hasılı şair bütün sanatlara, bütün hayata böyle bağlarla bağlı ve o cemiyetin timsali idi.
KANLI BALKANLAR Vîrâjıelerin yasçısı baykuşlara döndüm, Gördüm de hazanımda bu cennet gibi yurdu!
BU MİLLET NEDEN AĞLAR ÖNSÖZ Ben şair değilim. Fakat şiirin ne demek olduğunu bilenlerdenim... Çocukluğumdan beri şiire karşı içimde sonsuz bir alâka var!.. İlk ve orta mektep sıralarında okurken, kıraat ve Türkçe kitaplarındaki manzumelerin, şiirlerin hemen hepsini farkında olmadan ezberlemişim! Hafızamın zayıflığına, çok dalgın
Reklam
592 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.