Rus inkılâbı denen hâdisenin inkılâp gibi büyük bir kelimeye lâyık olduğuna aslâ inanmıyorum. Milovan Cilas'ın dediği gibi 1917'de Rusya'da bir saray inkılâbı oldu. Beyaz bir çarın yerini kızıl bir çar aldı.
Marksizm' e göre, geçici bir "proletarya diktatörlüğü" aşamasından sonra, devlet yavaş yavaş yok olacak ve bireylerin üzerindeki -devletten kaynaklanan-baskılar da ortadan kalkacağı için, gerçek bir özgürlük ortamı doğmuş olacaktı.
Oysa bu konudaki en eski örneğe bakınca, çok farklı bir gelişim çizgisiyle karşılaşıyoruz. 1917 Rus Devrimi'nden sonra, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet düzeni kaldırıldı, ama tam anlamıyla sınıfsız bir toplum ortaya çıkmadığı gibi, devlet de giderek yok olacağına, daha etkin ve güçlü bir duruma geldi. "Proletarya diktatörlüğü" Lenin zamanında tek partinin diktatörlüğüne, Stalin döneminde de tek kişinin diktatörlüğüne dönüştü. Tarihin hiçbir döneminde rastlanmadığı kadar müdahaleci bir devlet modeli oluştu. Milovan Cilas'ın deyimiyle, ayrıcalıklı bir yönetici "yeni sınıf" ortaya çıkh ve işçi sınıfını temsil ettiğini öne süren bu küçük azınlığın ayrıcalıklarının sürmesi için baskıa bir devlet gücünün varlığı zorunlu hale geldi.
Çin komünistleri ve Kamboçya'daki Kızıl Khmerler, kent ile kır ve kafa ile kol emeği arasındaki farkları ortadan kaldırmak istiyorlardı, ama bunu ancak insanların bütün temel haklarına el koyarak yapabildiler. Sovyetler, emek ya da yeteneği ödüllendirmek yerine ihtiyaçları tatmin etmeyi denediler, ama bunun faturası çalışmaya ilgi duymayan bir toplum oldu. Kaldı ki, bütün komünist toplumlar son tahlilde belli bir miktar sosyal eşitsizliğe, Milovan Cilas'ın "yeni sınıf diye adlandırdığı parti yetkililerine ve bürokratlara tahammül ediyordu.
Rus inkılâbı denen hâdisenin inkılâp gibi büyük bir kelimeye lâyık olduğuna aslâ inanmıyorum. Milovan Cilas'ın dediği gibi 1917'de Rusya'da bir saray inkılâbı oldu. Beyaz bir çarın yerini kızıl bir çar aldı.
"Bir toplumsal mücadelenin nihai sonuçları hiç bir zaman onu yürütenlerin tasarladıkları çeşitten olamaz. Bu gibi bazı mücadeleler insan zekasının ve eyleminin denetim alanının ötesinde sayısız ve karışık koşullar dizisine bağlıdır. Bu, insanüstü çaba isteyen ve toplumda çabuk ve köklü değişiklikler yapan devrimler için özellikle doğrudur."
MILOVAN CILAS, Yeni Sınıf. 1957
Sayfa 293 - The Emergence of Modern Turkey, TÜRK TARİH KURUMU YAYlNLARI, [Beşinci Baskı 1993], ISBN: 975-16-0303-XKitabı okudu
Savaşlarda, politikada ve güncel hayatta kullanılan strategemleri örnekleriyle anlatıyor. Çin tarihinden çokça örnekler var. 2.dünya savaşı ve 1.dünya savaşından, diğer birçok savaşlardan da verilmiş örnekler mevcut.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin hangi stratejileri uygulayarak 15 trilyon doları aşarak dünyanın en büyük 2.ekonomisi olduğunu anlamanıza
Milovan Cilas, 1945-54 döneminde Kardelj ile birlikte Yugoslavya’nın baş ideologu idi. İşçi özyönetimi ve bağımsızlık politikalarının oluşumunda belirleyici ağırlığı vardı.
Sayfa 73 - 2. Baskı Birikim Yayıncılık Ltd. İstanbul 1995