Druidlerin kutsal ağacı olan meşenin (Quercus) gövdesine koruma amaçlı (yıkılmasın diye) dört eşit kısma ayrılan daire şeklindeki Kelt işareti kazınırmış. Bu gelenek Druid kültü unutulup gittikten uzun zaman sonra bile sürdürülmuş. Benzer şekilde, kimi eski moda bahçıvanlar bugün hâlâ bazı bitkileri "şans getirsin diye" bahçelerine dikiyorlar, ilgili büyünün nereden geldiğini çoktan unuttukları halde. Mesela, Saksonların fırtına ve doluya karşı garantili koruma olarak gördüğü mine çiçeği bunlardan biridir, dokuzuncu yüzyıldan Leechbook of Bald and Cild'da bu bilgiye atıf vardır.
Sayfa 76 - Alef YayıneviKitabı okudu
Tatlılık dolu bahçe Otlar içinde birden Sürer mine çiçeği Ve benim ölmüş kalbim Doğar hoş kokusunda Gölgeyi tatlı kılan
Reklam
Hakîm yaşlı çifte sormuş: Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış: Hakim Bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi, ben de çiçekleri çok severim. Kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin önceliğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün farkettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma ramen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunu üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamama gerektiğine karar verdim. Hakîm kadına hak vermiş ama adettendir diye adama sormuş: Senin söylecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış: Eşimin anlattığı herşey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir, ama eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldım. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltıp, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip, bana hayatı bahseden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim... Hakim çifti boşamamış..
" Doktorcuğum limon çiçeği nasıldır bilir misin? Şahane bir ağaçtır. Ve limon çiçekleri muhteşemdir ama gel gör ki meyvesini dilin damağın kamaşmadan yiyemezsin aşk da böyledir çocuğum doktorcuğum. Şarkıdaki gibidir."
Sayfa 19 - YKYKitabı okudu
Mine Çiçeği Efsanesi!
Mine çiçeği bir sevgi hikayesidir. Hikayeye göre yaşları 70 civarlarında bir çiftin boşanmak için başvurması üzerine hakimin sorusu şöyle olmuş: Bunca seneden sonra neden ayrılıyorsunuz? Yaşlı kadın hakimin bu sorusu karşısında yaşadıkları durumu anlatmaya başlamış. Eşinin bir mine çiçeği getirdiğini ve bu çiçeğin çok su istediğini düzenli olarak sulanmazsa öleceğini söylediğini iletmiş. Aynı zamanda kendisinin kemik rahatsızlığı olduğunu da eklemiş. Bu zaman zarfında kadın geceleri bile uykusundan kalkıp mine çiçeğini sulamış, bakımını eksik etmemiş. Ancak aynı ilgiyi eşi göstermemiş. Bunun üzerine ayrılmasının sebebi olarak da bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamak istemediğinden boşanmaya karar verdiğini dile getirmiş. Hakim kadını dinledikten sonra adama dönmüş. Adam da ifadesinde; mine çiçeğinin çok su istediğinin bilincinde olduğunda ama aşırı sulandığında da öleceğini belirtmiş. Karısının kemik hastalığı olduğundan ve egzersiz yapmadığından dolayı eşine bu yalanı söylediğini itiraf etmiş. O her gece çiçek ölmesin diye kalkıp suladı böylelikle hareket etti, ben o uyuduktan sonra kalkıp çiçeğin suyunu döktüm diye ifade vermiş. Ben eşimi çok seviyorum demiş. Mine çiçeği efsanesi bu hikayeyle anlaşılmaktadır ki; sevgi çiçeğidir.
Mine Çiçeği
Hâkim elli yıllık evliliklerinden sonra, neredeyse yetmiş yaşına gelmiş olan çiftin boşanma taleplerini dinliyormuş. Onları dinledikten sonra sormuş: “Elli yıl sonra neden boşanmaya karar verdiniz. Bir ömrü beraber geçirmişsiniz. Neden ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevap vermiş: “Hâkim bey, bir ay kadar önce böyle bir düşüncem yoktu. Bir gün eşim bana, bir mine çiçeği getirdi. Bu çiçek, suyu çok severmiş ve belli sürelerde sulanmadığında solup ölürmüş. Ben kemik erimesi olan bir hastayım. Geceleri uyanıp, çiçekleri sularken bir şey fark ettim. Hasta olan benim ve her gece ben kalkıp çiçeği suluyorum. Eşim bir kez olsun çiçeği sulamak için uykusundan fedakârlık etmiyor” Hâkim kadını dinledikten sonra ona hak vermiş ve ardından da kocasını dinlemiş. “Senin söylemek istediğin bir şeyin var mı?” Yaşlı adam cevap vermiş: “Eşimin anlattığı her şey doğrudur hâkim bey. Ancak eklemek istediğim bir şey var. Mine çiçeği çok sulandığı zaman ölür. Eşimin kemik hastalığı var ve iyileşmesi için düzenli olarak egzersiz yapması gerekiyor. Fakat eşim bunu ihmal ettiği için, ben de bu yalanı uydurdum. Çiçek ölmesin diye, her gece kalkmak ve onu sulamak zorundaydı. O uyandığı zaman, ben de uyanırdım. Ama o bundan habersizdi. O çiçeği suladıktan sonra, ben çiçeğin suyunu boşaltır ve toprağını da peçete ile kuruturdum. Sonra da gelir eşime sarılır ve onunla birlikte uyurdum. Böylece hem çiçek, çok sulanmadığı için ölmezdi, hem de eşim gece egzersiz yapmış olurdu” Hâkim bu sözleri dinledikten sonra, davayı düşürmüş ve çiftleri boşamaktan vazgeçmiştir.
Reklam
Dinleyip anlamak lazım
Hakim yaşlı çifte sormuş : “Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?” Yaşlı kadın cevaplamış : “Hakim Bey, bir an öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, bende çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi.
238 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İris
Kahramanımız 5 yaşında babasını, 7 yaşında annesini kaybeden, dedesi Mehmet ile yaşayan Müzik Öğretmeni Mine. Kitabımız 2021 yılından, 1965 yılına yapılan zaman yolculuğunu konu alıyor. Ben kitaba bayıldım Yazarımızın kalemine yüreğine sağlık.. 10/10 Konusunu kısaca anlatmak isterim. Mine yakın arkadaşları Esra ve Ali ile kermese bez bebek
İris
İrisElif Yılmaz · Odessa · 202319 okunma
173 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.