Enkaz Altında Atan Minik Kalpler
Daha bedeni çok küçük dayanamaz dersin ama 65. saatte minik bir beden, 91. saatte bir başka minik beden onca betonun altından, tozun toprağın içinden sağ olarak çıkarılır. Hayatına sımsıkı tutunan minik eller... Allah'ın yardımının ulaşamayacağı yer yok. Onları ailelerine, sevdiklerine bağışlayan Rabbim'e şükürler olsun.
Benim de 4 yaşında bir kardeşim var ve Elif ve Ayda'yı ve diğer çocukları düşündükçe aklıma kardeşim geliyor. Gerçekten çok zor. Rabbim hepsini korusun. Uzun hayırlı bir ömür nasip etsin hepsine. 🤲🏻
#izmir #deprem #elif #ayda
Bu kadar acıyı kaldırır mı minik eller minik yürekler....
İzdiham Dergisi
@izdiham
·17 Ekim 2023 22:02
Gazze’ye şiir yazılmaz
Gazze’ye şiir yazılmaz
Gazze’ye şiir yazılmaz
Bülent Parlak
Rilke en bilindik öykülerinden birinde kılıçla kalemi konuşturur. Kılıç, kalemi aciz ve yetersiz bulmakta, kendine olan güvenine anlam verememektedir. Kalem; ikisinin de toprağın altından geldiğini ve ikisini işleyen ellerin de aynı eller olduğunu söyleyerek, benzerliklerini dile getirmek istese de kılıç farklılıklarını öne çıkarmakta kararlıdır... Sonunda bir el kaleme uzanır ve barış anlaşmasını imzalar.
Kalem ne kadar kırılgan ve naifse, kılıç da o denli vakur ve heybetlidir.
Emily Dickinson'ın fırtına ve kuş metaforundan bize kalan da budur... Umut; minik, tüylü bir kuş... Fırtına da zorlu insan doğasının ta kendisidir; En zorlu mevsimlerde, kuş tünediği ruhun dallarına sıkıca tutunmuştur... Tek istediği o tatlı ezgiyi söyleyebilmektir.
Ümit, ümidini hiç yitirmeyecektir...
Ümit deyince aklıma gelen şu nefis dizeler de 'kılıç gibi bir kalem'le yazılmıştır :)
"Umut! sevgili! iyiliksever umut!
Küçümsemezsin yasta olanın evini,
Ve asaletle, sevinçli bağlılıkla, hükmedersin
Ölümlülerin ve göğün güçlerinin arasında.
Neredesin?
Az yaşadım; ama soğuk esiyor
Akşamım daha şimdiden.
Ve dilsiz, gölge misaliyim,
Burada; ve ezgisiz kalmış
Kalbim dinleniyor göğsümdeki
Ürpertilerin arasında."
Hölderlin
BU KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYUN! (Sema Maraşlı)
On sekiz yaş altında evlenmenin cezasını çeken genç kadınlar onlar. Severek isteyerek düğünle dernekle evlendikleri kocaları hapiste, gerçek tecavüzcülerle aynı koğuştu yatıyor. Onlar da dışarıda babasız büyütmek zorunda kaldıkları çocukları ile hayat mücadelesi veriyorlar. Kocaları hapiste
Gözleri mor menekşe,
Pembe gül yanakları,
Eller beyaz zambak.
Yeşerip açarken hepsi,
Kurumuş minik kalbi.
Kırık Hava
Deniz manzaralı bir masa, daha ne olsunlu bir düşünce içerisinde seyre durmuştu o sırada sahilde olan biteni. Bir silsile halinde fikrine hücum eden düşünceleri kovmak isterken kendini yeni yeni düşüncelere itiyordu. Kimbilir kaç vakittir o masada oturuyordu ya da bu içtiği kaçıncı çaydı kendisi de bilmiyordu. Sanki ruhu bir boşluktan diğer
"Size göre burda en dayanılmaz şey ne yüzbaşım?"
"Çocuk ölümüne dayanamıyorum. Minik eller, bir küçük yürek, daha yaşamı zor taşımaya çalışırken ölümü nasıl kaldırabilir ki?"
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun inşallah. Çok zor bir durum biliyoruz elimizden geldiğince her koşulda koşmaya çalışıyoruz yapmakta zorundayız çünkü bu ülke hepimizin ve gidecek başka yerimiz yok.
Her dokunduğumuz yerden bin ah işitsek de, ellerinden geleni ardına koymayan Türk halkı ile birkez daha gurur duydum.. Adamın iki kızı enkazdan çıktığı halde bize ateş yakanı mı ararsın bize birşey yedirmek için varını yoğunu ortaya koyanı mı ararsın.. Tabii ki gecemizi gündüzümüze katıp hayatımızdan ödün vereceğiniz çünkü kalbi temiz minik eller bizi bizleri gördükleri zaman pervane oluyoruz etraflarında kimisinin annesi kimisinin abisi babası rahmetli olmuş ama onlar bu soğukta çaresizler elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Bazen 24 saatlik yorgunluk bile bir gülüşe bir bakışa bedel oluyor.. bu iki meleğe iki gün ara ile denk geldik ikisi de bal küpü Allah ayaklarına taş değirmesin.