Théodule'den sıkıldım. Barış zamanında savaşçı gibi giyinenleri pek sevmem. İstersen kendin misafir et. Sanırım kılıcı kullananları kılıç taşıyanlardan daha çok seviyorum. Kılıçların savaştaki şıkırtısı kınların kaldırımdaki gürültüsünden daha hoş. Üstelik yalancı cengaver gibi şişinmek ve kızlar gibi daracık giyinmek, zırhın altına korse takmak. Gerçek bir erkek çalım satmaya ve yapmacıklığa eşit mesafede durur. Théodule'unu kendine sakla, dedi.
Şimdi bana hikayenizi anlatın, lakin acele etmeyin! dedi Ağaçsakal.
"Hobbitler, Hobbitköy'den ayrılışlarından itibaren gelişen öykülerini ona anlatmaya başladılar. Herhangi bir sıra takip etmediler çünkü sürekli birbirlerinin sözünü kesip duruyorlardı; sonra Ağaçsakal da sık sık konuşmayı kesiyor, daha önce söylenmiş olan bir noktaya dönüyor veya daha sonraki olaylarla ilgili sorular sorarak ileriye
Değer yargılarınıza verdiğiniz kalıplardan ırak ve bağımsızım. Bir uyanış cesareti düşüyor avuçlarıma. Biçimsizlik! Uzak bir dünyaya bakış oluyor bu size göre. Canımsınız.
İşe vaktinde gel, söylenenleri yap, aldığınla geçin, fazlasını isteme aman işsizlik var, faturalarını düzenli öde, geciktirirsen devlet baba affetmez avucundakileri de alır
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum.
Tamam Tuna, bekliyorum.
Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana