Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mısır Takvimi
Toplum için hayatın ritmi her zaman Nil'in taşma zamanlarına bağlı olmuş, Akhet (taşma), Peret (büyüme) ve Şemu (kuraklık) olarak adlandırılan yılın dönemleri mevsimsel takvimi oluşturmuştur.
Piramitlerin bazı yıldızların konumuna göre yapıldığını biliyoruz ama Mısır astronomisine dair bildiklerimiz bu kadar kıtken bu bilgi bizi sıkıntıya sokmuyor mu? Sirius Mısırlıların merak ettiği yıldızlardan biriydi .Ancak bu merak insanın zihninde soru işaretleri bırakıyor. Çünkü Sirius mebhisten bile ancak şafak sökerken Nil nehrini yükselmesi ile gözlenebilirdi. Üstelik Mısırlılar Nil'in taşmasını tamı tamına hesaplayacak kesin bir takvimi 4221 yıl önce yapmıştı Bu takvim seriyorsun yükselişini baz alıyordu ve 32.000 yıllık devirleri hesaplayabiliyordu
Sayfa 80 - Artemis yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nil nehri her yıl belirli aylarda ve günlerde taşkınlarıyla insanlara büyük yararlar getirir, geri çekilirken de geriye ekime elverişli top­raklar bırakır. Taşkınlar ve geri çekilmeler oldukça düzenli olduğundan insanlar bu bilgiyi ve takvimi edindiklerinde gerisi kolaydır; kadınlar başka soğuk iklimlerdeki kadar zorlanmadan tarımın üstesinden ge­lebilirler. Nil'indışında ekinin sulanması için yağmura gerek kalmaz. Zaten yağmur çok az yağar. Mısır mitolojisinde bundan ötürü tufan öyküsü hiç yoktur. Fırtınalar, korkunç gök gürültüleri, yıkıp geçen sel­ler yoktur. Gök bundan ötürü "anne", her coğrafyadakinin aksine, top­rak ise babadır, gökannenin eşini simgeler.
Bir darı takvimi vardı; birçok akademisyen, Amerika kıtasına özgü 260 günlük takvimin, Mısır bitkisinin büyüme mevsimiyle ilintili olduğu kanısındadır.
"Yahudiler'in takvimi, Mısır'dan çıktıkları dönem de dahil hep Ay-Güneş takvimi olmuştu. Güneş takvimiydi çünkü hasat daima Passover'dan sonra yapılıyordu ve meyveler de daima Tabernacle Yortusu'ndan önce toplanıyorlardı Fakat takvimin ayları [gökyüzündeki Ay] Ay'a bağlanmıştı, çünkü Musa her ayın başında borazanların çalınmasını ve Mabet'e kızartılacak ve içilecek sunumların yapılmasını emretmişti ve kutsiyet her yeni hilal göründüğünde tekrarlanmıştı.."
Kleopatra, ordularıyla Mısır'a giren Roma generali Julius Sezar'i kendine âşık eder ve ağabeyini tahttan indirip yerine geçer. Sezar Kleopatra'ya duyduğu ilginin etkisiyle Mısırlıların kullandığı takvimi de beğenir. Mısır takvimi de bu aşkın bir sonucu olarak Roma'ya geldi. Roma takvimini mevsimlerle uyumlu hâle getirmek ve Mısır takvimini başlatmak için Sezar tam 425 gün süren bir ek yıl ilan etti. "Kargaşalık Yılı" olarak tarihe geçen bu yıldan sonra Mısır takvimi yürürlüğe girdi. Sezar'ın bu takvimin günlük hayattaki etkilerini görmesi mümkün olmadı. Ertesi yıl Shakespeare'in "Sen de mi Brütüs? Öyleyse yıkıl Sezar" sözleriyle edebiyata ve zihinlerimize kazıdığı suikast sonucu öldü. Yerine geçen ve Doğu Roma'ya hâkim olan Augustus da Kleopatra'ya aşık olunca Mısır takvimi on beş yüzyıl değişmeden kalmak üzere Batı dünyasına yerleşti.
Reklam
Bütün uygulamalarıyla din, size göre yararlı mı, yoksa zararlı mıdır? Bunların çoğunun, tarih boyunca, zararlı olduğu kanısındayım. Bazı iyi yönleri de yok değildir. Bu sayede, Mısır rahipleri takvimi hazırlamışlar, ay ve güneş tutulmalarını dikkatle izleyerek, ne zaman tutulacaklarını kesinlikle söyleyebilmişlerdir. Ama, genel olarak olumlu değildir sonuç. Çünkü insanların, herkesin düşüncesini, şaşmaz bir ahlâkî saçmalığın dayandığı eğitim sistemini bozan varlığı doğrulanmamış birtakım şeylere inanmaları pek önemli sayılmaktadır. Doğru ya da yanlış olduklarını araştırmadan bazı şeylere inanmak iyi, bazı şeylere inanmak kötüdür. Genel olarak bence çok kötülükleri olmuştur. Dar görüşlülüğü, geçmiş geleneklere kendini bırakmayı kutsallaştırmıştır. Dahası, hoşgörmezlik ve kini baş-tacı etmiştir. Özellikle Avrupa'da, hoşgörmezlikten dine aktarılabilen her şey, gerçekten korkunçtur.
Bilgi YayıneviKitabı okudu
İsa'nın Doğumu
Attis buğday tanrısı olduğu için onun acısı, ölümü ve dirilmesi de tıpkı olgun buğday tanesinin biçici eliyle yaralanışı, ambara konuluşu, toprağa gömülüp yeniden canlanması gibidir. Ana Tanrıça Hristiyanlık üzerinde bile etkisini göstermiştir. Noel’in tarihi bununla ilgili görülebilir. Julian takvimi 25 Aralık kış gün durumundadır, yani güneşin doğumu. Bu günde günler uzamaya başlar, bu dönüm noktasında güneşin gücü, etkisi artmaya başlar. Mısır'daki Hristiyanlar İsa'nın doğum günü için 6 Ocağı seçmişlerdi. Batı Kilisesi ise bunu benimsemedi, 25 Aralığı seçti. Bu daha çok halkın güneşin doğumuna düşkünlüğünden yararlanmak içindir.
Sayfa 15 - ElifKitabı okudu
Eski imparatorluk devrinde saptanmış olan Mısır takvimi, güneşe göreydi. Ancak, güneşin yıllık hareketinin gözlemlenmesinden doğmamıştı: Başlangıç noktası olarak, Sirius’un güneşe göre doğuş günü alınmıştı; Nil’in taşmaları da o zamana rastlıyordu genellikle. Uzun yılların gözlemlerinden sonra, olayın her 365 günde bir tekrarlandığı saptandı ve bu süre yılın uzunluğu olarak kabul edildi; yıl da 30 günlük 12 aya bölündü, artan beş gün de bayram günü sayıldı. Ancak, böylece saptanan yılın, güneş yılına oranla 6 saat kadar bir gecikmesi vardı; modem takvimde, bu düzeltme -her dört yılda bir gelen- 366 günlük bir artık yıl yoluyla yapılmaktadır.
Sayfa 120 - Adam Yayınları
Neyzen, Hayyam, Şair Eşref, Gürpınar
_Ben sana bok demem. Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu, necasetle yoğurmuş. Anan seni sıçar iken, yanlışlıkla doğurmuş. _Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim _Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan.
Reklam
Tanzimat'ın arifesinde bile Osmanlılarla Mısır arasında vaki harpte Osmanlıların hezimeti ile neticelenen Nizip Muharebesi, orduda zamanın askeri fennine vakıf Moltke gibi bir adamın raporu ile değil, müneccimbaşının çıkardığı astrolojik ahkamla idare edilmiştir.
Sayfa 112Kitabı okudu
"Bunların çoğunun, tarih boyunca, zararlı olduğu kanısındayım. Bazı iyi yönleri de yok değildir. Bu sayede, Mısır rahipleri takvimi hazırlamışlar, ay ve güneş tutulmalarını dikkatle izleyerek, ne zaman tutulacaklarını kesinlikle söyleyebilmişlerdir. Ama, genel olarak olumlu değildir sonuç. Çünkü insanların, herkesin düşüncesini, şaşmaz bir ahlâkî saçmalığın dayandığı eğitim sistemini bozan varlığı doğrulanmamış birtakım şeylere inanmaları pek önemli sayılmaktadır. Doğru ya da yanlış olduklarını araştırmadan bazı şeylere inanmak iyi, bazı şeylere inanmak kötüdür. Genel olarak bence çok kötülükleri olmuştur. Dar görüşlülüğü, geçmiş geleneklere kendini bırakmayı kutsallaştırmıştır. Dahası,hoşgörmezlik ve kini baştacı etmiştir. Özellikle Avrupa’da, hoşgörmezlikten dine aktarılabilen her şey, gerçekten korkunçtur."
Bütün uygulamalarıyle din, size göre yararlı mı, yoksa zararlı mıdır?Kitabı okudu
Yahudi takvimi, dini tarihindeki olayları anan birkaç bayram barındırır. Fısıh (Hamursuz), Mısır'dan Çıkış'ı ve özellikle de Tanrı'nın onuncu belasının Mısır'da ilk doğan çocukları öldürdüğü zaman Yahudi çocuklara "aldırılmamasını" kutlayan haftalık bir bayramdır. Şavuot (Haftalar Bayramı), Tanrı'nın Musa'ya emirler armağan etmesini anar. Sukot ( Mişkan Bayramı), Mısır'dan kaçışları sırasında İsrailoğullarını koruduğu için Tanrı'ya şükran sunar. Yahudi Yeni Yılı, Kefaret Günü Yom Kippur'a giden on günlük bir anma ve tövbe dönemi olan Roş Aşana şeklinde kutlanır.
Sayfa 216 - Kronik
Eski Krallık devrinde saptanmış olan "Mısır takvimi", güneşe göreydi. Ancak, güneşin yıllık hareketinin gözlemlenmesinden doğmamıştı: Başlangıç noktası olarak, Sirius'un güneşe göre doğuş günü alınmıştı; Nil'in taşmaları da o zamana rastlıyordu genellikle. Uzun yılların gözlemlerinden sonra, olayın her 365 günde bir tekrarlandığı saptandı ve bu süre yılın uzunluğu olarak kabul edildi; yılda 30 günlük 12 aya bölündü, artan beş gün de bayram günü sayıldı. Ancak, böylece saptanan yılın, güneş yılına oranla 6 saat kadar bir gecikmesi vardı; modern takvimde, bu düzeltme -her dört yılda bir gelen- 366 günlük bir artık yıl yoluyla yapılmaktadır. Eski Mısırlılar ise, bu düzeltmeyi yapmadıklarından, yüzyıllar boyunca farklılık büyüyor ve her 1460 yılda bir düzeltme yapılıyordu. Bu süre Mısırlı astronomlarca belirlendi ve --Sirius'un Mısır dilindeki adından hareketle- "Sothis Dönemi" diye adlandırıldı.
Sayfa 106Kitabı okudu
Mezopotamya 'da astronomi ve matematik:
Babilliler astronomi ve matematikte çok üstünlerdi. Güneş yılıyla uyumlu olması için düzenli olarak artık-ay ekledikleri ve aya bağımlı bir takvim (ay yılı) geliştirdi­ ler. Hesapları o kadar kesindi ki, Babilli astronom Kidinnu (İ.Ö y. 380) bir ay döngüsünü gerçek süresinden birkaç saniye yanılmayla hesaplayabilmiştir. Babillilerin takvimi daha sonra (Babillilerin tutsaklık döneminde) Yahudilere geçmiştir. İ.Ö 1800-1600 döneminden kalma tabletlerde çarpma ve bölme işareti, kare, küp, hatta bazı logaritma hesaplannın bile yapıldığına dair kanıtla­ra rastlanıyor. Babilliler V2’nin değerini 0,000007 olarak hesaplamışlardı ve artık günümüzde Pythagoras Teoremi’ni, filozofun ardıllarının teoremi keşfet­ melerinden bin yıl daha önce bildiklerine kesin gözüyle bakılıyor. Matema­tik, mühendislik ve ölçümlemenin pratik ihtiyaçlarına bağlıydı; çeşitli şekille­ rin alan ve hacim ölçülerinin hesaplanmasına ilişkin bilgiler günümüze ka­dar gelmiştir. En çarpıcı buluş birbirini izleyen iki rakamın konumsal olarak simgelenmesiydi (12 sayısında 1 rakamı onar onar sayılan miktarların, 2 ise fazladan eklenen birimlerin yerine geçiyordu.) Babilliler 60’ı temel almışlardı. Örneğin 70,60' lik temel birim üstüne 10 fazladan birimin eklenmesiydi. 60’ın kullanımı çok elverişliydi, çünkü diğer birçok sayıya bölünebiliyordu; bu sis­tem, zamanı ölçmede (bir dakikadaki saniyeler, bir saatteki dakikalar) ve açılarda hâlâ kullanılıyor.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.