Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınların tabi kılınması günlük varlığımızın bir gerçeği, ancak bu durum ne modern kapitalizm ile başladı ne de sosyalist toplumlarda otomatik olarak yok olacak. Diğer kültürlere baktığımızda, cinsel eşitsizliğin dünyada yaygın olduğunu ve içinde bulunduğu kurumların uzun ve karmaşık bir tarihe sahip olduğunu görüyoruz. Bu olguyu tam olarak anlamak için onun köklerini bulmalı ve çok sayıdaki dizilim ve dönüşümünün izini sürmeliyiz.
Sosyal arenadan ahlâkın çekilmesi, Batı modernitesinin erdemin yerine araçsal aklı, kâr güdüsüne güç temerküzünü koymasının kısmi bir tezahürüdür. Kâr yönelimli kapitalizm, meşru bir ahlâki kozmoloji için sağlam zemin oluşturmuyor. Belki de ahlâkın ve merhametin daha yüksek sesle konuşacağı bir zamana erişmiş bulunuyoruz. “Kendime bunu borçluyum” diyor modern insan, dünyaya değil, kendine borçludur o. Modernin iç savaşı, kendisinden en yüksek düzeyde verimi almak üzerinedir. Geçmişin geleneği kişinin kendisine dikkatinin ve kendisini tatmin etmesinin üst sınırlarını çiziyordu. Artık sorun toplumun değil kendi taleplerimizin, kendimiz tarafından, ne ölçüde karşılanabildiğidir. Böylece histeri gibi bastırma ile ortaya çıkan ve sosyal günahkârlık korkusundan beslenen bozukluklar kaybolur ve onların yerini, sabrın ölümünü simgeleyen dürtüsellikle ilgili belirtiler alır. İçsel dürtülere yönelik dikkat, pazar ekonomisine koordine edilir ve şöyle söyler: “Senin her şeye hakkın var!”. Özgüven mesnetsiz bir biçimde şişirilir ve tüketimciliğin ekmeğine yağ sürülür: “O arabaya hakkın var! O eve, o giysiye hakkın var!”. Modern ruhun temel özelliklerinden birisi de bu hak etme duygusudur.
Reklam
Protestanlık kısaca ; İslamize olmuş hıristiyanlıktır .Yani İslam’ın dünya görüşüyle tanışan hristiyanlığın , İslam’ın dünya görüşünü , düşüncesini ve hareket tarzını almasına rağmen hiristiyan kalması . Tıpkı Avrupa’ya gidip öğrenim yapan Müslümanları Avrupa’nın düşüncesini ve yeni ilim tarzını almasına rağmen dininde kalması gibi .Bununla beraber Protestanlık Avrupa’nın modern anlayışına göre inancını yeniden yorumlamaktadır .Avrupa’da Katolik mezhebi İslam toplumunda tanıştığından dolayı islamize olmuştur .Yani islam toplumunun verdiği uyanıştan dolayı aydın kesin protesto yoluna gidiyor ve itiraz ediyor .Kendilerini donduran , sınırlayan ve geri kalmaya sevk eden mezhep aleyhinde ayaklanıyor .
Sayfa 61 - DünyaKitabı okudu
SÖ: "Ben yapmadım. çocuğum yapsın, ben görmedim çocuğum görsün." Senin kaderin ayrı, onun kaderi ayrı. Sen bir şeyleri yapmadıysan, yaşamadıysan o senin kaderin. Belki yaptıkların yeterdi, onu da fark etmiyorsun. Ailelerin mahrumiyetlerini hissettikleri ne varsa çocuklarına sunmaya çalışmaları da çocuk terbiyesi üzerinde negatif bir etkiye sahip. Görüyorum, insanlar reşit oluyorlar, yaş itibariyle büyüyorlar ama otuz yaşında hâlâ düşünmeyi ve sevmeyi beceremiyorlar. Sevmek için ruhun enerjiye ihtiyacı var; fakat sevemiyor, bağlanamıyor, inanamıyorlar. KS: Hocam. bu konuda neşredilmiş bir çalışma var: Adı Arrested Adulthood. Yani "Tutuklanmış Yetişkinlik".Yazarı James E. Cötâ, şöyle diyor: “Günümüz toplumu, insanları ergen kalmaya zorluyor. Büyüyemiyor insanlar." Modern kapitalizm insanları harcama üzerinde sabit tutmaya çalışıyor. En çok harcama yapanlar da ergenler. Ne yapacaklarını düşünmeden alışveriş yapıp sonucunu hesap etmeden hayatlarına devam edebiliyorlar. Sözünü ettiğimiz kitle, gençliğin dizginlenemez tüketim alışkanlıklarını devam ettirmek isteyen, hiç yaşlanmamış ve yaşlanmayacakmış gibi yaşamak isteyen bir kitle.
Sayfa 217Kitabı okudu
Kapitalizm önce arzuyu üretiyor sonra sattığı mallarla onu doyuruyor. Şehirlerde katedral ve caminin merkezi yerini artık ticaret kuleleri aldı. Şehre yaklaşanlar mabetlerin gölgesiyle değil paranın kibriyle selamlaşıyor önce. Modern kültür gençliğe, genç tarz-ı hayat kalıplarına çok fazla vurgu yapıyor. Yaş ve yaşın getirdiği bilgelik artık geçer akçe değil. Bütün bir toplum çocuksulaşma eğilimine giriyor, eğlence programlarının karşısında göbek atıyor, ergenlerin tüketim kalıplarını benimsiyor ve onlar gibi ben merkezci yaşamaya başlıyor. “Bana! Önce bana! Sadece bana! Hep bana!” diyen ve dünyanın sadece kendi çevrelerinde döndüğünü düşünen, büyümemiş, ıstırapla sınanmamış, ağrıyı ve acıyı gördüğü yerde hayalet görmüş gibi kaçan bir insan kuşağı dünyayı istila ediyor. Kemal Sayar
Avrupa, erken modern çağda, sonradan dünyayı fethetmesini sağlayacak nasıl bir potansiyel geliştirmişti? Bu soruya birbirini tamamlayan iki cevap verilebilir: modern bilim ve kapitalizm.
Sayfa 281 - Kolektif Kitap
Reklam
1062 syf.
·
Puan vermedi
·
24 günde okudu
Geçtiğimiz günlerde bitirdiğim dünya klasikleri arasında bir baş yapıt.Birçok yazarın esinlendiği,önerdiği,listelerin baş taçlarından olan bence muazzam bir eser.İlk okurken Aşkı Memnu'yu anımsadım,bazı karakterlerin hareketleri benzese de bu kitap bambaşka.Kalın olması hasebiyle gözümüzü korkutuyor ama elinize alınca karakterlerin iç dünyasına dalıp gidiyorsunuz.Baş karakter Anna Karenina olsa da benim için baş karakter Levin oldu.Yer yer sinirlensem de,son anda beni şaşırtsa da onun hayata bakış açısından çok değerli notlar çıkartabilirsiniz.Varoluş sorgulamaları,anlam arayışları kafasında hep bir soru işaretleri ile bir yön bulmaya çalışıyor. Ve en son Tanrı'ya inancın hayatın anlamı ve sevinci olduğuna karar kılıyor. Fazlaca Levin üzerinde durmuş oldum biraz da genel hatlarından bahsedeyim. Tolstoy öyle yazmış ki kitapta her konuya değinmiş.Anna'nın kocası ile ilişkisi(Aleksey), Vronskiy'e olan yasak aşkı içerisinde aile ilişkilerini,kadının ailedeki önemini,doğru hayat arkadaşı seçimini,gururu, kıskançlığı,ihtirası,sevgiyi ve saygı duygularının tümünü göreceksiniz. Levin'in ve ağabeylerinin çiftçilik hayatında devrin Rusya'sının ekonomik problemleri,işçi sorunları ,emeğin önemine değinmiş.Bu sırada da liberalizm, sosyalizm,kapitalizm gibi 19.yy yeni çıkan modern hayata yön veren akımlardan da bahsetmiş. Kiti,Dolli ve Anna üzerinden de çocuklarla iletişimi,anneliğin içini doldurarak anlatmış. Kısacası hayata dair her şey var.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,2bin okunma
İbrahim Çolak
Başkalarına yakıştırmamak ancak kendimize hak görmekti. Daha derinlerde, sosyolojik olarak bu durum, modern ve kapitalizmin hüküm sürdüğü günümüz dünyasının temel dinamiği oluyordu. Kapitalizm doğası gereği bizlere her geçen gün daha fazla seçenek, daha fazla tüketme hilesi sunarken diğer taraftan bizleri “fakir” kılıyordu.
Modern toplumda iş ve aile temel tatmin kaynakları olarak öne çıktığında, birindeki mutsuzluk kolaylıkla diğerine de tercüme edilebilir hale geldi. Boşanma ve bekar yaşama oranları arttıkça ‘başarılı bir evlilik’ insanlar için gurur kaynağı olmaya başladı. Günümüzde evlilik, ilahi bir buyruk doğrultusunda hayatı tanzim etmeyi değil, modern toplumları kemiren güvensizlik ve yalnızlığı iyileştirmeyi vaat etmektedir. Kapitalizm, duygusal bağları da elden geçirmiş durumdadır. Duygusal kapitalizm, modern toplumda duygusal bağları akılcılaştırıp metalaştırmıştır. İlişkiler maliyet-fayda analizi üzerinden değerlendiriliyor artık. Sen bana ne veriyorsun ve verdiğin şey, sana katlanmam için değer mi? Değişen cinsiyet rolleriyle birlikte kafa karışıklığı da artıyor. İlişkilere bir de çelişkiler zinciri ekleniyor. Kadınlar iş ve ev yaşamı arasında mütemadiyen yer değiştiriyor. İş yaşamının katı çalışma koşulları kadınların işini zorlaştırıyor.
Sayfa 252Kitabı okudu
336 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
trrrrum, trrrrum, trrrrum! trak tiki tak! makinalaşmak istiyorum! beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu! her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
Reklam
Kapitalist sistem
Az önceki kısasıydı bu uzunu :) Çünkü kapitalist sistemi ve sonuçlarını anlatmaya kitaplar yetmez. Eski bir yazım. İnsan aklını kullanır, büyük pencereden bakarsa, hakim bir gücün kendilerini yönettiğini, bilinçli bir şekilde kendilerini bir yöne doğru ittiklerini göreceklerdir. Toplumu; üretmeyen, tüketen(sadece maddi değil;kültürü, dini,
Kapitalizm sadece bir üretim biçimi, bir iş hayatı ve malî düzenleme değildir. Kapitalizm eğlence hayatından, eğitime; düşünce hayatından cinsiyete kadar insan ömrünü belli bir şekle sokmadıkça kendi hayatiyetini devam ettiremeyeceğini bilenlerin modern mutlakiyetçi düzenidir.
Sayfa 177 - Çıdam yayınları
VAATLER ÜLKESİ (ZİEMİA OBİECANA)
Vaatler Ülkesi 1975 Polonya yapımı dramatik dönem filmidir. Özgün adı “Ziemia Obiecana” olan film uluslararası gösterimlerde ve İngilizce konuşulan ülkelerde Land of Promise ve The Promised Land adları ile gösterime sunulmuştur. Film Türkiye'de 23 Mart 1991'de 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde de gösterilmiştir. Senaryosunu Nobel
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.