Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı'yı, ABD'yi, Rusya'yı tanımak için 2010 sonrasında Suriye'deki iç savaşı beklemek gerekmiyordu. Bu millet ve bu coğrafya insanı Haçlı Seferlerinde, Endülüs'te, Mohaç'ta, Varna'da, Viyana'da, Preveze'de, İnebahtı'da, Trablusgarp'ta, Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, Kıbrıs'ta, Körfez Savaşı'nda, Afganistan'da, Somali'de ABD, Batı ve Rusya'nın gerçek yüzünü gördü. Mitlere sarılmak yerine tarihimizle yüzleşip geleceğe emin adımlarla yürüyerek güçlü bir gelecek inşa edebiliriz. Savaşmadan da masada güçlü olamazsınız. Savaş meydanında güçlü olursanız masanın baş köşesinde siz oturursunuz. Ancak savaş, diplomasinin tüm kanalları kapanırsa bir çözüm olarak görülmeli. Diplomasi etkin kullanılırsa elbette ki savaşa gerek kalmaz. Güçlü diplomasi için de pratik, deneyim ve yetenek gerekiyor. Ancak diplomasinin olmazsa olmazı "devletler ve hükümetler arasında küslük olmaz" ilkesidir. Duygularınıza ve öfkenize yenik düşerseniz devletinizi de hükümetinizi de zor durumda bırakırsınız. Bu hataya düşmemek için her zaman devletin tepesinde derin, donanımlı, deneyimli ve sağduyulu insanlar olmalıdır. Çünkü savaş toplumlar arasında uzun bir süre geçmeyecek husumet ve düşmanlıklara yol açar. Savaş kısa vadede kesinlikle kazandırır ama uzun vadede savaşın sonuçlarının bıraktığı izler kalıcıdır.
Şarlken ve Kanuni Mısır, Suriye ve Hicaz'ın ani fethi sonrası Osmanlı sultanları “Hâdimü'l-Haremeyni's-Şerefeyn” gibi dini unvanları ön plana çıkarip İslam dünyasının liderliğine soyunurken, Şarlken'in şahsındabirçok toprağın birleşmesi, Hıristiyan dünyasını (Universitas Christiana) tek bir hükümdar altında bir araya getirme projeleriniortaya
Reklam
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Asıl adı Mehmet Agâh olan şairimiz, 1884 Üsküp doğumludur. Lise (idadi) öğreniminden sonra İstanbul'a gelir ve Tevfik Fikret ve Halid Ziya Uşaklıgil'in eserlerinden de etkilenerek 18 yaşında dil öğrenimi için Paris'e gider. Yahya Kemal Beyatlı'nın öğrencilik yılları sıkıntı içinde geçer. 1913'te Türkiye'ye kesin dönüş yapar. Savaş yıllarında Edebiyat öğretmenliği ve Medeniyet Tarihi hocalığı yapar. Milli mücadeleyi teşvik edici ve Atatürk'ü öven yazılar yazar. Sonrasında Atatürk'ün daveti üzerine milli mücadelenin içine fiilen katılır. Usta şairimiz, Varşova, Madrid, Lizbon ve Pakistan büyük elçilikleri yapmakla birlikte, Yozgat ve Tekirdağ milletvekilliği görevlerini de ifa etmiştir. Yahya Kemal Beyatlı, 1 Kasım 1958'de vefat etmiştir. Şimdi gelelim usta şairin edebi kişiliğine, şair her ne kadar çoğunlukla Sessiz Gemi şiiri ile bilinse de, burda okuduğum birçok şiiri hiç de Sessiz Gemi'yi aratmayacak niteliktedir. Yahya Kemal bir vatan şairidir. Milli ve manevi değerlere çok önem verir. Bunun işaretlerini birçok şiirinde görmek mümkündür. Birçok şiirinde padişahları övdüğü görülür. Ben daha çok lirik şiirlerini severim. Mesela, Akıncı, Mohat Türküsü gibi... Aşk şiirlerine ise, Endülüs'te Raks ve Mehlika Sultan şiirlerini örnek gösterebilirim. Bu arada Endülüs'te Aşk şiiri şarkı da olmuştur. Hâlâ dinlemeyen varsa, mutlaka dinleyin derim. Bir Başka Tepeden ve Rindlerin Akşamı şiirleri ise şairin diğer çok bilinen ve de aynı zamanda bestelenmiş şiirleri arasındadır. Şairin ezanı öven Ezanı Muhammedi adlı şiirini anmazsak eksik kalır. Kitap 1985 basımı..
Yahya Kemal Beyatlı - Hayatı ve Eserleri
Yahya Kemal Beyatlı - Hayatı ve EserleriMetin Akar · Bulvar Gazetesi · 19866 okunma
"... yoksulluk içinde büyümek beyin gelişimi üzerinde çarpıcı etkisi olan kronik strese yol açar, ancak beslenme yetersizliği gibi çeşitli başka faktörleri de içerdiğinden hangi bileşenlerin beyin gelişimini etkileyebileceğini kesin olarak belirlemek olanaksızdır."
Sayfa 163
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
"Beynin alın ve şakak lopları oksijensizliğe özellikle duyarlı olduğundan inme sıklıkla bu bölgeleri etkiler ve konuşma kusurları, kas zaafı ya da vücudun bir yarısında felç gibi karakteristik belirtilere yol açar."
Sayfa 134
Reklam
Türklüğün Perişan Hali... Ben bir Türküm! Perişanım... Çünkü Türklük perişan o ağlarken ben gülemem. O ölürken ben kalamam. Ben kıtalara iklimlere sığmayan, milletlere hükmeden bir ırkın çocuğuyum. Damarlarımda üç kıtanın ırmakları dolaşır. Denizlerde hür dalgalar beni anar beni söyler. Hangi seferden, hangi zaferden bahsedeyim? Altaylardan
Mühim bir mesele
Elhasıl: Herşeyin ifrat ve tefriti iyi değildir. İstikamet ise, hadd-i vasattır ki: Ehl-i Sünnet Ve Cemaat, onu ihtiyar etmiş. Fakat maatteessüf Ehl-i Sünnet Ve Cemaat perdesi altına Vahhabilik ve Haricilik fikri kısmen girdiği gibi, siyaset meſtunları ve bir kısım mülhidler, Hazret-i Aliyi (RA) tenkid ediyorlar, Haşa, siyaseti bilmediğinden
Sayfa 30 - Envar Neşriyat
Şarlken ve Kanuni Mısır, Suriye ve Hicaz'ın ani fethi sonrası Osmanlı sultanları “Hâdimü'l-Haremeyni's-Şerefeyn” gibi dini unvanları ön plana çıkarip İslam dünyasının liderliğine soyunurken, Şarlken'in şahsındabirçok toprağın birleşmesi, Hıristiyan dünyasını (Universitas Christiana) tek bir hükümdar altında bir araya getirme projeleriniortaya
İngiltere'nin Basra ve Kızıldeniz Politikaları
19. Yüzyıl boyunca Avrupa devletlerinin ilgi gösterdikleri yerler Aden körfezi'ndeki stratejik noktaları oldu. Önemli ticaret merkezleri olan Maskat, Aden ve Moha İngilizler ve Hint yetkililer tarafından yüzyıl boyunca değerli kabul ediliyordu. 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeni bir yayılma politikası izleyen Fransa'da Mısır, Kızıldeniz ve Basra Körfezi taraflarında etkin olmak istedi. Bu durum İngiltere'yi rahatsız etse de asıl tehlike Napolèon Bonaparte'ydi. Çünkü Hindistan'a ilerleyen Napolèon İngiltere'yi bir dizi önlem almak zorunda bıraktı. 1798' de Fransızlar Mısır'a girdi. İngiltere bölgedeki Fransızları etkisiz kılmak için Maskat Sultanı ile anlaşma yaptı. 12 Ocak 1798 tarihli anlaşma Basra Körfezi'nde İngiliz varlığını başlatmış oldu. İngilizler daha da ileri giderek 1798 Ekimi ortalarında İngiliz politik acentesi aracılığı ile Fransız ve Hollandalıların Umman Bölgesi'ndeki ticari faaliyetlerini kısıtlama girişiminde bulundu. İngiltere Yakın doğuda yararlanabileceği her unsurla İran Şahı, Umman İmamı, Mekke Şerifi, Bağdat paşası ile işbirliği yaparak Fransızlara karşı onları ikna etmek istedi. İngilizler bölge üzerinde etkilerini artırırsa da Basra Körfezi çevresindeki birçok kabile özellikle en güçlüsü olan Kâsmîler İngilizlere karşıdır ancak Hindistan hükümetinin gönderdiği kuvvetler onları yenerek 1827'de anlaşmaya zorladı. Bu anlaşma korsanlığı yasaklar ve İngilizlerin bölgedeki varlığını kuvvetlendirir.
Sayfa 56 - Durmuş Akalın, "İngiltere'nin Basra Körfezi Politikaları ve General Townshend'in Kut'ül Amâre'de Esir Düşmesi"
31 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.