Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mühim bir mesele
Elhasıl: Herşeyin ifrat ve tefriti iyi değildir. İstikamet ise, hadd-i vasattır ki: Ehl-i Sünnet Ve Cemaat, onu ihtiyar etmiş. Fakat maatteessüf Ehl-i Sünnet Ve Cemaat perdesi altına Vahhabilik ve Haricilik fikri kısmen girdiği gibi, siyaset meſtunları ve bir kısım mülhidler, Hazret-i Aliyi (RA) tenkid ediyorlar, Haşa, siyaseti bilmediğinden
Sayfa 30 - Envar Neşriyat
_Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin
Reklam
Gen Patentlemek-Tanrı olma yolunda ilk yasal adım
Genetiği değiştirilmiş organizmalar üzerindeki ilk patent alma girişimi 1971'de General Electric'te çalışan mikrobiyolog Dr. Ananda Mohan Chakrabarty'ın 'yağı sindirebilen bir bakterisi ile başlar. Patent bürosu bu talebi 'yaşam formları patentlenemez' diyerek reddeder. GE ise yaşam formlarının tıpkı kimyasal ürünler gibi patentlenebileceğini savunur. Anayasa Mahkemesi dokuz yıl süren davayı, 1980'de patent hakkını Mohan'a vererek sonuçlandırır. Mahkemenin kararı, diğer canlılar üzerinde patent hakkı elde etmenin önünü açar. Bu kararla birlikte tohumların, şirketlerin mülkiyetine geçmesinin önündeki tüm engeller kalkmış olur. Artık on binlerce tohumun yanı sıra, insan ve hayvan genlerinin de patentleri bir bir Amerikan şirketlerinin eline geçmeye başlar. 1987'ye gelindiğinde ABD Patent Bürosu, genetik yapıları değiştirilmiş hayvanların da patent altına alınabileceğini açıklar. Bunun üzerine hayvanlar alemi de çokuluslu biyoteknoloji şirketlerinin eline geçer. Bugün çoğunluğu ABD'de olmak üzere biyoteknoloji alanında binlerce şirket faaliyet gösteriyor
Shahrzad Mojab
"Irkçılık ve milliyet­çilik arasındaki bu çatışma, ataerkil şiddetin devam etmesine olanak sağlamaktadır. Bu çatışma, her iki taraftaki kadın ve erkeklerin ırkçı ve milliyetçi eğilimlerinin artmasına yol açar. Aynı zamanda bu çatışma, ırklar-ötesi bir olgu olan cinsiyete dayalı şiddet konusunda son derece önemli olan ırklar-arası dayanışmanın bertaraf edilmesine neden olmaktadır. Bu çatış­ma, erkek şiddetinden musdarip Batılı kadınların, kendileri gibi erkek şiddetinin kurbanı olan Batılı olmayan kadınlara kar­şı mücadele yürüten pozisyona sokar. Bu, ataerkilliğin iyice yerleşmesi sonucunu doğuran kadın düşmanı bir projedir."
Sayfa 44 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"... yoksulluk içinde büyümek beyin gelişimi üzerinde çarpıcı etkisi olan kronik strese yol açar, ancak beslenme yetersizliği gibi çeşitli başka faktörleri de içerdiğinden hangi bileşenlerin beyin gelişimini etkileyebileceğini kesin olarak belirlemek olanaksızdır."
Sayfa 163
"Bizim için keyif verici olan her şey ventral tegmentum nöronlarının ateşlenmesine ve akumben çekirdeğe dopamin salıvermesine yol açar."
Sayfa 144
Reklam
"Beynin alın ve şakak lopları oksijensizliğe özellikle duyarlı olduğundan inme sıklıkla bu bölgeleri etkiler ve konuşma kusurları, kas zaafı ya da vücudun bir yarısında felç gibi karakteristik belirtilere yol açar."
Sayfa 134
"Deneyim ve öğrenme mevcut sinaptik bağlantıların gücünü değiştirdiği gibi, bütünüyle yeni sinapsların oluşmasına yol açar."
Sayfa 81
İngiltere'nin Basra ve Kızıldeniz Politikaları
19. Yüzyıl boyunca Avrupa devletlerinin ilgi gösterdikleri yerler Aden körfezi'ndeki stratejik noktaları oldu. Önemli ticaret merkezleri olan Maskat, Aden ve Moha İngilizler ve Hint yetkililer tarafından yüzyıl boyunca değerli kabul ediliyordu. 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeni bir yayılma politikası izleyen Fransa'da Mısır, Kızıldeniz ve Basra Körfezi taraflarında etkin olmak istedi. Bu durum İngiltere'yi rahatsız etse de asıl tehlike Napolèon Bonaparte'ydi. Çünkü Hindistan'a ilerleyen Napolèon İngiltere'yi bir dizi önlem almak zorunda bıraktı. 1798' de Fransızlar Mısır'a girdi. İngiltere bölgedeki Fransızları etkisiz kılmak için Maskat Sultanı ile anlaşma yaptı. 12 Ocak 1798 tarihli anlaşma Basra Körfezi'nde İngiliz varlığını başlatmış oldu. İngilizler daha da ileri giderek 1798 Ekimi ortalarında İngiliz politik acentesi aracılığı ile Fransız ve Hollandalıların Umman Bölgesi'ndeki ticari faaliyetlerini kısıtlama girişiminde bulundu. İngiltere Yakın doğuda yararlanabileceği her unsurla İran Şahı, Umman İmamı, Mekke Şerifi, Bağdat paşası ile işbirliği yaparak Fransızlara karşı onları ikna etmek istedi. İngilizler bölge üzerinde etkilerini artırırsa da Basra Körfezi çevresindeki birçok kabile özellikle en güçlüsü olan Kâsmîler İngilizlere karşıdır ancak Hindistan hükümetinin gönderdiği kuvvetler onları yenerek 1827'de anlaşmaya zorladı. Bu anlaşma korsanlığı yasaklar ve İngilizlerin bölgedeki varlığını kuvvetlendirir.
Sayfa 56 - Durmuş Akalın, "İngiltere'nin Basra Körfezi Politikaları ve General Townshend'in Kut'ül Amâre'de Esir Düşmesi"
Şarlken ve Kanuni Mısır, Suriye ve Hicaz'ın ani fethi sonrası Osmanlı sultanları “Hâdimü'l-Haremeyni's-Şerefeyn” gibi dini unvanları ön plana çıkarip İslam dünyasının liderliğine soyunurken, Şarlken'in şahsındabirçok toprağın birleşmesi, Hıristiyan dünyasını (Universitas Christiana) tek bir hükümdar altında bir araya getirme projeleriniortaya
Reklam
Şarlken ve Kanuni Mısır, Suriye ve Hicaz'ın ani fethi sonrası Osmanlı sultanları “Hâdimü'l-Haremeyni's-Şerefeyn” gibi dini unvanları ön plana çıkarip İslam dünyasının liderliğine soyunurken, Şarlken'in şahsındabirçok toprağın birleşmesi, Hıristiyan dünyasını (Universitas Christiana) tek bir hükümdar altında bir araya getirme projeleriniortaya
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.