Tarık Tufan'ın bende yeri ayrıdır. Çok severek okurum
Yeni kitabı çıktığında koşarak almaya giderim. Ama Kaybolan kitabından sonra T. Tufana biraz mesafeli bakmaya başladım. "Kaybolan" kitabındaki minik hayal kırıklığım, bu kitabıyla biraz daha arttı.
Yalnızlık, varoluş ağrısı, bir aşkı, sevdiği kadının kaybetmenin acısı, karakterin içindeki karanlık kuyu, yine terk eden bir anne ve geride kalan çocuklar. Bu olgular güzel anlatılmış ama tam bir kurgu yok. Yani annenin neden gittiği, sevdiği kadını neden kaybettiği belli değil. Füruzan'ı yanlış yerde arıyor gibi hali var. Ordan oraya savruluyor.
Düşerken kitabındaki bizi büyüleyen katmanlı kurgu, sürükleyici cümleler, Feride ile İshak'ın o muhteşem diyalogları, yolculukları, hatta bir filmden bahseder ; İn the Mood For Love müziği de film de kitaptan sonra müptelası olmuş çok sevmiştim. Filmin müziğini ara ara kitab okurken dinlerim. Yani bu kitabında bizi sevindiren sürprizler yok, sürükleyici bir kurgu yok, katmanlı kurgu olmasa da olurdu. Ama T. Tufan'ı iç içe geçmiş kurgularıyla, samimi, hassas uslubuyla çok sevmiştim. Bu kitabında hiçbirini bulamadık. Yazarımız çok haksızlık da etmek istemem. Kendisinin hikayeleri ve romanları çok başarılıdır. Son iki kitabında eski verimi göremiyorum. Naçizane fikrim bu yönde.
Yalnızlık, varoluş acısı, terk edilmiş bir adamın duygularını anlatan güzel cümleler var sadece. Bol bol cümlelerin altını çiziyorsunuz. Karakterini psikolog ile olan konuşmalarına biraz daha yer verilebilirdi. Hayatta herşeye geç kalmış bir adamın iç sancıları.... Okumak isteyen 3 defa düşünüp öyle okusun. :))