Kadın ruhunu, kadınların duygu ve düşünce yapısını ve insanlığı biraz daha anlayabilmek için izlediğim filmlerden seçtiğim,herkesin izlemesinde fayda olan filmleri listeledim. Umarım bakış açımızı geliştirmede katkısı olur. İyi seyirler diliyorum.
1- In the Mood for Love
imdb.com/title/tt0118694
2-
1- In the Mood for Love ✅
2- Dogville✅ 18+
3- The Reader✅18+
4- Gegen die Wand☑ 18+
5- Chicago ✅
6- Masumiyet✅
7- Blindness☑
8- The Stoning of Soraya M.✅
Dünya genelinde toplamda 177 eleştirmenin ayrı ayrı hazırladığı en iyi 100 filmden oluşan listelerin karşılaştırmasıyla elde edilen liste...
100. Toni Erdmann (Maren Ade, 2016)
100. Requiem for a Dream (Darren Aronofsky, 2000)
100. Carlos (Olivier Assayas, 2010)
99. The Gleaners and I (Agnès Varda, 2000)
98. Ten (Abbas Kiarostami,
Hacim olarak ufak, ama içerik olarak çok zengin bir kitap. Bana biraz düzensiz geldi. Sohbet tadında, ama birazdan hangi konuya geçecek, neden bahsedecek öngörülmüyor. Biraz kendisini akıntıya bırakarak yazmış, kuru bir akademik çalışmadan çok uzak bir yazı stili olsa da, kitapta tutunabileceğim ana sütunların yokluğunu hissettim.
Herşeye rağmen
Bu arada Montmartre' de bugün halen açık olan ünlü eğlence mekanı "Moulin Rouge" un açılmasıyla Lautrec mekanını buldu. Zamanının büyük çoğunluğunu orada bir köşede oturup eğlenceleri izleyip, çevresinde olup bitenleri resmederek geçiriyor, bohem bir yaşantı sürüyordu.
«Sanatsal açıdan son derece üretken olduğu yıllardı, sürekli resimler yapıyor, kişisel sergiler açıyordu. Lautrec, Van Gogh gibi Uzakdoğu sanatlarıyla da ilgiliydi. Özellikle Japon sanatı. Sonrasında yapacağı taşbaskı afişlerinde bunlardan çok faydalandı. Lautrec, zamanla özellikle “Moulin Rouge” eğlenceleri için taşbaskı afişler hazırlamaya başladı, yüzlerce afiş. Afişler o zamana kadar çok ilgi çekmezdi. Işıklı tabelalar yeterli oluyordu. Lautrec ile birlikte afişler de sanatsal bir önem kazandı.»
sıkıntı çekmeye ne kadar da ihtiyacım var! birileri beni mecbur etsin, eziyet etsin, dövsün, zulmetsin, zahmet çekeyim, dert çekeyim, mahrumiyet göreyim, açlık çekeyim, fakirliğimi hissedeyim, kimsesizliği hissedeyim, hasta olayım, elim ayağım kırılsın istiyorum. böylece bir arzum olsun, ümidim olsun, bekleyişim olsun, geleceği düşüneyim, duvardan uzaklaşayım ve her şeyin sonuna varmayayım istiyorum. ne kadar da rahatsın! neden bu kadar rahat? her şeyden zevk alıyor musun? ne paran olduğuna seviniyorsun, ne de olmadığına üzülüyorsun? ne benim neşeli ve mest dünyamla ilgileniyorsun, ne de allah korkusundan ve mükafat arzusundan veya huriler için, süt ve şarap için dünyayı terk eden bir arifsin. ayrıca cennet hurileri, gılmanları, süt ve sarap ırmakları vaadi karşılığında moulin rouge kızlarından ve wien rouge şampanyasından vazgeçen bir abid de değilsin! o halde sen bizim yanımızda bu soğuk ve faydasız hayata isyan etmeli, bu sessiz köşenden ve heyecansız hayattan usanmış olmalısın; ama durum tam tersini gösteriyor!