Bağlı olmakla mutluluk duyduğumuz İslam dinini de yüzyıllardan beri olageldiği üzere bir siyaset aracı olmak durumundan çıkarıp yüceltmenin gerekli olduğu gerçeğini görüyoruz. Mukaddes ve kutsal olan inanç ve vicdan duygularımızı, muğlak ve değişken olan ve her türlü menfaatler ve ihtiraslara sahne olan siyasetten ve siyasetin bütün organlarından bir an önce ve kesinlikle kurtarmak, milletin dünyadaki ve ahiretteki mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur.
yüzlerce yarayla kaldım onca aşk ölüsü içinde dinmedim, dinlemedim
yeniden bedenlendim
dünyanın verdikleriyle
arttım eksildim
yazılmışın izinde
kalbimden önce
yaralarıma güvendim
zamanı etimle değil, ruhumla bildim paha biçemem öğrendiklerime
bulut kadar muğlak
kanat kadar sade
kendinden uçmanın ilmine erdim
hem ruhun hem bedenin telaşına
kaç gömlek dağlandı tende
sonuncusunu seninle giydim
gelirsen yolum genişler
gelmezsen hayalini severim
yanmaktan korkmam
ben bu aşka sağ çıktığım yerlerden geldim.
---Öncelikle belirtmek isterim ki kitabın henüz 35. sayfasındayım----
Fakat bu kitap beni o kadar sinirlendirdi ki resmen bunun için bilgisayarı açıp siteye girdim ve bu incelemeyi yazmak istedim. Kitap 443 sayfa, bu yüzden evet belki önyargılı bir inceleme olacak bu fakat hiç sanmıyorum. Umarım yanılırım.
Kitabı almak yaklaşık bir senedir
"Yaşamında kendi varoluşu için elzem olan bir şeyin ya da birisinin eksik olduğu hissi. Bazen çok muğlak, karanlık , dolambaçlı yollardan ,uzak mesafelerden gönderilmiş bir ileti gibi; radyo kadranındaki cılız bir sinyal, uzak , cızırtılı."
Benjamin'e göre iğrenmede ağır basan his, bize iğrenç gelen şey tarafından fark edilme korkusudur. "İnsanın derinliklerinde uyanan korku, kendisinde hissedilir ölçüde hayvanı andıran bir şeyin yaşıyor olduğuna dair muğlak bir farkındalıktır"