Herkese selamlar
Hizmetçi serisinin ikinci kitabı; " 
Hizmetçinin Sırrı " kitabı ile geldim.
Devam kitabını okumayı sevmem genellikle, çünkü ilk kitap güzel olur ama ikinci kitap hep fiyasko çıkar. Hani sevilen ve tutan bir dizi bitmesi gerekir ama sırf sevildi diye saçma sapan yerlere gider ya konu, işte onun gibi:))
Ama 
Freida McFadden ikinci kitapta yine bizi yanıltmadı yine çok güzeldi, yine pişman etmedi. Bu kitapta en sevdiğim şeylerden birisi bölümlerin kısa olması ve kahramanların bakış açılarını çok güzel yansıtılıyor oluşuydu.
Kahramanımız Millie hayatında yeni bir sayfa açmaya kendini adamıştır.
Üniversiteyi bitirmeye, sosyal hizmetler dalında çalışmaya ve yardıma muhtaç olan kadınlara ve çocuklara yardım etmeye kendini adamıştır.
İşinden saçma bir sebebden kovulduktan sonra yeni bir iş teklifi ile sevinir. Garrickler’in evinde Bay Douaglas, Millie’ye eşinin hasta olduğunu bu yüzden ev işleri ile ilgilenmesi gerektiğini arada da yemek yapacağını söylediğinde işine dört kolla sarılır.
Bir süre sonra Wendy Garrick’in odasından hiç çıkmaması, onun kıyafetinde gördüğü kan lekeleri ve odasından gelen ağlama sesleri dikkatini çekmeye başlar ve olaylar gelişir.
Ters köşelerle dolu soluksuz okuyacağınız muhteşem bir kurguya sahip bir kitap. Ne olacağını asla tahmin edemeyeceğiniz ve her yeni olayda sizi şaşkınlığa sürükleyen bitmesini istemeyeceğiniz, akıcılığı sayesinde nasıl bittiğini anlayamayacağınız bir okuma olacak.
Okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar....
Bin muhteşem güneş kitabını okuyunca Afganistanlı kadınlara çok ağlamıştım.
Senin gibi bir kızı okula göndermenin mantığı ne tükürük hokkasını parlatmak gibi bir şey hem o okullarda değerli hiçbir şey öğrenemezsin seninle benim gibi kadınlara hayatta yalnızca bir tek marifet gereklidir o da zaten okulda öğretilmez …
Everest YayınlarıKitabı okuyacak
" .........
Birbirlerine saçlarıyla bağlanan o kadınlara ithaf ediyorum.
Seven, doğuran, ümit eden,
Binlerce defa düşüp yeniden ayağa kalkan,
Eğilen ancak yenik düşmeyen kadınlara.
Onların savaşını biliyorum,
Gözyaşlarını ve sevinçlerini paylaşıyorum,
Her biri biraz ben.
........ "
Baştan bu 3 kadın birbirleri ile ne alaka diyorsunuz ama kitabın sonlarına doğru anlıyorsunuz sonunun az çok nasıl olacağını. Hikayeler o kadar içten, samimi ve gerçekçi yaşanmışlık kokuyordu ki okurken göz dolmali gülümseme yüzünüze yayılıyor. Yazarın kaleminden çıkan bu esere son sözüm olarak emeğine sağlık muhteşem di. 
Laetitia Colombani
"Senin gibi bir kızı okula göndermenin mantığı ne? Tükürük hokkasını parlatmak gibi bir şey. Hem o okullarda değerli hiçbir şey öğrenemezsin. Seninle benim gibi kadınlara hayatta yalnızca bir, tek bir marifet gereklidir, o da zaten okulda öğretilmez. Yüzüme bak. "
"Ona böyle şeyler söylememelisin, canım, " dedi Molla Feyzullah.
"Bana bak. "
Meryem baktı.
"Sadece tek bir hüner. O da: tahammül. Sabretmek. Katlanmak. "
