1936 yılında Geometri adıyla 44 sayfalık kitap yazdı.
O güne kadar geometriye hendese,üçgene müselles,açıya zaviye,çapa kutur,dikeye amudi,eşite musavi,kareye murabba,silindire üstüvane deniyordu.
a. Pazarlık yoluyla satım: Satım akdi esnasında satıcı, malın kendisine kaça malolduğunu ve maliyet fiyatı üzerine ne kadar kår koyduğunu belirtmeksizin malı için bir fiyat belirler ve malı bu şekilde satıma arzeder. Buna pazarlık usulü satım (bey' bi'l-müsäveme) denir.
b. Güven esasına dayalı satım: Bu tür satımlarda satıcı malin kendisine kaça maloldugunu belirtir. Şayet maliyet fiyatı üzerine kår koyarak satarsa bu satima murabaha, kârsız satarsa tevliye, zararına satarsa vadia denir.
İlginçtir, "ribel fazl" yasağını kurgulayan ve bu yasağa herkesten çok sahip çıkan fukaha bu defa da "hile" formülüne şer'ilik kazandırma (kitabına uydurma) işine koyulmuştur. Bir yandan dört bir tarafı yasak çitiyle çevrili bir "ribel fazl" faslıyla karşılaşırsınız, diğer yandan da İslam' da kolaylık, ihtiyaca cevap gibi gerekçelerle sunulan bey'u'l ine, bey'u'l araya, bey'bi'l vefa, bey'bi'l-istiğlal, mudabere, murabaha, ibda gibi yasak delme formüllerinin ne kadar faydalı ve işe yarar olduğuna dair malumat okursunuz.
...
İngiltere'de Namık Kemal'in gözlerini kamaştıran "terakki" her şeyden önce sanayileşme olgusuydu ve onun anahtarıda tarımda yatıyordu. Büyük Britanya hızla şehirleşiyor, köylülük ortadan kalkıyordu. Oysa Osmanlı Devleti bir köylü toplumuydu ve geriliğin kaynağı da tarımda yatıyordu. Tarım "devri Adem'den beri" neredeyse hiç değişmemişti. Bu koşullarda ziraat ıslahı zorunluluğu ortaya çıkıyordu.
Oysa bu son derece zordu; çünkü "iki yılan" köylüleri sarmalamış, boğmaktaydı. Bunlar ürünü daha topraktayken yok parasına kapatan "selemciler" ve köylüyü yüksek faiz altında ezen "murabbacılar"dı.
...
Görüldüğü gibi Namık Kemal Osmanlı Tarımıyla ilgili analizinde yerli "selemci" ve "murabbacı"ları Avrupalı kapitalistlerden daha acımasız buluyor, Batılı bankaları dahi onlara yeğliyordu.